zorlarsak çıkabilecek savaştır.

rte'nin karşısında kendi sümüğü bile olsaydı şüphesiz daha zorlu bir savaş olurdu.
zorluk seviyesi aşağılarda bir mücadele yani.
fantezi tabi.

(bkz: sahibinin sesi)

(bkz: fuatavni sen mi geldin çoçuğum)

kesinlikle var olan savaştır. hatta ve hatta şu anda 4 farklı kutuplaşma söz konusudur akp içinde.

soylemistik

(bkz: en sağlam ateist akplidir)

insan doğasını bilen her insan, ahmet davutoğlu'nun kafasından "yahu bir yolu olsa da başkanlık sistemi gelmese ben de akp'nin başında kalsam" diye düşüneceğini tahmin eder. ne kadar sadık, ne kadar yumuşakbaşlı, ne kadar iddiasız, ne kadar erdoğan ile mücadele edemeyecek kadar zayıf olursa olsun en azından bu aklından geçecektir.

kaldı ki davutoğlu'nun durumunda eline resmi yetki verilen, ama o yetkiyi kullanmasına izin verilmeyen bir insan vardır ki, bu durum insan padişahın sadrazamı olsa bile içinde bir tepki yaratır adamın.

dolayısı ile davutoğlu'nun şu andaki durumdan çok da hoşnut olmadığını da tahmin edebiliriz. bu da standart bir liderlik hırsının yaratacağının ötesinde davutoğlu'nun böyle bir mücadeleye başlaması ihtimalini arttıracaktır.

dördüncü faktör aslında onun yapabileceği bir hesapla ilgili. bu seçimi bir atlatabilirse, zaten sonrasında akp 330'u geçemezse başkanlık kapanır, davutoğlu da mücadele etmeden kazanmış olur. akp 330'u geçse, bile erdoğan karşıtı bir mücadele başlatabilir, hatta 330un altında kalsa bile. böyle bir mücadele davutoğlu'na ne katkı sağlar derseniz, erdoğan'ı sevmeyen kitlenin aniden kendisine ve hatta akp'ye sempati duymasını sağlayabilir, hele böylesi bir çıkışı medya üzerinde bir kontrol yaratarak medya gücü ile destekleyebilirse.

tabii bunu yapabilmesi için öncelikle akp'yi kontrolü altında tutabilmesi gerekiyor.

sonuç olarak seçime kadar davutoğlu'ndan bir hamle geleceğini sanmam. erdoğan da, davutoğlu'nun arada gerçek bir başbakan gibi davranmasından son derece rahatsız olacaktır elbette, ancak kendini tutmaya çalışacaktır. elbette tutmayı başaramayıp da seçim öncesinde ciddi bir çıkış yapması imkansız değildir erdoğan'ın.

(bkz: kafan çok güzelmiş canım güle güle kullan)

başkanlık sistemi ciddiyet kazandığında, vücud bulabilecek seviyeye geldiğinde doruğa ulaşacak savaş.

buradaki kişiler sadece davutoğlu vs rte değil. ıkisinin de arkasında gruplaşan hizipleşen yüzlerce binlerce kişi var. dahası rte cephesinde saf tutanların hemen hepsi rüzgâr gülü karakterde, ipi sapı belli olmayan, simbiyotik sebeplerle orada duran, entellektüel birikimi sıfıra yakın tipler. davutoğlu grubu da menfaat ve mansip birlikteliği, fakat rte'ye nazaran daha birikimli kişiler.

cemaat&hukumet çatışması konuşulmaya başlandığında da inkarlar, selamlar havada uçuşuyordu.. unutulmadı.

güvenilir kaynaklardan öğrendiklerimi paylaşarak varlığını ya da yokluğunu sizlere bıraktığım savaş.

öncelikle:
5187 sayılı basın kanunu'nun 12. maddesi'nde haber kaynağını açıklamama hakkı açıkça ifade edilmiştir. zaten geri kalan 31 madde hak değil, yasaklardır.

bakanlar kurulu'nda ciddi sorunlar yaşanıyormuş efendim.
ahmet davutoğlu, içişleri bakanı efkan ala'nın yaptığı uzun bir konuşmayı dinledikten sonra jandarma genel komutanı orgeneral abdullah atay'a dönüp "şimdi de gerçekleri dinleyelim" demiş.
ortam buz gibi olmuş.
abdullah atay'ın eli ayağına dolaşmış.

buna benzer birkaç hikaye daha duymuş bulunmaktayım.
bakanlar kurulu içinde recep tayyip erdoğan taraftarları ile diğerleri arasında soğuk savaş varmış.