türk-islam sentezi veya “müslüman olmayan türk, türk değildir” gibi altı dolmayan ideolojilerden farklı olarak, laikliği temele koyan bir fikir akımıdır. bu görüşe göre kişinin tengrici, müslüman, hristiyan ya da ateist olması onun türklüğünden bağımsızdır. orta asya'da yaşayan tengrici bir türk, gagavuzya'daki hristiyan bir türk ya da x bir ülkedeki hiçbir dine inanmayan bir türk, türkiye cumhuriyeti vatandaşı bir türk kadar türk'tür.

ayrıca (bkz: mart 2025 direnişinde yükselen seküler türkçülük)

seküler insan müslüman da olabilir, hristiyan, yahudi, ateist de. isterse çokoprense inansın, sekülerizm din/inançtan bağımsız bir kavramdır.

sekülerizm, inançlardan ziyade; kişinin kendi onur, şerefini önceliklendirmesini hedefler.

dinlerdeki tarikat ve cemaatler ile kişi onur, şerefi yerine; biat kültürü yaratılarak kurumsal onur, şeref kurgulanmaya çalışılır. kısacası kişi, önemsiz bir unsurdur.

fakat zaman içinde hepsi, bireysel onur/şerefi önceliklendirenlere her coğrafyada kaybetmiştir.

= islam düşmanlığı, t

seküler türkçülük tanımı sosyoloji bilimine aykırıdır.

türkçülük özünde, tanımında, formülasyonunda zaten sekülerdir. dindar türkçülük olmaz. teokratik türkçülük olmaz. buna benzer türevler olmaz. ideolojinin odak noktası türk dili ve kültürüdür. sami dinler bu formülasyonun hiç bir yerinde konumlanamaz.

bütün bu kafa karışıklığının tek nedeni "türk-islam sentezi" denilen cia ürünü çorbadır. anadolu'da oluşacak milliyetçi akımları ümmetçilik zehiri ile eritip etkisiz kılmak için üretilmiş ve son derece başarılı olmuş bir projedir.

ulus-milliyet kavramı ile ümmet kavramı birbirinin antitezidir, karşıtıdır, ötekisidir. komünizme karşı bir hat oluşturmak için bu iki zıt kavram tek potada birleştirilmiş, sonuçta zararlı çıkan türkçülük, cumhuriyet ve çağdaş devlet olmuştur. meydan da arap ırkçısı dinci gruplara kalmıştır.

"türkçülük" dediğiniz zaman zaten saf, pür bir seküler yapıyı tarif edersiniz.

muhafazakar bir yer olarak bilinmesine rağmen konya'da aşırı yaygın bir görüş. iç anadolu'daki türkler, türk olduklarını idrak etmeye yeni yeni başladılar. özellikle muhafazakar ailelerin çocukları bu görüşün ana kaynağı.

sosyoloji toplumsal hareketleri inceler ve isimlendirir. isimlerden tanımlar uydurup bu bize aykırı buna bakmayız, raconumuza ters gibi refleksler geliştirmez, geliştirmese fena olmaz.

siyasal olmayan islam dediğinizde kafanızda bir karmaşa yaşanıyorsa, seküler türkçülük bir o kadar primitif ve toplumsaldır, toplumsal her şey sosyoloji konusu ve araştırma alanıdır.

tanım: bulaşıcı virüs gibi yayılan ve black swan etkisi yaratacak bir potansiyele sahip gibi duran bir hareket.

ilk tanımlaması imamoğlu protestolarında görünür hale geldikten sonra yapılmıştır.(tarihe satırlar)

tam olarak nasıl bir şey olduğunu merak ediyorsanız . alın size turan.

azerbaycan
özbekistan
türkmenistan

yanı başımızda. hepsi diktatörlükle yönetilen, özgürlüklerin kısıtlı olduğu, başkanlığın babadan oğla geçtiği tek adam rejimleri ve bolcana devlettaparlık ideolojisine sahip.

seküler türkçülük = votka içen ak parti.
sadece liberalizm gerisi yalan. ya siktir edin liboşluğu tanrı türk'ü korusun, vatan sana canım feda.

üstteki entride eleman türkmenistanı seküler türkçü sanıyor, kadınlara güzellik yasağı diye bi yasak getirdiler, adam türkçü diyor (bkz: swh) cehalet akıyor resmen.
özbekler 2016'dan bu yana değişim içinde, keza tacikler de özlerine dönüp islamdan kurtuluyor. seküler türk islamdan kurtulmuş türktür ve her halükarda götü başı ayrı oynayan “yetmez ama evet” zihniyetinden iyidir. yetmez ama evetçiler atatürk ve onun kurduğu cumhuriyetin düşmanıdır, yalakadır. türklüğün karşısında kim varsa onun kuludur kölesidir.

türkiye'de tutmayan, tutması da mümkün olmayan zararlı akım.

