lise giris sinavlarinda "favori cinayet methodunuz nedir" sorusuna en ilginc yanitlari veren adamlarin bir yaz kampinda toplandiklarinda yazdiklari intikam oykulerinin derlemesidir.
bu bir hikaye kitabi degil, bir referans kitabidir. lazim oldugunda danisarak gercek doyumu veren, sicak kumlardan serin sulara atlatan intikamlar icin ilham bulabilirsiniz.
misal, bir adamin karinizin gardrobunda saklandigini ogrendiginizde, herkes gibi cinnet getirip mutfaktan bicak almak cok banal bir davranistir, ab ye girerken yatak odalarimizda gormek istemeyecegimiz turden hareketlerdir. bunun yerine, herseyi inkar eden kariniza inanip, "madem kimse yok ben de gardroba duvar oreyim, bitince gol atan kaleye oynariz" demek daha bir sanatsaldir. unutmayin ki hayalgucu bilgiden daha onemlidir.
bordo siyah yayınlarının hazırladığı bir toplama olup,
o "bordo" ve o "siyah"ı en yakıştırdıkları kitap olmuştur..
"amontillado fıçısı
angie
bayan anstey'in korkuluğu
bekçinin öyküsü
beş portakal çekirdeği
bir afrika öyküsü
bir kan davası
bir korku meselesi
boş gezen
büyü
cinayet
el
esrarengiz köşk
küller küllere
laura
leopar adamın öyküsü
öç
parmak
william ile mary
yalancı güneşe yolculuk
yarın...ve yarın" öykülerinden oluşan kitap.gece okuyunca tüyler ürperten bir etki yapıyor.
arayıp da bulamadığım kitaptır elinde olup paylaşmak isteyen yeşillendirsin lütfen
ortaokulda okuldaki yıkık dökük bir kitaplıkta görüp okumuştum bu kitabı. liseye geçtiğimde ise almak isteyip çoktan basımdan kaldırıldığını görmüş ve pek üzülmüştüm.
üniversiteye başladığımda kitap hâlâ aklımdaydı ve nihayet ankara’da bir sahafta bulabildim.
mükemmel bir derlemedir kendileri. içindeki her bir hikâyenin kendine has lezzeti vardır.
kütüphanemde olduğu için gurur duyduğum kitaplardan.
zar zor bulup severek okuduğum kütüphanemden ayırmadığım harika bir kitap
yıllar önce
relatos salvajes filmini izledikten sonra 'ee bu bizim öç öyküleri antolojisi kitabı uyarlaması değil mi diye kendi kendime sorduğum kitaptır.
*kitabı sadece bir antoloji olarak okumak kadar, insana nietzsche'den başlayıp,
max scheler'e uzanan
resentment ve
revenge kavramlarını ve bunun sanattaki yansımalarını izleyen bir yazı yazası geliyor da... işte tembellik azizim.