şubat 2006 yky baskısında, necla ışık tarafından türkçeye kazandırılan, ahmet cemalin biligilendirici önsözü bulunan kurgu şaheseri kitap.
arka kapağında bulunan şu açıklama kitabın muhteviyatını ustalıkla açıklar:
"seksek, geleneksel biçem ve anlatı anlayışından uzaklaşmayı yurt edinen julio cortazarın başyapıtı,
gerçekliğin dayattığı saçmalığın içinde biçimlenen bir dünyada amaçları
sekseğin son halkası gökyüzüne ulaşmak olan bir gurup insanın hikayesidir."
sek sek daha bitmedi ve son iki bolum habire birbirine gonderiyorsa demek ki bitmeyecek de. olsun, hatta super. cesitli kombinasyonlarla cevire cevire okuyabilirim hic baymadan. onsozde bir yerlerde, bu kitabi okuma deneyimi sirasinda akliniza dusecek her seyi romanin icinde bulacaksiniz gibi bir cumle vardi. merak etmistim, e hadi bakalim demistim. simdi dehsetler icindeyim. aynen oyle. bu dedigime nasil bir ornek verebilirim bilemiyorum ama soyle anlatayim.
bilge karasu'nun cok yaptigi bisi vardir. kimileri buna okumaya mudahale diyebilir. oykulerin icine, oykuye ara verip parantezler sokar. yazilana dair cagrisimlarini da bizden esirgemez yani. oyle dusunuyorum ben. iste sek sek'te bu cagrisimlar metne cok acayip bir ustalikla (ne haddime bunu demek aslinda) yedirilmis.
bir de tabii derrida'yi anip duruyor insan. sek sek mesela bir
the undecidable romani midir? bence olduklarinin arasinda, gayet o da vardir. roman beni buyuledi mi? evet.
julio cortazar'ın sıradışı romanının adı. cortazar iç içe geçmiş iki romanı iki ayrı okumayla sunmuştur okuyucuya. kitabın başında yer alan okuma planıyla, ilk roman ilk 56 bölümden oluşur. 57. bölüm ve sonrası için yazar "okunması zorunlu değildir" notunu düşer. ancak kitabın tamamı ikinci okuma da dahil 155 bölümdür. bunca debdebeli lafın, kafa karışıklığının dışında, müthiş bir dille ve gündelik yaşamın sıradanlığının içinden anlatılmış müthiş bir aşk romanıdır. kitabın tanıtımında şöyle demişler; "...gerçekliğin dayattığı saçmalığın içinde biçimlenen bir dünyada amaçları sekseğin son halkası gökyüzü'ne ulaşmak olan bir grup insanın hikayesidir. "
bölüm 7. kısa bir alıntı;
"dudaklarına dokunuyorum senin, kenarlarını çiziyorum tek parmağımla, sanki benim elimden çıkmış ağzın, ilk kez aralanıyor sanki;gözlerimi kapamam kafi, her şey yeniden yeniden başlıyor, elimin altında, her seferinde bir başka ağız doğuyor istediğim türden, elimin seçip yüzüne yerleştirdiği nice ağız arasından seçilmiş bir ağız bu, seçen benim, kendi ellerimle yüzünü çizivermek için onca özgür ben seçtim, nasıl olduğunu anlayamadığım bir raslantı sonucu olarak, elimin altında çiziktirdiğim ağza tıpatıp uyan bir ağız oluyor seninki."
çocukların çığrıştığı tangolardandır. nedense tango şarkılarına ayrı bir tat verir çocuklar.
