hadise 30-40 kişinin çalıştığı küçük bir yazılım şirketinde geçiyor.
çalışanların çoğunluğu okullarından yeni mezun olmuş genç insanlar.
arada ayrılanlar oldukça da yine yerine aynı profildeki insanlar başlıyor.
arada iş yoğunluğuna göre aksam mesaileri de yapılıyor ne kadar yoğunluk olsa da
genelde neşeli bir ortam mevcut.
hikayemizin kahramanı selda , 3-4 ay önce mezun olmuş genç bir analist
iş yerinde de ilk haftalarından biri , bitirme zamanı (deadline) yaklaşan bir işle
ilgili bir kaç yazılımcı arkadaşı ile beraber aksam mesaisine kalıyor.
önceden planlandığı gibi saat 20 gibi yemek yenecek 22 gibi de mesai bitecek.
saat 21 e geldiği sıralarda o vakite kadar gayet yoğun ve iletişim içinde çalışan
gençlerden biri çekmecesinden kokain gibi paketlenmiş pudra şekerini
çıkarıp masasına bir miktar döküyor ve elindeki kredi kartı ile tak tak ...
sesleriyle pudra şekerine çizgi şekli vermeye çalışıyor.
diğer gençlerden biri ...
- ya necip olm daha erken ... neme çıkardın onu şimdi bu saatte ???
+ napim ya kafam tuttu olm dayanamıyorum.
+ iki takılıp bırakcam zaten, gel sana da yapayım bi doz ?
o sırada selda şok içinde dona kalmış bu elemanları izliyor.
topu topu 4 kişiler ofiste, ortada ne yönetici var ne de başka biri ...
olanlara anlam vermeye çalışıyor ...
diğer elemanlar başlıyorlar masaya çizdikleri pudra şekerini burunlarına çekmeye ...
çektikçe ...
-- ohhhhh dünya varmış ... kanka valla çok iyi geldiii , abi bu malı nerden buldun
geçenkinden daha iyiymiş bu yaaa ... ohhhhh ...
bunlar yavaş yavaş kafayı bulma hareketlerine girdikçe selda korku, endişe, şaşkınlık
içinde ...
- ya siz ne yapıyorsunuz !!!!!! iş yeri ya burası ???
+ aaaa nolmuş ki yaaa ?
- ya daha ne olacak gözümün önünde çıkardınız birşeyleri kokluyorsunuz
+ haaahaaaa haaa ya ne var bunda bu normal birşey biz hepimiz kullanıyoruz bunu
bak sen yeni olduğun için bilmiyorsun ... aksam mesailerinde olur böyle şeyler
gel bak sana da yapalım bi doz ???
- ayyyy ben daha fazla dayanamayacağım ...
- topunuzun allah belasını versin ... yarın hepinizi şikayet edicemmm ....
kızcağız çantasını kapıp tam salya sümük ofisi terk edecekken elemanlardan biri.
+ selda ... dur dur gitme ... şaka yaptık ... kokain değil bu ...
+ köşedeki börekçiden aldığımız pudra şekeri poşeti bu ... allahsızlar kokain gibi
böreğin yanına böyle paketleyip veriyorlar :)))
kızcağız şok üstüne şok ağlama gülme arasında ...
- ya ama ama siz çok fenasınız yaaaa ...
-------------------------------------------------------------------
evet buraya kadar boktan bir hikayeydi.
ertesi gün bu genç arkadaşımız insan kaynaklarıyla görüşüyor ve istifasını veriyor.
olaydan şirket yöneticileri de haberdar olunca.
bu üç arkadaş yeni bir proje için iki aylığına lübnan'a gönderiliyor.
selda ise şirketin yakın ilgisi ve jestleriyle istifasını geri alıyor.
olay bir şekilde tatlıya bağlanıyor. olan ise bu gereksiz şakayı yapan arkadaşlara oluyor.
berbat bir yolculuk, berbat bir çalışma ortamı ve berbat bir otel.
ve en güzeli kısım ... camdan baktıklarında gördükleri mermilerle delik deşik olmuş bir duvar manzarası.
neyse ...
bu olayın üzerinden yaklaşık bir ay kadar geçtikten sonra lübnan'dan yeni bir hadise haberi daha geliyor.
lübnan polisinin yaptığı bir gece kulübü baskınında,
bu arkadaşlerdan birinin çantasından yine pudra şekeri torbası çıkıyor.
-- abi şeker bu ... ekmek kuran çarpsın ki şeker ...
cümlelerini çok anlamlı bulmayan lübnan polisi bu arkadaşları iki gün nezarethanede tutuyor.
elemanların içerdeki tartışmalarından biri ...
-- necip ... senin amınakoyim ben , şekerine sokayım ... çantana sokayım ...
++ bi daha börek yiyeni siksinler ...
benim de notum şu ...
yazma cesareti olmayanı siksinler