türkiye öyle bir ülkedir ki bu ülkede insanlar orhan pamuk'a bok atmak için nobel ödülü almış bütün yazarlara bok atma cüretini/dingilliğini bile kendilerinde görebilirler. edebiyatla ilişkisi budur bu ülkenin. böyle bir ülkede orhan pamuk nobel alsa ne olur, almasa ne olur. ayrıca herhangi bir türk yazar nobel olsa ne olur? ama dur bakalım, belki fatih altaylı bir roman yazar, çok satar, nobel alırız, belli mi olur, o zaman belki şehre bir film gelir. bir güzel orman olur.

orhan pamuk'a hakaret etmeye çalişan yazarlarin, orhan pamuk romanlarindan bir tekini bile okumuş olma olasiligindan çok daha yüksek bir olasliktir...

edebiyatçının çoğunlukla aynı fikirde olmak zorunda olmadığını kavrayamayan çoğunluk bu meseleye pek kafayı takmıştır. zira aykırı ses bozar bu bünyeyi. hayat durur. o anda bir kulp takması icab eder. der ki "nobel ödülü alacak ondan böyle diyor.." işte o zaman rahat eder. çünkü bildiği sulara girmiştir. artık istediği kadar işkembeden sallayabilir. yetmez. bir de diğer nobel ödülü alanlara bok atar. der ki "bakın ötekiler devlet düşmanıydı. asya ve latin amerikalılar filan" şimdi ben bu cin fikirlinin laflarına bakarak marquez'i octavio paz'ı "lan bunlar da devlet düşmanıymış lan" diye defterden sileceğim öyle mi? hadi len. bu arada aradan başka bir sivri akıllı fırlar der ki "sartre nobel'i reddetmişti naber?" sanırsın ki sartre devlet sevgisinden nobel'i reddetmiş. ulan sartre dediğin orhan pamuk'tan bin kat fazla devleti eleştirmiş adam. ama bizim için bunlar önemli değil. edebiyat da önemli değil. nobel ödülü alanların bir kısmının yaşadıkları ülkede büyük sıkıntılara baskılara maruz kalmış olması da önemli değil. öyle yazar mı olur bi kere. yazar dediğin resmi ideolojinin sözünden çıkmaz. öteki türlüsüne yazar denmez. icabında sikeriz nobel ödülünü de ödülü alanı da. topunun amına koruz. o yüzden diyorum ki herhangi bir türk almasın bu nobel'i, alsa ne olacak.

türkiye'de çok önemsenen bir olasılıktır. lakin şu var: orhan pamuk ermeni ya da kürt sorunu konusunda fikrini söyleyince nasıl ki "ispat et" diyorsak ve pamuk'un edebiyatçı kimliğini bu mesele üzerinden tartışıyorsak yani burada bir indirgeme yapıyorsak, "nobel almak için" yapıyor dediğimizde biz de aynı orhan pamuk'ta eleştirdiğimiz şeyi yapmış oluruz, meseleyi başka yöne çekeriz yani. ve sırf bu nedenle nobel almış latin amerikalı ya da asyalı yazarlara "bunlar da devlet düşmanıydı" dersek konuyu iyice çarpıtmış oluruz. derin meseleleri anlatmaya çalışırken elimizdeki klavyeyi rastgele sallamak ve insanlığa yaptıkları katkıları malum saygıdeğer yazarlara çamur atmak ne kadar üzücü.

cengiz ozakinci'nin munevver ve neveser adli kisa romanlari okunduktan sonra uzerinde dusunurken icten ice insani gulduren ve dusunduren olasilik.

(bkz: amerikan dolari)

olasilık ilmininin karanlık koridorlarında hesap yapmaya çalışan ve ne yazık ki dört işlemden fazlasını bilmeyen insanlar tarafından sanki ellerinde nobel ödülü bahşedecek bir hak/koz varmışçasına çalıp söylenen sorunsaldır.. evet yanış duymadınız bu bir sorunsaldır.. çünkü oratada sorun olup olmadıgı dahi belirgin değildir.. bir yazarı kötülemek için, kafasına taş atmak için bakınırken karşınıza çıkan herseyi kullanmaya hazırsınız.. rahatsızlık veren kızgınlıgınız ve nefretiniz değil, kanımca nefretinize biçtiğiniz değerin meblağının uçsuz bucaksız ve altın değerinde oldugunu sanmanızdır.. zamanında yaşar kemal için de aynı sözleri söyleyen de başka dimağlar değildi kuşkusuz.. aynı suçlamalar ve aynı ses dalgası.. neden işaret edileni değil de işaret eden parmağın bal peşinde koştugunu incelemeye çalışırsınız.. anlaşılan bal tutacak parmağa uzanamayan dilleriniz yegane sorun.. bir de kendinizce büyüttüklerinizin degersizliği karşısında yitirdikleriniz..