şöyle
bir gotan project parçası ve klibi vardır ki; muhteşem.
sözleri aşşağıdaki gibi olan gotan project parçası:
rayuela, capítulo siete
me miras, de cerca me miras
cada vez más de cerca
y entonces jugamos al cíclope
nos miramos cada vez más de cerca
y los ojos se agrandan
se acercan entre sí
se superponen
y los cíclopes se miran
respirando confundidos
textos escritos y publicados hace años
con cronopios o sin ellos
en torno a su mundo de juego
a esa grave ocupación que es jugar
cuando se buscan otras puertas
un, dos, tres, cuatro
¡tierra, cielo!
cinco, seis
¡paraíso, infierno!
siete, ocho, nueve, diez
hay que saber mover los pies
en la rayuela
o en la vida
vos podes elegir un día
¿por que costado
de que lado saltarás?
otros accesos a lo no cotidiano
simplemente para
embellecer lo cotidiano
para iluminarlo bruscamente de otra manera
sacarlo de sus casillas
definirlo, de nuevo y mejor
me basta cerrar los ojos
para deshacerlo todo y recomenzar
exactamente con tu boca que sonríe por debajo
de la que mi mano te dibuja
un, dos, tres, cuatro
¡tierra, cielo!
cinco, seis
¡paraíso, infierno!
siete, ocho, nueve, diez
hay que saber mover los pies
en la rayuela
oo en la vida
vos podes elegir un día.
¿por que costado
de que lado saltarás?
yo te siento temblar contra mí
como una luna en el agua
bazı kitaplar özellikle belli ruh halleri içinde daha bir kendini açar, ya da benim için öyledir, belki de kitaplar hep oldukları gibidir, hep olduğu gibi olmayan okuyucunun kendisidir, durmadan değiştiği için, okuduğu kitabın da kendisiyle birlikte değiştiğini zanneder, bir yakınlık hissi, yalnız olmadığına kendini inandırma çabası belki de, cortazar'ın seksek romanı neredeyse iki aydır elimde yavaş yavaş okuyorum, kitapla arama on tane kitap girmiştir neredeyse, bitirmek için hiç acele etmiyorum, halbuki bir kitaba başladığımda, eğer bitirmezsem sıkıntıya benzer bir şeyler duyarım, bu kitap için öyle bir şey yok, hatta bitmemesi daha iyi, bir tür deney benim için bu kitap, okuma alışkanlıklarım için, mesela şunu farkettim neşeliyken okunacak bir kitap değil bu kitap, neşe kitabın akışını neredeyse durduruyor, bir paragrafı tekrar tekrar okurken bulabiliyorum kendimi, bir taraftan bölüm sonuna kaç sayfa kalmış diye bakınıyorum, diyelim ki on sayfa, ama bir türlü geçmiyor o on sayfa, tekrar tekrar okuduğum paragraftayım ve hiçbir şey anlamıyorum okuduğumdan, diyelim ki, melankolik bir ruh halindeyim, hava kapalı ve yağmur da var, işte o zaman kitap başkalaşıyor, kavanozdan akan bal gibi, yavaş yavaş, yoğun bir şekilde akmaya başlıyor, melankolinin sisine, seri bıçaklarla saldırıyor, o sisin bir anlık açıklığında, dünyaya ilişkin, kendime ilişkin net bir görüş elde edebiliyorum, bıçağın siste açtığı kesikler biraz sonra tekrardan doluyor, sonra yine geliyor cortazar'ın bıçağı, dalıyor sisin içine, keskin böyle, pırıl pırıl.
okurken çok garip bir keyif veren kitap.
ara ara canım sıkılıyor okurken, bunu kötü olduğu ya da sıkıcı olduğu için söylemiyorum. sanırım bireysel olarak bana biraz ağır geldi ki kesinlikle sekerek okuduğum için değil. içerisinde geçen diyaloglar yüzünden, diyaloglarda geçen isimler, düşünceler, benzetmeler yüzünden.
biçemi bu kadar farklı bir yazarı ve dünyasını keşfetmek benzersiz bir tecrübe. ama yine de benim için ağır ilerlediği gerçeğini değiştirmiyor bu.
kendimi la sibylle'in oliviera'nın tasvirindeki gibi hissedip üzülmeme bile sebep olmadı değil.
kitap bittikten sonra gelen edit:
infinite loop