seksle aşkın bağıntısını tartışırken, seks için "aşkın olmazsa olmazı" diyen zihniyeti anlamak güçtür çünkü seks olmadan da aşkın yaşanabileceği pek çok kereler görülmüş, duyulmuş, bilinmiştir. bu noktada
seksin, birbirine gerçekten değer veren, sevip güvenen insanları birbirine daha da yakınlaştırdığını, yüzeysel ilişkileri ise -ki bunları
aşk kavramının altına almak saçmalıktır
*- "alma verme
*" boyutuna indirgediğini belirtmekte fayda vardır sanırım. zaten
seks olayını yaşamak için
aşk süsü verilmiş ilişkiler vardır ki, bunların bünyesinde ilişkinin amacı olan seks yapma eylemi gerçekleştiğinde
* artık duruma
aşk süsü vermek için de bir sebep kalmaz ve kişiler her buluşmaları için sevişecek bir mekan ayarlama çabası içine girerler ki bazı çiftlerin dört duvar bulamayıp da halka açık mekanlarda
***** fütursuzca yiyiştikleri gözlemlenebilmiştir
*.
öte yandan, gerçekten birbirini seven iki insan bir süre sonra nasıl aynı şekilde düşünmeye başlar ve hatta aynı rüyaları görmek suretiyle aklen bir bütünlük sağlayagelirlerse,
ten uyumunun da yardımıyla fiziksel bir bütünlük sağlamak istemeleri normaldir.
aşkın ve
güvenin doruk noktaya çıktığı anda gerçekleşecek bir
cinsellik kuşkusuz iki insanı çok daha yakınlaştıracak ve bazı güzel duyguları pekiştirecektir. lakin
** dünyanın bin türlü hali vardır; erkek kahramanımız sorunlu olabilir, dişi kahramanımız kendini hazır hissetmiyor olabilir, yahut toplumun omuzlarına yüklediği bir takım sorumluluk/baskılardan ötürü böyle bir şey yaşamayı göze alamıyor olabilir; işte bu noktada karşımıza çıkan kavram "
seks olmadan aşk" olur. erkek kahramanımız için bir sorun yoksa ki zaten anlatılan duygu yoğunluğu çerçevesinde olması
abes olur, iki kişiden başka herkese bok yemek düşmektedir.