özdilek'teyim yaşamın içindeyim

Şükela: Nice | Last 24h | Today | All

0 favorites - -
(bkz: yaş am)
0 favorites - -
özdilek'teyiz, yaşamın içindeyiz...

evvel zaman babam anlatırdı eyüp sırtlarının boş arazilerini, pierre loti'den sahile koşuşturmalarını. bir kız varmış okulunda, adını unuttum. babam bile unutmuştur herhalde, belki de hiç bilmemiştir adını. o zamanlar kızalrla konuşmak ayıpmış. okul çıkışı peşine düşmüş de kız evine girince dalgınlıktan hangi yoldan geldiğini unutup kaybolmuş. bir zamanlar çocuklar yaşamın içindeymiş, küçük hayaller peşinde akıllarının bile almayacağı yollar teperlermiş. hayaller yolları aşar derler, ayakların teptiği yollar hayallerin bile ötesindedir oysa. buğday tarlalarında ne de güzeldir rimbaud gibi gökyüzüne bakmak - je laisserai le vent bercer ma tête nue* - belki de olmayan sevgili peşinde - heureux, comme avec une femme*.

sonra ben aşındırdım o yolları, haliç'ten düğmeciler'e çıkan taş merdivenleri. biraz daha yaşamın içindeydim, sonraları çalınacak bisikletimle ve yapayalnız evde sallanacağım salıncağımla. o dönem başlamıştı aslında çocuklar ellerini sokaktan çekip ortalığı büyük insanlara bırakmaya. elimizden buğday tarlalarını aldılar, bir de rüzgarı. insanı yaşamdan bile soğutacak korkuyu bize telkin etmeye koyulmuşlardı bile: hayat, dört duvar arasındaydı. hayat bizden alınmıştı ama hayal etmek güzeldi, hayat, dört duvar arasında daha da güzel olabilirdi, senin onu hayal ettiğin gibi yaşanabilmeliydi.

sonra kardeşimin kuşağı geldi. onlar artık yaşamın kıyısında, köşesinde bir yerlerdeydi. nasıl desem: hayat bir yerlerde yaşanırken onlar oyuncaklarıyla oyalanıyorlardı. biz en azından hayal kurarken onların hayal dünyası, bilgisayar ve elektronik oyunların dayattığı dünyaya doğru evrilmişti bile. buğday tarlasında pek gezmediler, rüzgar başlarını şevkat ile okşamadı. rüzgarın başlarını okşama ihtimalini bile düşünmediler, onların şehrinde buğday tarlası olmadığı gibi olabilirliği de yoktu. şehir, dört duvar aralarının toplamıydı. o aralarda olsa olsa ayyaş ve çapulcu takımı, hiç dört duvar görmemiş insanlar yaşardı.

artık özdilek sayesinde çocuklarımızı yaşamın kösesinden, kıyısından kurtardık. evet, onlar yine yaşamın içindeler, tam içinde. yaşam adına onlara sunabildiğimiz yegane değer olan tüketim, yaşamın ta kendisi ne de olsa. buğday tarlaları artık yok, hayali de yok fakat rüzgar diye alışveriş merkezinin mazotlu kliması başlarını para okşar gibi okşuyor. hasat zamanı seci dökülen başakların yerini seri sonu indirimlerine koşturan aptalar sürüsü aldı. ne mutlu bize ki çocuklarımızı tüm gün yapışık kaldıkları televizyon ve bilgisayar ekranından kurtarabildik, onlara çizdiğimiz hazır giyim hayata o denli alışmışlardı ki tüketimin bile hayaliyle yetiniyorlardı. buna katlanamazdık.

bir toplumun geleceğini karartmak istiyorsanız, çocuklarının dünyasını karartırsınız. insanların, yetişkinlerin, velilerin, çocuklarına düşkünlüklerinden yapmayacağı maymunluk kalmaz. o maymunlukları buydağ tarlasındaki rüzgar masumiyetinde sunmak için, alışveriş merkezinde koşutran çocuk temalı reklam yaparsınız.

özdilek'teyiz, sermaye'nin bizim için tasarladığı sanal yaşamın tam içinde.
0 favorites - -
ilk sloganı "havluda kalite", ikincisi "sımsıcak bir gelenek" olan şirketin 3. sloganıdır.
0 favorites - -