misal ben, yazılım çalışırken 3 sayfa özet çıkardığım günlerle 6 sayfa özet çıkardığım günler arasında bariz bir fark var. 6 sayfa özet çıkarabildiğim günler giden zamana acımıyorum ve assignmentlar quizler su gibi akıyor, 3 sayfa özet çıkarabildiğim günlerde ise 3 sayfa boşu boşuna özet yazdım bir boka da yaramadı diye hayıflanıyorum...
halbuki mutluluğun reçetesi belli, bahane üretiyorum anca:
-dün çok sıcaktı,
-arkadaşım başka şehre gidiyordu buluşmak istedi,
-evde yemek yoktu, alışverişe gitmek zorundaydım...
kısır döngüye giriyorum, ama gerçek orada, gerçek değişmiyor.
kişisel hikayeden genelleme yapılır mı?
o zaman bu da gelsin: üni'de sınavdan önceki akşam bu çalışmayla 60-70 alırım deyip eve gittiğim günleri hatırlıyorum, şu anda bölüm birincisi olup amerika'da doc. kazanan bir tanıdığım ise gece 4-5'e kadar çalışıyordu, gerek diğer arkadaşlarına anlamadığı yerleri sorması gerek derste istenen haftalık raporun daha önce yapılmış olanlarını araştırması gibi...
bu da gelsin: iş hayatında patron 3. 4. aydan sonra mesaiye kalmamı isterdi, 1.5 yıl çalıştığım firmada toplam yaptığım mesai 1 haftayı geçmemiştir, diğer yanda benzer projelerde çalışan arkadaşım patron istemese bile mesaiye kalır, evli olduğu halde evden çalışır, pazar günleri gelir kaldığı mesaiyi gözünde büyütmezdi, ister yalaka diyin ister işkolik o şimdi daha iyi bir firmada benzer işleri yaparken ben bambaşka bir alanda kariyer başlatmaya çalışıyorum.
mesleğe giriş yapmadan önce çok çalışan ve meslek hayatında da çok yalayanların başarılı olduğu tarafımdan gözlemlenmiştir.
türkiye için geçerli değildir.
çok çalışanlar bir yere kadar başarılı olur.
bir yerden sonra ihale almak için tanıdık. atanmak için referans, terfi için torpil gerekir.
göreceli bir gerçektir
yani baktığınızda başarılı olan insanların çoğu zamanında şansları yaver gitmiş, çok çalışmış kişilerdir. (türkiyeden bahsetmiyorum tabii ki)
gelgelelim çok çalışmak size başarı garantisi de vermiyor. başarılı olma ihtimalinizi yükseltiyor. öte yandan çalışmamak başarısızlık garantisi veriyor. o yüzden kötünün iyisi şeklinde it gibi çalışmaya devam.
daha az çalışan, nefsine düşkün, disiplinsiz, kaytarıcı, uyanık ve/veya şanslıların sizin önünüze geçmeyeceği anlamına gelmez.
eğer en önde siz varsanız o şanslı sizsinizdir. "şansa inanmıyorum, çok çalıştım ve başardım" diye övünmeniz de uyanıklığınızın göstergesidir.
(bkz:
pandayavrusu ile acımasız gerçekler)
türkiye gibi insan emeğinin sömürülduğü ülkelerde çok çalışmak sadece aptal yerine konmaktir.
başarı denen bu kavrama ne mana yüklendiğiyle alakalı bir durum. para ve güç ise başka, kişisel olgunluk ise başka, nispeten yetenek ise başka. ama başarı denince düzgün bir iş ve para algılanır gelişmekte olan ülkelerde. maalesef bu kelime oldukça sıkıntılıdır.
her daim her durumda geçerli değildir. bazen torpil başarıya giden kısa yoldur.
başarıdan kastım ortalama mutluluk, herkes kendine göre başarılı, sahip olduğu yeteneklere, doğduğu çevre koşullarına göre, afganistan'da talibanın kaçırdığı bir kadınla, jeff bezos'un boşandığı eşini karşılaştıracak değilim.
ama bir insan dönüp hayatına baktığında olduğum yerden mutluyum diyebiliyorsa, ya da 10 üzerinden mutluluğuna kaç veriyorsa o kadar çok çalışıyordur, diye düşünüyorum.
aslında başarı bir sonuç.
ben de internet üzerinden satış yapıyorum, sosyal medya üzerine yoğunlaştığım, saatlerimi harcadığım aylar kesinlikle satışlarım daha fazla oluyor.
tabi sadece çalışmak yetmez, doğru yere enerjiyi odaklamak önemli, belki biraz da şans faktörü var.