(bkz: alışmadık götte don durmaz)

açmak gerekirse solun söylemlerini sola karşı kullanan yeni nesil alt-right kafasının (maga; afd, reform vs.) türkiye şubeleri olan zafer partisi ve seküler türkçülükten bahsediyorum. özellikle de türkçeye "şrödinger'in yavşağı" diye çevrilebilecek kategoriye giren, işine gelince ciddi işine gelince troll numarası yapanlar insanı canından bezdiriyor yeminle.

kendilerini demokrasi, ifade özgürlüğü, eşitlik, basın özgürlüğü vs. solla özdeşleşen söylemlerle ifade ederek; solun değerlerini birer silah olarak kullanarak kendi ajandalarını "yutturmaya" çalışıyorlar.

faşistin dik alası olduklarını bildikleri halde sürekli solculara "asıl faşist, baskıcı, ırkçı ("asıl beyazlar/türkler eziliyor") bla bla sizsiniz" diye suçlamalarla geliyorlar. ırk yüzünden ayrımcılığa son veren uygulamaların aslında beyazların ayrıcalıklarını ellerinden alan yasalar olduğunu bildikleri halde kendilerine ırkçılık yapıldığını iddia ediyorlar. hatta abd'de hristiyanların çok örselendiği gerekçesiyle beyaz saray'da inanç dairesi bile kuruldu. (bkz. baskın grup mağduriyeti)

söylemlerinin baştan sona kavram kargaşası olduğunun farkında olsalar bile suyun bulanması onların işine geliyor. hem solun meşruiyetinden faydalanıyorlar hem de gerçek hedeflerini gerçekleştiriyorlar. en güncel örneği, abd'de muhaliflere kan kusturduğu, tarafsız gazetecileri beyaz saray'dan kovduğu, abd'nin bbc'si denebilecek npr'ın fonunu kestiği, demokratik kurumlara adeta savaş açtığı halde afd'ye veya romanya'daki putin kuklasına karşı yapılanları "aman tanrım ne kadar antidemokratik şeyler!!!" diye eleştiren trump iktidarı.

başka bir deyişle, demokrasinin köküne kibrit suyu dökmek isteyenler bunu demokratik hak olarak satmaya çalışıyor. putin, netanyahu, hitler, mussolini ne kadar demokratikse bu saydıklarım da o kadar demokratik. hepsinin en öncelikli derdi, iktidarı sonsuza kadar ellerinde tutmak ama buna giden yolda demokrasi "oyununu" veya "tramvayını" ele geçirmek için girmedikleri kılık, atmadıkları yalan, satmadıkları görüş/dava/insan kalmıyor.

en ilginç olansa günümüzde ateist ve liberteryenliğe kayan tiplerle hristiyan ulusalcılarının aynı safta buluşabilmesi. türkiye'de de hem muhalif, hem anti-din (hristiyan, islam) hem de trumpçı olduğunu söyleme ihtimali olanlar var.

geçmişte de günümüzde de faşistlerin önemli bir kısmı ulusalcı solculuk gibi abuk bir ideolojileri olduğunu söylüyor ama solculuk ile milliyetçiliğin birbirine ters mıknatıslanma yaptığı zerre umurlarında değil. hatta şu kadarını söyleyeyim, az çok kafası çalışanlar "ulusalcı solcu" lafının tarihteki en meşhur eş anlamlısının nasyonal sosyalizm olduğunun da gayet farkında (bkz: ziprar/@unknown artist). gerçi şöyle bir düşününce naziler veya italyan faşistleri de güya sekülerdi ama katolik kilisesiyle aralarından su sızmıyordu.

bu tipler üretken yapay zeka gibi. her şeyi bildiğini sanar ama söylediği her şey, öne sürdüğü her fikir çalıntıdır. kendilerine ait bir fikirleri yoktur. %90'ı solculardan araktır. hatta ak troller için geçen yazdığım şu cümleler seküler türkçülere de neredeyse bire bir uyuyor: (reis'in yerine faşo(lar), eko'nun yerine solcu(lar) yazıyor gibi düşünün) "yazdığınız her şey direkt reis ve sizin için yıllardır yazılıp çizilen argümanlardan arak. üretken(!) yapay zeka bile oradan buradan çalmasına rağmen sizden çok daha derinlikli ve kendi içinde tutarlı şeyler üretiyor. sizin yazdıklarınız adeta bir muhalifin yazısını almışsınız, ctrl+f ile reis kelimesini aratıp tek tek eko'yla değiştirmişsiniz gibi. eko hırsız, eko halktan kopuk, eko'nun trolleri var, eko fetö ve pkk ile iş birliği yapıyor, eko torpilci..." (bkz: her iftira bir itiraf)

