"hayatımın en kayıp günüymüş, bilmiyordum." diye başlar, topçu kışlası müzesinde vitrininde saklanacak niteliktedir: "cesur yürek nakkaş, sosyal duyarlı pamuk, füsun müptelası kemal, nobel müdavimi ka" bir anda sessizliğe gömülmüştür, bu nedenle verilmiş ilandır. aydın, bilge insanların topluma yön vermesi gereken bir anda ortadan yok olmaları en sade tanımıyla, adam sendeciliktir, vurdum duymazlıktır. ermenileri sev tabii, ama bizi de sev orhan abi.
ilk vukuatı değil.
masumiyet müzesini kuruyosun şiddete maruz kalmış kadınların fotoraflarını gözlerini bantlayıp sergiliyosun.yazdığın romanda türk erkekleri kadınların duygu ve düşüncelerini görmezden gelir mesajıyla paragraflar yazıyosun.sonra da birlikte olduğun kadınla fotorafların çıkınca o kadın da kalkıp bir kaç laf edince avukatınla tehtit ediyosun.neden eski karın gibi kökü beyaz ruslara dayanmadığı için mi?
avrupa'da gidip okurlarınla teker teker ilgileniyorsun imza verip sohbet ediyosun mimar sinan'da senin için düzenlenmiş sempozyumda son 20 dakika konuşup koşa koşa arka kapıdan çıkıyosun.
sürekli demokrasiden,insan haklarından bahsediyorsun ülkedeki herşeye sessiz kalıp başbakana sempatilerini iletiyosun.
utanmadan ben türk yazarları gibi hapse girmedim ama yazıhanemde sürekli onlar gibi volta atarım gibi demeçler veriyosun.
yetmiyor masumiyet müzesini iki günde okudum diyen ev kadınlarıyla karşılaşınca acaba kötü bir roman mı yazdım diye endişe ettim gibi çirkin bir cümle kuruyosun.
yazık.
kendisi hakkinda
quora'da da kayip ilani verilmistir.
bulunmuştur. o naif kalbi bu olayları kaldıramadığından ve o kalabalığın "hepimiz orhan pamuk'uz." diye bağırmamasından muzdarip ülkeyi terk etmiştir.