türkiye açısından gerçekleşmiş hadisedir. özellikle bu azalmanın, internet kullanımının sıklaştığı dönemlere rast gelmiş olması benim adıma şaşırtıcı. zira 90'lı yıllarda, sevdiğimiz bir grubun albümünü bulabilmek için dahi çok ciddi bir çaba sarf ederdik. müzik zevkine uygun yeni bir grupla tanışabilmek ise...
sevdiğin tarza uygun yeni bir grupla tanışabilmenin yolu o dönem için benim açımdan number one tv (90'lı yıllardaki halinden bahsediyorum, şu an uzaktan yakından alakası yok.) açık vaziyette televizyonun başında beklemekten geçiyordu. o dönem radyo kültürüm olmadığı için işin radyo kısmını bilmiyorum.
eğer tv'de sevdiğimiz bir grubun şarkısı çıkarsa, bu bir araya geldiğimizde yapacağımız muhabbetin en önemli konusunu oluştururdu. hatta şunu hatırlıyorum, bir gün mama said çıkmıştı tv'de ve deli emin gibi koşarak komşu erkan abi'ye haber vermiştim.
sanırım bana şaşırtıcı gelen hadiseye, yani türkiye'deki müzik kültürünün değişimine neden olanlar; öncelikle medya ve daha sonra da ulaşılabilirlik meselesi. medya, o dönem rock müzik dinlemeyi teşvik etti (iyi de etti o ayrı). öyle bir kitleye ihtiyaç duyuluyordu sanırım. bu dönem ise bambaşka bir kitleye ihtiyaç duyulduğu için dikte edilen müzik tarzı ise izahtan vareste.
bir diğer mesele de beni açımdan ulaşılabilirlik. her konuda olduğu gibi ulaşılabilirliğin olması, elimizdekilerin kendi nezdimizde kıymetinin azalmasına neden oluyor. böylelikle de aslında bizim için kıymetli olan yerine, karşımıza ne çıkarsa onun peşinden gidiyoruz. nasıl olsa sevdiğimiz elimizin altında. üzücü...
sözlerime ilk dinlediğim müzik grubu olan the offspring'in, şu sıralar benim için çok daha fazla anlamlı gelen bir şarkısıyla son veriyorum: the kids aren't alright
when we were young the future was so bright
biz gençken, gelecek diye bir şey vardı
the old neighborhood was so alive
eski komşularımız hayattaydı
and every kid on the whole damn street
ve bütün caddedeki her çocuk
was gonna make it big and not be beat
büyüyecekti ve hayata yenik düşmeyecekti
now the neighborhood's cracked and torn
şimdi ise mahalle diye bir şey kalmadı
the kids are grown up but their lives are worn
çocuklar büyüdü ama hayatları anlamsız
how can one little street
küçük bir cadde
swallow so many lives?
nasıl yutabilir bu kadar canı?
chances thrown
fırsatlar kaçırıldı
nothing's free
hiçbir şey karşılıksız değil
longing for what used to be
eskiden olduğun kişiyi özlemek
still it's hard
hala zor
hard to see
görmesi çok zor
fragile lives, shattered dreams
kırılgan canlar, paramparça hayalleri.
jamie had a chance, well she really did
jamie'nin bir şansı vardı, gerçekten vardı.
instead she dropped out and had a couple of kids
`onu kullanmak yerine okulu bırakıp birkaç çocuk yaptımark still lives at home cause he's got no jobmark hala evde yaşıyor çünkü bir işi yokhe just plays guitar and smokes a lot of potsadece gitar çalıp esrar içiyorjay committed suicidejay hayatına son verdibrandon od d and diedbrandon aşırı dozdan öldüwhat the hell is going onneler oluyor?the cruelest dream, realityen acımasız rüya, gerçeklik.`