devlet yonetiminin ve ahlaki kurallarin, kisilerin cinsel özgürlüğüne mudahele ettigi toplumlarda son derece dogal bir sonuctur. sasirmaniza ben daha cok sasiriyorum hatta, insan bu kadar basit bir cikarimi nasil yapamaz ?

ucundan kıyısından da olsa içinde bulunduğum anlayış. şöyle ki; özgürlük kavramı tabii ki cinsellik kavramına indirgenemez, zibilyon tane değişkeni vardır fakat bireyin cinselliğini istediği gibi yaşaması da özgürlük anlayışını oluşturan etmenlerden biridir. aynı birey, ister kadın olsun ister erkek, kendi rızası dahilinde isterse sokakta gördüğü ve hiç tanımadığı adamla, isterse evli olmasına rağmen eşinden farklı insanlarla beraber olur. bunun da derdi kendisi ve çevresi hariç hiç kimseye düşmez. evet annemin de, kuzenlerimin de, arkadaşlarımın da, ileride eşim olacak insanın da farklı insanlarla beraber olma ihtimalleri vardır fakat onların evlilik öncesi veya sonrası cinsel yaşamları hakkında bilgi sahibi değilim, ki olması gereken de budur. yine bireyler, kendi rızası doğrultusunda vücutlarını satabilirler, sen onları bu duruma iten etmenleri düşünmeyip direkt fuhuş yapanlara saldırırsan sittin sene çözemezsin bu durumu. sonuç olarak; türkiye'de erkeklerin özgürce cinselliğini yaşaması gerektiği, fakat kadınların daha dikkatli davranması gerektiği konusunda manyakça bir inanış var acilen değişmesi gereken.

(bkz: özgürlüğü damacanada bulan toplumsal anlayış)
(bkz: özgürlüğü rulmanda bulan toplumsal anlayış)

cinsel özgürlüğü, uygulaması ne olursa olsun fuhuş veya zina olarak açıklayan zihniyetin bu toplumsal (!) anlayışa anlayış (!) göstermesini zaten beklemiyoruz. nitekim fuhuş ve zina kelimelerinin seçimi bile ahlaki seviyede bir arızaya işaret ediyor, tabii eğer ahlak kelimesini bir saniyeliğine bile köhneleşmiş kodlarınızdan arındırıp toplumsal yaşamın mümkün kılınması için gerekli kişisel davranış bütünü olarak algılayabilirseniz.

fuhuş: para veya hizmet karşılığında bedeni sömürü;
zina: hukuk: evli kişinin evliik dışı cinsel münasebeti; din hukuku: nikahsız herhagi iki kişi arasında cinsel münasebet; etimoloji: aldatma.

din, para ve çıkar ilişkilerini tekrar gözünüze sokmak istemem ama bu kelime seçimi bile her nikah dışı cinsel münasebeti "hizmet karşılığı bedenini satma" veya "aldatma" şeklinde tanımlayarak zaten hangi düşünsel evrende gezindiğinizi güzelce açıklıyor.

aynı mantalitedeki insanlara emek sömürüsünü kötülediğinizde alacağınız yegane tepki "kominist kominist konuşma" olacaktır; çünkü bu insanlar, sömürünün içsel ahlakını görecek kadar gözlerini açamazlar; bir insanın emeğini, beynini ve dahi bedenini para karşılığında satması ancak bacak arasında bulunan o mini minnacık zar yırtıldığında tepkilerini çeker. fuhuş dedikleri iki kişilik ilişkiye kendileri girmekte sakınca görmedikleri gibi emeğini, beynini ve bedenini satın aldıkları işçileri ekonomik olarak becermek helaldir kendilerine.

zina konusuna ise şöyle açıklama getirelim: insan hukukunda bile evli bir kişinin evlilik dışı ilişkisi boşanma nedeni; burada ayrıldığımız nokta, bunun ahlaki düzlemde değerlendirilmemesi ve cezai işlem uygulanmaması çünkü zina "toplumsal" bir zarar doğurmuyor, "anlaşma" hükmü bulunan iki kişiyi ilgilendiriyor.

özgürce cinselliğini yaşamanın neresi, evli olmayan ve para karşılığında bir şey elde etmeyen insan için fuhuş veya zina'dır?

kelime seçiminin denyoluğunu vurguladıktan sonra (bkz: kardeş sen çok yanlış gelmişsin) özgürlük meselesine geçebiliriz diyeceğim ki zaten diyecek bir şey kalmıyor. anlaşma veya aldatma yoksa, sömürü söz konusu değilse, sana giren çıkan ne?

aslında özgürlüğü kısıtlanmış bu minnacık beyinlerin en çok ihtiyaç duydukları unsur cinsellik olduğu için, özgürlüğün deniz deryasında kum tanesi kadar yeri olan cinselliği bu kadar abartmaları, başkasının özgürlüğünde çemkirecek (imrenecek) bir sik kadar et parçasını görmeleri, özgürlüğünü yaşayanlardan ziyade kendi düşünsel sapkınlıklarının ifadesidir.

edit: nasilbirdemokrasiistiyoruz beni bile trolledin ya baba adammışsın. görsem gram yorum yapmazdım :)