dinledim ve laflar hazırladım.
albüm downtempo, intihar müziği direk. türü hakkında daha fazla bir şey söylemeye gerek yok yani bence, slow olmuş. öteki albümlerine göre fazla slow. gece bir şey okurken, bir iş yaparken çok güzel dinlenir böyle müziklere alışıksanız.
amma ve lakin blonde redhead bu değil arkadaş, bu değil. yani bir 23 albümüyle bir in an expression of the inexpressible ile bu açıdan çok farkı var.
ha gelelim diğer slow ağırlıklı olan albümlere, böyle albümleri yok mu, elbette var. misery is a butterfly falan zaten olduğu gibi yine slow bir albümdür, ama ona da gidip downtempo demeye insanın eli varmıyor. niye? çünkü dikkatli dinlerseniz penny sparkle'da gitar yok! yani tabi ki var, ama kesinlikle parçalardaki ağırlık azaltılmış. bana göre de çok azaltılmış ve blonde redhead'i bu denli özgün yapan bu özellik ortadan kalkmış. yani kardeşim piyasada elektronik slow müzik yapan çok, ben de dinliyorum sürekli, ama siz farklısınız, ne lan bu albüm böyle! bir kaç şarkıdaki ufak tefek riff'ler dışında doğru düzgün gitar yok. distortion zaten yok. ha bakın buradaki enteresanlık şu, ben zaten distortion'dan nefret ederim, hiç sevmem. blonde redhead'i de ilk dinlediğimde tiksinmiştim, "eeah ne lan bu" diyip kapattığımı iyi bilirim. sonra sonra arkada kendiliğinden çaldığı vakitlerde, "allah allah güzel gibi ya" diyip sonradan manyağı oldum tabi. yani adamları (ve kadını) ilk dinleyişinizde anlayamıyorsunuz, bu kadar net, anlayamıyorsunuz. sonra sonra arkadaki o uyum, üst üste binmiş melodiler ve özenli yapılar kendini açığa vurabiliyor. işte bence de blonde redhead'i bu kadar özel yapan buydu, elektronikle, klavyeyle, gitarı; distortion'u bu kadar bütünleşik kullanabilmesiydi.
penny sparkle'da böyle bir şey yok. yani arkada kendiliğinden çalarken, "aa bu neymiş" diye dikkatinizi vereceğiniz bir parça yok ayrıca. bütün bir albüm var, ve çalıyor, kulağa güzel geliyor, klavyeyle çok güzel, retro tonlar yakalamışlar, güzel yerlerde kullanmışlar, o kadar.
tarz değiştirmek her grubun hakkı, beğenip beğenmemek de benim hakkım. kantitatif bir puanlama yapmayacağım, piyasa ortalamasının kalite olarak üzerinde elbette, ama kendi çizgilerinde bence aşağıda bir albüm olmuş. neyse hayırlı olsun yine de.
edit: kişisel favorim de
not getting there. dinlediğinizde göreceksiniz ki bahsettiğim gitar/elektronik bileşiminin en güzel olduğu parça bu.