meybuzun, leblebi tozunun ve küçük tombinin bütçeye uygun yiyecekler olduğu yıllara tekabül eden çocukluk yıllarının efsane yiyeceği rulokat ve onun kahverengi kabına bulaşmış leziz kreması. rulokat, az alınır ve çabuk tüketilir bir yiyecek olduğundan çok değerliydi o zamanlar. bilhassa okul kantininden rulokat alma girişimi tehlikeliydi zira çabucak tükenirdi. velhasıl koca paketin hepsini tüketen de, payına bir tane düşen de her gramın değerini bilir, kenarlara bulaşmış bu efsanevi kremayı, adeta bir matkap gibi, yapıştığı yerden parmakla söker ve avını afiyetle yiyen bir çita gibi mideye indirirdik. bilumum yiyeceğin içeceğin dibine talip insan da içindeki kırıntılara talim eder ve onları bir güzel mideye indirirdi.
ne günlermiş yahu. gören de danaya girmişiz de sakatatlarına kadar paylaşıyoruz sanar. etinden, sütünden, derisinden, gerisinden faydalanmak böyle bir şeymiş zaar.