genellikle yeni nesil sağcıların (bizdeki "ulusalcı solcu"ların) herhangi bir konuda nasıl hissetmeleri/düşünmeleri gerektiğini "öğrenmek" için beslendikleri belli başlı kaynaklar var. bu "kırmızı hap"ı yuttukları, bu "anti-woke zihin virüsü"nü kaptıkları, insanlığın en büyük düşmanlarının sjw'ler, transeksüeller, azınlıklar, kadınlar vs. olduğu sanrılarına kapılmalarına yol açan kaynaklar, internet trolü (ak trolün maaşsız ve ateist versiyonu) denen kavramın harman olduğu 4chan, reddit, aşırı sağcı podcast'ler, hristiyan ulusalcılar ve hangi akla hizmet ettiği çözülemeyen "mahşerin dört atlısı" (dawkins, harris, dennett, hitchens) kıvamındaki ateistler ile alt-right arasındaki "pipeline" (boru hattı) vs.

ne kadar çakma bir siyasi çizgi olduğunu, çoğu söylemlerinin çıkış noktasının hristiyan-beyaz üstünlükçü propaganda olmasından anlayabilirsiniz. gerçi söylediği şeylerin kökeninin ne olduğunu ve ucunun nereye gittiğini bile bilmeyen insanların çoğunlukta olduğu bir hareketten bahsediyoruz. bilenler de çaktırmamaya çalışıyor ama işin özüne indiğimizde gördük/görüyoruz ki ne bu atlıların (özellikle de dawkins ve harris: dennett ile hitchens'ı nispeten tenzih ediyorum) ne de bizdeki atsız soylarının sekülerlikle alakası varmış. (bkz: ben şok)

mesela richard dawkins denen herif başlarda iyiydi hoştu ama son 15 yıldır azılı bir islamofob ve batı "medeniyeti"nin, "yahudi-hristiyan değerlerinin" üstün olduğuna, doğuluların ve islam'ın "barbarlık" dönemini aşamadığına inandığını çoktan itiraf etti. sam harris denen zatsa düne kadar musk ve joe rogan dahil aklınıza gelebilecek her tür maga ünlüsüyle enseye şaplak kıça parmaktı. trump sadece evanjelist hristiyan ulusalcılarının, neonazilerin değil bu arkadaşların da eseri.

bizimkilere dönecek olursak birçoğunun derdi sekülerlik değil, islam düşmanlığı. bu ülkede kalkıp hristiyan-yahudi medeniyetini övemeyeceklerine göre (ek: filistin meselesinde onu da yapmaya başladılar. pes ulan.) genellikle ya islamofobik bir ateist oluyorlar ya da bildiğiniz ironik falan olmayan bir şekilde gök tengri duaları okuyorlar.

bu arada mis gibi pozitif ateizm dururken islamofobik atayız olanlar var ya? en çok da onlar çekilmiyor. akıl ve rasyonelliğin nirvanasında olduklarını sanıyorlar. hele bir de darwinizm ve evrimsel psikoloji gibi konulara merak saldılar mıydı elinizde cillop gibi bir ss subayı oluveriyor.

türkiye müslüman bir ülke, reis de siyasal islamcı olmasa bunlar çoktan plana sadık kalıp yerli trump'ın saflarında yerlerini almıştı, bunu da kimse unutmamalı.

evet, söyleyeceklerim bu kadar. iyi günler.

ayrıyeten...

(bkz: seküler olup lgbt karşıtı olan tip/@unknown artist)
(bkz: hem ateist hem milliyetçi olmak/@unknown artist)
(bkz: talat paşa/@unknown artist)
(bkz: aktrollerin zafer partilileri koyun gibi gütmesi/@unknown artist)

2024 abd başkanlık seçimleri, trump'ın sicili, maga hareketinin kökenleri, yüce mahkeme'yi muhafazakarların domine etmesinin hikayesi, hristiyan ulusalcılığı, alt-right, heritage foundation, federalist society, tütün ve petrol milyarderleri, tech brolar ve çok daha fazlası üzerine yazılmış 30 küsur bin kelimelik bir yazı için bkz. #169106217.

ifade özgürlüğü, eşitlik, basın özgürlüğü gibi kavramlar demokrasiye ait kavramlardır. sola ait değildir. siz hiç sosyalist bir yönetimin bunlara sahip çıktığını gördünüz mü? göremezsiniz, solcular kavramları en çok çarpıtan kesimdir. bütün bu kavramlara "devrime" kadar sahip çıkarlar ve fütursuzca kullanırlar. devrimden sonra hiçbirine yer yoktur, olması da mümkün değildir. eşitlikleri bile demokratik eşitliğe benzemez. bu açıdan siyasal islamcılara çok benzerler, her şey köprüyü geçene kadar...

solcuysanız da, sağcıysanız da kavramları kirletmeyin, bırakın demokratlar konuşsun.