merc dabık savaşını müteakip
tumanbay, ilk iş olarak suriye'den gelen emirlere yüksek vazifeler verdi; gazze'den vaki imdat talebi üzerine oraya canberdi gazali emrinde 20000 kişiden mürekkep bir kuvvet gönderdi. bu sırada,
yavuz sultan selim'in elçisi çerkes murad mısır'a gelerek sulh şartlarını ihtiva eden bir mektubu tumanbay'a takdim etti. namına para bastırıp hutbe okutması şartıyla, gazze'den mısır'a kadar uzayan toprakların tumanbay'a bırakılacağı vaadedilen bu mektupta, selim, mısır'da bulunan türklerin (muhtemelen türkmenlerin) de öldürülmelerini taleb ediyor, aksi halde mısır'a yürüyeceğini bildiriyordu. ibn iyas, bu mektubun şuyu bulması üzerine, halkın büyük korku içinde hicrete hazırlandığına işaret eder. mektubun tesirinde kalan tumanbay, selim'in şartlarını kabul edip sulh yapmak istediyse de, yanında bulunan emirler şiddetle karşı koyarak elçiyi öldürdüler; bu da mısır seferini hazırlayan sebeplerden biri oldu. nitekim, tumanbay'ın canberdi kumandasında gazze'ye gönderdiği kuvvetlerin hadım sinan paşa tarafından mağlup edilmelerini müteakip, büyük bir müşkülatla umm al-hasan çölünü ve katya badiyelerini geçen selim, urban'ın tecavüzünü berteraf ederek, doğrudan doğruya mısır üzerine yürüdü. tumanbay, çölün sonu olan salihiye'ye gelir gelmez selim'e hücum etmek istiyordu; fakat, emirler kahire önünde matariya ile cabal ahmar arasında raydaniya yanında beklemeyi kararlaştırdılar. zira, tumanbay, cündiler yanında şehir halkından urban, zenci ve mağribilerden de asker toplamış, al-mukattam dağından başlayarak nil'e kadar uzayan bir sahada mukavemete karar verdiğinden, iki ay müddetle hendekler kazdırarak metrisler yaptırmış, frenklerden temin edilmiş olup sayıları 200'ü bulan topları da türkleri durdurmak icin kumların içine sabit bir şekilde yerleştirmiş idi. ancak, bu tertibi ve dağ tarafının boş olduğunu öğrenen selim, al-mukattam dağını dolaşarak birkat al-hac yolundan al-mukattam dağına kadar uzayan sahada memluklerin yan gerilerine saldırdı. türk topları sürat ve maharetle yerleştirilerek memluk ordusunun büyük bir kısmını biçti; şiddetle cereyan eden savaşlar sırasında çerkes süvarileri, şehirliler ve urban osmanlılara karşı koydular. tumanbay, padişahın bulunduğu merkeze hücum etti; muvaffak olamayınca sağ cenahtaki vezir-i azam
sinan paşa kuvvetlerine saldırarak sinan paşa'yı yaraladı,
ramazanoğlu mahmud bey'i öldürdü; sinan paşa otağa varınca vefat etti.
bu cüretine rağmen askerlerinin mağlup olarak kaçtıklarını gören tumanbay, onları nil nehrine kadar takip etti ve orada ordusunun kılıç artıklarını toplayarak, kahirelilere kendilerini müdafaa etmeleri lüzumunu bildirdi; önce sa'id'e, sonra al-vach al-kıbli'ye kaçtı. merc dabık'tan daha çetin geçtiği anlaşılan savaşı müteakip, önce adiliya sahrasına gelen osmanlılar kahire'ye girerek şehri yağmalayıp yakalanan çerkesleri öldürdüler. selim, üç gün sonra, yanında halife al-mütavakkil al-allah ve dört mezheb kadısı olduğu halde, mevkib ile, bab al-naşr'dan şehre girip nil kenarında eski mısır ile bulak arasında cazirat vustaniya'da ordugahını kurdu. bununla beraber, padişahın mevkibine bir baskın yapmayı tasarlayan tumanbay, bunun duyulup tedbir alınması üzerine, osmanlıların "ayş ü işrette ve hanelerde" bulunduğu bir sırada, bir gece baskını ile kahire'ye girdi; al-şaliba, rumayl ve
ibn tulun camii yanındaki sokaklarda hendekler kazdırıp istihkamlar yaptırarak osmanlılarla mücadeleye girişti; şehirde isfendiyaroğlu'nun başında bulunduğu osmanlı kuvvetlerinin öldürülmesiyle neticelenen sokak savaşlarına, damlardan asker üzerine taş vs. atan halk da katıldı; böylece iki gün müddetle, şehri elinde bulunduran tumanbay adına kahire camilerinde hutbe okundu. fakat; ocağın 26'sında, selim'in emri üzerine vezir yunus paşa, yeniçeri ağası ayas ağa, nişancı hocazade ve karaca ağa kumandalarındaki osmanlı kuvvetleri, yeniçeri askerini ve topları önlerine alıp ateşler saçarak şehre girdiler ve kale ile
sultan hasan camii arasındaki rumayl meydanında ve al-şaliba'da çerkesleri mağlup ettiler. bizzat bulak'tan kahire üzerine yürüyen selim'in emri üzerine toplar memluk siperlerini yıktı; sultan hasan camii yakınında toplanan kapıkulu,
kahire'nin mahalle ve evlerine saldırarak şiddet gösterilerinde bulundular. tumanbay, kadın kıyafetinde, sokaktan sokağa kaçarak eski mısır'ı terk etti ve nil'i gemi ile geçip yeniden sa'id'e kaçtı. bunun üzerine şehir büyük musibetlere maruz kaldı.
