ölüme yakın deneyim diye çevrilip sabitleştirilmiş dilimize.p m h atwater'ın
yeni çocuklar ve ölüme yakın deneyimler isimli süper bir araştırma kitabı var ayrıca.
bunun bir de negatif olanı vardır.
---
spoiler ---
(bkz:
le serment des limbes)
---
spoiler ---
bedenin oksijen azlığı, kan basıncı azalması gibi tehdit edici durumlardan birçoğuna bir arada maruz kalmasına karşı verdiği kimyasal bir tepkidir.
bu durumlara korku da eklenince beynin temel eksitatör transmitteri olan
glutamat yüksek miktarlarda salınır. bu miktarlar beyin hücreleri için toksiktir ve beyin kendini korumak için glutamatın bağlandığı reseptörleri bloke edecek başka kimyasalların üretim ve salınımına hız verir. bunlardan en güçlüsü şizofreni ile ilişkisi yakın zamanda türkiyeli bilim adamları tarafından ortaya konan
agmatindir. agmatin sayesinde beyin geçici olarak psikotik belirtiler ortaya koyabilir bunlardan biri de ölüme yakın deneyimdir.
aynı etki eksojen olarak ketamin ile sağlanmaktadır. şu ya da bu amaçla ketamin almış olan kişiler ölüme yakın deneyimler yaşadıklarından bahsederler.
hani mavi ışık beyaz ışık görmek şart mıdır, kalbin durması filan bilemem ama
otobanda yağışlı bir havada seyir halindeyken uçulan, aracınızın önce açılan hava yastıkları
sonra 2 burundan 2 yandan attığı taklalarla inilen, kaza kayıt raporuna göre 35 mt derinlikteki dere yatağına iniş de,
epeyi ölüme yaklaştığınızı hissettiriyor.
near to death experience research foundation
*(
nderf) adlı bir kuruluşun internet sitesinde yüzlerce örneği okunabilecek deneyim.
martyrs izleyip ne menem bir şey olduğu öğrenilebilir. iyi bişi değil bence ama. izle öyle karar ver sen gene.
gerçek evreni anladığınız, herşeyin birden bire ne kadar yanlış olduğunu, gerçekliğin andan daha kısa bir süre içinde tüm benliğinizi kavrayıp aynı hızda unutulması halinde gerçekleşen mistik olaydır
ilk tanimda yer verilen kalp durmasi hadisesini kucukken tecrube etmis, damardan adrenalin enjeksiyonuyla hayata donmus ve kisitli bir sureyle kalp durmasi hadisesini yasayip da aktaran kayda deger sayida insanin vurguladigi metalik bir ses esliginde karanlik bir boslukta done done dusme hissiyatini hayal meyal hatirlayan bir insan olarak belki ampirik degeri daha yuksek bir entrye imza atabilirdim ama ben bunun yerine daha yetiskin caglarimdaki ikinci salvia divinorum deneyimimden bir kesiti aktarmak istiyorum. bilenler bilir salvia divinorum'un kisa sureli ve yogun bir etkisi vardir. entrymin degeri daha da dusmesin diye etkisi diyorum bakin, kafasi demiyorum. bir defasinda bu maddenin tesiri altinda salonda yerli dizi izlerken vefat ettim sandim. manita mutfakta bulasik yikiyordu, mutfakla salonu ayiran pencereden baktim o kanli canli bir fani, bense coktan ote alemlere intikal etmisim. orayi ziyaret edip gelmis biri olarak ya da asgariden orayi ziyaret edip gelmis olsam hissedecegimi tahmin ettigim seyleri hissetmis biri olarak, hevesinizi de kirma pahasina itiraf etmem gerekir ki, artik araf midir, cennet mi, cehennem mi bilemem; ote taraf bizim eski salon. istanbul'da sisli ilcesi sinirlari dahillinde 2 oda 1 salon bir evin bildiginiz salonu. guzel buyuk ekran tv var, ust kalite laminat parkenin rengiyle uyumlu sari metal saksida singapur orkideleri, yeterli buyuklukte kalorifer petegi ve camdan arka taraftaki varosla bulundugunuz siteyi ayiran duvar manzarasi. yani oyle cok nefis bi yer degil ama fena da degil. orasi cennetse fena degil de cehennemse sahane aslinda. simdi olsa gene olurum, o kadar rahat, konforlu. ama biraz sikici. ya da oynattiklari dizi oyle, tam bilemedim simdi. insan bongunu temizleyip cayini icerken olmeyi hic beklemiyor. ben de hic beklemedigim bir anda olunce dedim naapicam lan simdi. o sirada hatun bi takim talimatlar veriyordu, kalk coraplarini katla, duman alti yaptin pencereyi ac falan diye, dedim ilk is sunu bi duymamazliktan geleyim. oyle ya geberip gitmisim ne duyucam. harika bisey olmek. o elleri lavabonun icinde, cevirebildigi kadar cevirdigi kafasini sallaya sallaya talimat yagdirdikca ben irgalamazlik katsayimi artirdim. oyle mal gibi bos bos baktim. bana 10 dakika gibi gelen bir 10 saniye kadar oyle baktiktan sonra da, yine bana 50 dakika gibi gelen bir 5 dakika icinde ve olabildigine kesikli hareketlerle kafami koltuga dogru cevirdim. koltugu gorunce hissettigim huzuru dunyevi kelimelerle yansitmam imkan dahilinde degil. iste o 'isigi gordum' duygusunu ben boyle tecrube ettim. dedim ki madem vefat ettim, gidip suraya yatayim. gittim gassaray battaniyemi uzerime cektim oracikta ölü ölü yattim. bu arada bu son ölüleri de klavyem turkce olmadigi icin baska bir web sitesinden faydalanarak cok zor imal ettim. yoksa killigimdan turkce karaktersiz yaziyor degilim, yanlis anlasilmasin. iste ben boylesine tirt bir olume yakin deneyim yasadim. daha once tirt olmayanini da yasamistim ama sizin hakkiniz budur, tirt olani layik gordum sizlere, bunu anlatiyorum. olume yakin deneyimmis de bilmem neymis, lan oldun mu, öldün mu daha dogrusu daha once, nerden biliyon uzak mi yakin mi. bos isler pesindesiniz yine canlarim.
edit: salvia divinorum'un turkiye'deki yasal statusunu bilmiyorum ama ben kullanirken legaldi (legal derken decriminalized manasinda). herhalde guzel yurdumuz simdi daha bi ozgurlukler ulkesi oldugu icin hala oyledir ama arastirmadan kullanmayiniz.