(bkz: orhan pamuk ile eşit uzaklıktayız)

(bkz: yılmaz erdoğanın oscar alma ihtimali)

eleştirel, muhalif ve halihazirda yaptiği kimi sakarliklara rağmen düşüncelerini söylemekten çekinmeyen, çekinmemesi de gereken bir yazar hakkinda başlatilan karalama kampanyasini yürütnlerin çok sevdiği bir olasiliktir. dahasi orhan pamuk şu günlerde yaşadiğimiz milliyetçiliği kanirtma diyebileceğimiz siyasetin kurbanlarindan biri haline getirilmiştir.
evet orhan pamuk için fonda "vatanı satti, nobel almak için yapiyor, vatani satti, nobel almak için yapiyor, vatani satti, nobel, vatan, nobel al, vat, nob.. " şarkisini çalan takilmiş plaklar dönüyor... çok uyanik olunduğu için hemen anlasiliyor hersey. hmm bunu bunu söylediyse nobel için yapmiştir. şunu bunu söylediyse ab yalakasidir ondandir, böyle davrandıysa vardir bir kişisel çikari.. baska türlüsü olamaz çünkü... bizden başka türlü düşünen vatan hanidir. farkinda olmadan vatan hainliği yapiyordur.
anlamaya değil, kullanmaya, konuşmaya değil susturmaya (ve tabi firsatini bulsa kan da kusturmaya) niyetli bir tavirla dönüyor bu plaklar. edebiyattan ve romandan milli olmasini bekleyen başka plaklarla birleşip bir kakafoni haline geliyor bu sesler. uzaktan bir yerden milli fizik, milli matematik, milli kimya, milli heykel, milli resim de yapalim. baska türlüsünü istemez, içine tükürelim diyenler de katiliyor koroya. bir köşeden kitaplarini toplayip imha etmek isteyenler kafalarini kaldiriyor zaten. ister istemez dejenere sanat zaten onunki diyenler de çikacak yakinda . nobel'den girip ihanetten sözeden, yurtdışında vatani sattiya getiren ve karşisindakinin anlama özürlülüğüyle devam eden yazilar döşenmeye devam edilecek. hep hakli çikacak birileri. arada oryantalizm'i de eleştireceğiz ama nobel'i bu kadar büyüterek en has oryantalizmi yaptiğimizi çok sonra farkedeceğiz ve vah vah nobel'de kaldi mesele diyeceğiz...
ayni plak, ayni şarki, ayni nefret... "itibar görmek için vatani satti, nobel istiyor ondan, nobel için vatani satti, satti vatani nobel için, nobele vatan satan" vs. vs. vs. kemal tahir'e, nazim hikmet'e, garcia lorca'ya, sartre'a, marquez'e, paz'a duyulan nefretin aynisi... sıkıcı olmaktan da çıktı artık bu şarki, tehlikeli olmaya başladi...

görüldüğü üzere dış mihraklar paranoyasını nevrotik boyutlara taşıyan olasılıktır. bundan böyle uzun atlayan atletimizin altında bir adet baksır küloda ilaveten yunana satacağı sakız adası işgal planlarını da aramak gerekir. yasemin dalkılıç'ın okyanus derinliklerinde hafif doğulu görünümlü pis sakallı bir adamla bağlantıya geçtiğini biliyor muydunuz örneğin? bilmezsiniz tabii, nerden bileceksiniz. mustafa sandal da göt lalesi alacağı için italyanlara katıldı, geçen elçiliğin önünde turkish delight yakmış.

(bkz: orhan pamuk un oskar alma olasılığı)
(bkz: orhan pamuk un altın palmiye alma olasılığı)
(bkz: orhan pamuk un pulitzer alma olasılığı)
(bkz: orhan pamuk un emmy alma olasılığı)
(bkz: orhan pamuk un eskrimde madalya alma olasılığı)
(bkz: orhan pamuk un kısa samsun alma olasılığı)