al-şaliba'daki mağlubiyeti üzerine al-bahnasa'ya gelerek buraya yerleşen tumanbay, cok geçmeden şehrin kadısı abd al-salam'ı halife al-mutavakkil'e gönderip onun vasıtasıyla selim'den aman taleb etti. tumanbay, mektubunda, mısır'ın haracının kendisine bırakılması şartıyla, salihiye'ye çekilmesini istediği selim'in hutbesinin mısır'da geçerli olacağını belirtiyor, aksi halde savaşmak üzere onu ciza'ya davet ediyordu. tumanbay'ın ayrıca, anlaşmak üzere emin bir adamını istemesini dikkat nazarına alan selim, halifenin adamı birdi bey al-davadar ile dört mezheb kadılarını kendi adamı mustafa çelebi ile birlikte al-bahnasa'ya gönderdi. fakat, bu elçilik heyetini kabul etmeyen tumanbay'in emirleri onları urban ve etrak'ın yardımıyla öldürdüler. selim, mukabele olarak, kahire savaşlarında esir edilen belli başlı çerkes beylerini öldürtüp, bizzat hareketle kuvvetlerinin nil'in öteki yakasına geçmesini emretti. küçük birlikler halinde karşıya geçen kuvvetlerin, sayıca üstün olan tumanbay'ın çerkes ve urban'dan müteşekkil kuvvetlerine yenilmeleri üzerine nil sahiline toplarını yerleştirdi ve yardımcı kuvvetler gönderdi. çerkeslerin firarı üzerine türk birlikleri hiç bir maniaya uğramadan nil'i geçtiler. bu arada, her türlü vergiden muaf tuttuğu arab kabilelerinin de katıldığı kuvvetlerini yeniden toplayan tumanbay, bir defa daha selim'le müzakere için bir adam istedi. fakat, gavri'nin şuna emini olan emir hoşkadem, dehşur'da yapılan müzakere sırasında memluk kumandanı şad bey tarafından yaralanarak kovuldu. selim, birkat al-habaş'ta karargahını kurarak (15 mart), ordusunu 24 mart'ta nil'in karşı kıyısına geçirdi. tumanbay, ciza'da burdan mevkiinden yapılan yeni bir savaşta mağlup olarak taruca'nın yakınındaki al-buta'ya kaçtı. bu son çarpışmalarda pek çok çerkes ve urban öldürüldü; bir kısmı nil'e atılarak boğuldu. 26 mart'ta nil'in karşı tarafına ciza'ya geçen selim, kaçan tumanbay'ı takip etti; rumeli beylerbeyi mustafa paşa, şehsüvaroğlu ali bey, haleb naibi
hayırbay, canberdi gazali, tumanbay'ın arkasını bırakmadılar; bu arada reis hamidoğlu da gemilerle takibe katıldı. nihayet, tumanbay, buhayra'da damanhur'un doğusunda nil'i geçip kurtulmak isterken, beyler arkasından yetiştiler; kılıç korkusundan kendisini suya attı ise de, boğazına kemend atılıp sudan çıkarıldı.
osmanlı tarihçilerinden keşfi, tumanbay'ı
şehsüvaroğlu ali bey'in yakaladığını zikreder. memluk tarihçisi ibn iyas ile onu destekleyen bazı osmanlı kaynaklarına göre tumanbay, al-buta'da bir bedevi reisi olan eski dostu şeyh hasan b. mari'nin yanına sığınmış, fakat, şeyh, adamlarının zorlaması yüzünden firariye ihanet etmek zorunda kalmıştır. kendisini her taraftan kuşatan urban, selim'e haber göndermiş, giden adamlar da onu demir halkaya bağlayıp umm al-dinar'da bulunan selim'in ordugahına getirmişlerdir.
selim, ordugahında, üzerinde henüz huvara arabları tarzında elbise bulunan tumanbay'ı, elçilerinin ölümü yüzünden azarladı. onun cesaretli durumu, selim'in üzerinde müsbet bir tesir bıraktı; hayatını bağışlamak niyetinde idi. fakat, halkın ona karşı sevgisi, selim'i fikrinden caydırdı. nitekim, halk orada burada, hatta selim'in işitebileceği yerlerde, " allah sultan tumanbay'a yardım etsin" diye bağırmaya başlamıştı. selim, yanında bulunan hayırbay ve
canberdi gazali'nin tavsiyeleri üzerine halkın mukavemetini kırmak ve şehirliye gözdağı vermek maksadıyla onun asılmasını emretti. tumanbay, kalabalık bir grup tarafından katıra bindirilerek şehirde dolaştırıldıktan sonra
bab al-züvayle'de asıldı (13 nisan 1517; yaygın olan rivayet, tumanbay'ın şehsüvaroğlu ali bey'e teslim edildiği, onun da eski kinine binaen tumanbay'ı astığı şeklindedir). tumanbay'ın asıldığı sırada ise cami al-azhar'da halka sadaka dağıtılıyordu.
tumanbay asılmadan önce şehirde dolaştırılırken halkın ağlaşarak teessürünü gösterdiği kaydedilir. onun üç gün asılı kalan cesedi sonra indirilerek amcası sultan gavri'nin medresesine götürülüp, medrese avlusuna namazı kılınarak defnedildi.
edit: imla