belli kurallara ve tekniklere uyularak yapılan, beden ve ruh sağlığına iyi gelen bazen de yarışma amacıyla yapılan aktivitelere "spor" denir.
spor kavramı orta asya türklerinin de hayatında geniş bir yer tutmaktaydı. göçebe bir hayat süren türklerin hayatında atın çok önemli bir yeri olmuştu. çocuklara dahi ilk öğretilen şeylerden birisi ata binmekti. doğal olarak eski türklerin spor faaliyetlerinde at, olmazsa olmazlardandı. bunun yanında at ile yapılan sporlar ve oyunlar iç içe bir yapıdaydı. bu aktivitelerden bazılarını anlatalım:
gök börü oyunu: kökbörü oyunu olarak da bilinir. oyunun amacı kesilmiş ve içi temizlenmiş bir oğlak veya hayvanı, eğeri ile bacakları arasına sıkıştıran ve dört nala koşan bir atlının, rakip alana oğlağı atarak puan alması biçimindeydi. oyun tek kişiler veya gruplar arasında da oynanırdı. özbek türkleri bu oyunu; üzerinde sular, hendekler ve yükseklikler bulunan bir arazide oynamışlardır. türklerin barış zamanında zinde kalması adına oynadıkları önemli bir oyundu.
çögen: çevgan, tubuk, tuy, bandal ya da çukanyon da denir. kaşgarlı mahmut eserinde bu oyuna "çögen" demiştir. oyun, bugün adına tibet dilinde top anlamına gelen puludan alınarak "polo" denilen atlı hokey oyununun ilk şekliydi. futbol sahasının iki katından büyük alanlarda oynanmıştır ve oyunda mutlaka davul, zurna olmuştur.
kız börü: kol borü olarak da bilinir. evlilik törenlerinde kesilmiş hayvan, kız tarafından kaçırılır ve damat tarafı gelini kovalardı. bir nevi gök börü oyununun düğünlere uyarlanmış hali gibi.
güreş: türklerdeki en eski spor türlerinden biri olup, ata sporlarımızdandır. yiğitlik oyunu olarak nitelenen güreş, eğlencelerin, düğünlerin ve bayramların törelerinden biri olmuştur. türklerin karakterine en uygun oyunlardan biri olan güreş, gençlerin gücünü ve cesaretini gösterecekleri ortam da sağlamıştır.
okçuluk: türkler, dünyanın en eski silahlarından biri olan oka da büyük önem vermişlerdi. türklerin çok eski çağlardan beri ok kullandıkları, hatta oğuz han’ın torunlarına bozoklar, üçoklar gibi isimler verdiği bilinmektedir. ayrıca dede korkut hikayeleri’nde; bir türk’ün "alp" sayılabilmesi için ok ile uçan kuş vurması gerektiği anlatılır. bu örneklerden okun sosyal ve sportif alanda nasıl bir öneme sahip olduğunu anlayabiliriz.
binicilik: türkler daha beşikteyken biniciliğe başlar. çocuk beşikteyken bacaklarının arasına odun parçası konur ve binici gibi odunun üzerinde vaziyet alır. çocuk emeklemeye başladığı zaman da atın ya da koyunun üzerine tırmanmaya başlar. beş yaşında geldiğinde ise yaşıtlarıyla ya da kardeşleriyle ata binmeye başlar. çocuk sekiz yaşına geldiğinde ise tam bir binici olur. on iki yaşında ise çocuk, yabani atları bile emrine alabilecek kadar donanımlı bir binici halini alır. türklerin at ile bu kadar erken yaşta tanışması ata hakimiyetini ve cesaretini arttırdığı gibi atla yapabileceklerini de arttırmıştır. bu yüzden eski türkler için üzengisiz kırk türlü ata binmek, süratli koşarken ata binip inmek pek değeri olmayan hareketler olarak görülüyordu. ölen kişiler adına at yarışları yapıldığı da bilinmekteydi.
cirit: bugün anadolu’nun birçok yerinde oynanan atlı cirit oyunu, eski türklerin çok sevdiği bir binicilik oyunuydu. cesaret, algılama sürati, refleks, denge gibi bilişsel, duyuşsal ve psikomotor özellikleri bünyesinde barındıran bu oyun, iyi bir binicilik ve ata hakim olmayı gerektirirdi.