motosikletciler ikiye ayrılır ;
birinci grup motosikleti bir hobi olarak gören, kaskını takan, korumalarını takan, kurallara genel anlamda uyan sürücüleri kapsar. (genel anlamda diyorum çünkü kimse şehirlerarası yolda 100 km ile gidemez)
ikinci grup ise motosikleti ticari anlamda iş aracı olarak gören kurye arkadaslari kapsar.
sizin şikayetçi olduğunuz grup, sürekli bir yere yetişmek zorunda olan kurye arkadaşlar aslında. bu durumun aynısını hususi araç sürücüleri ile ticari taksi - minibüs şoförleri mukayesesinde de görürsünüz. yollar "şoförler" için yapılmış da, bizler onların önüne çıkan hadsiz engellermişiz gibi davranırlar.
motosiklet bir kültürdür. tanıdığım en kaliteli insanlar, üzerlerinde ekipmanları ile motosikletlerine binen bilinçli motosikletçilerden oluşuyor.
bu işi kontrol altına almanın yolu, ticari sürücüleri eğitmekten geçiyor. hiçbir eğitim vermediğin adamları , sadece "kask takip takmadığı" yönüyle değil, trafiğin işleyişi ve yayaların can ve mal güvenliğini dikkate alıp almadığı ile ele alacaksın.
doğru düzgün yolunda giden, çoluk çocuk sahibi bizler gibi insanları da trafik terörü estiriyormuşuz gibi bir genellemenin içine sokup, araç sürücülerini galeyana getirip hayatımızı tehlikeye atmayacaksın.
bence hepiniz 3 gün motosiklet kullanın ve şehir içinde motosiklete binen sürücünün psikolojisini bir anlamaya çalışın. mayın tarlasında engelli atlama koşuyoruz adeta...
trafikte mimlediğim ticarilerin yerini alan motosikletli güruhun yarattığı huzursuzluktur. bugün çevre yolunda soldan devam ederken dikiz aynamda anasının bilmem neresinden kaptırıp geldiğini gördüm, dedim bu dingil evladı kesin solumdan geçecek, macera arıyor çakal belli, hayır gelmesi dert değil o dar mesafede ya bariyere ya araca dokunup savrulacak ibne sonra benim başıma bela olacak, yüksek hızla kendi kendine savrulup geberip gitse dert değil. kendi yedikleri boka başkalarını da alet etme derdindeler. meclise bunlarla ilgili de bir yasa tasarısı hazırlamaları şart oldu.
bir motorsikletli 'trafik canavarı' olarak söylüyorum. ben kurallara uyan, düzgün süren birsiydim. filtreleme yapmaz, şeridi fuzuli değiştirmez, hız kurallarına uyardım. beni buna trafikteki kural tanımaz ticari araçlar, yola katılırken 2. veya 3. şerite laps dalanlar, sinyal vermeden şerit değiştirenler ve bunun gibiler itti. ya hepinizden hızlı gideceğim; ya da bana çarpacaksınız, iki araba arasında sıkıştıracaksınız, takip mesafesi korumayacaksınız, önümde ani fren yapacaksınız, sinyal 4lü yakmadan yolun ortasında bekleme yapacaksınız, göz göre göre arkadan sağdan soldan çarpacaksınız. oldu canım, ben canımı yolda bulmadım. bulduğum her araya giriyorum. tehlikeli gördüğüm her yerden, kural tanımadan kaçıyorum.
iki tekerle ilk 10000 km deneyimimde bu güne kadar kural tanıyarak yaşadığım olaylar,
- arkadan çarpma, trafik ışığında bir de, göz göre göre.
- arkadan çarpma, ben şeridimde gidip önümde manevra yapan arabanın manevrasını beklerken kuralsız şerit değiştiren taksici, bi de bana araya dereye giriyorsun diye laf ataraktan.
- yandan çarpma, 2. şeritten sağa dönmeye çalışan, bunu yaparken de yola falan bakmayan, kiralık araç kullanan alkollü 60 küsür yaşında adam.
- trafikte anlamsız bekleme yaparken sinyal 4lü yakmayan araca arkadan hafifçe çarptım 2 cm uzunluğunda bir çatlak oluştu tamponda. lan stopun yanmıyor sinyalin yok, 4lü flaşör kapalı, ki araba kapalı komple. kavşak girişine park etmişsin resmen, sağda da park alanı var. bu kadar da hıyar değildir dedim ilerleyen araçtır gidiyordur dedim, gitmiyormuş.
- yolun ortasında akmayan trafikte zart diye geri vitese takıp çarpan araba. kusura bakma da bizde r yok derler ya, harbiden de yok. geri vites yok komple, napayım ben o durumda? araya kaçıyorum yaşamak için. sen de yaşadın bu kazadan arabalı olarak, biliyorsun.
- sayısını bilmiyorum artık bunun defalarca kez sinyalsiz "aa bu şerit boş", diye önüme kırma trafikte, boş değil ben varım. sinyalini verirsin, niyetini belli eder sonra bi kontrol edersin, ondan sonra şerit değiştirirsin. ben zaten sinyal veren arabaya rahatlıkla girebileceği kadar yer açıyorum ya da kendimi belli ediyorum sesle. maşallah millet direksiyonu kırarken parmak ucuyla sinyal vermeye o kadar alışmış ki. ön teker sinyalden önce geliyor.
- önümde otobanda önümdeki aracın yol vermesini beklediğim aşikarken, selektörle taciz ettikten sonra orta şeride geçip hızımı yavaşlatmama (80-90 civarına gelmeme)rağmen bir türlü geçmeyi başaramayıp. sabırla geçmesini beklediğim, sonra da ben sol şeritte sollama yaparken önümde sırf bana kıllık olsun diye ani fren yapan araç.
- otobanda, yandan resmen beni öldürmek adına bana yandan çarpan yaklaşık 200le gittiğini tahmin ettiğim araç.
- motorla toplu sürüş kuralları hakkında bi bok bilmeden yanımdan silme geçen motorları da yazmıyor değilim. çoğunlukla ya kurye ya da kasksız montsuz genç. aynı adam viraja girince öyle bir yavaşlıyor ki amatörlüğü oradan belli oluyor.
- düz çizgili yerde zırt pırt şerit değiştiren.
- bağlantılarda "aa kaçırdım" diyip en sol şeritten en sağa zırt diye dalan düşmeme sebep olan araç.
- dönel kavşak kurallarından bi haber kavşağa laps diye dalan adam. sonra yol ver ve dönel kavşak işaretini gösterince "yoğöylebiguralsengötündenatıyon" diyen dallama.
- gecenin köründe siyah giyinmiş üst geçite çıkmaya üşenmiş yolda karşıdan karşıya geçmeye çalışan, bariyerlerin falan üstünden atlayan yayalar.
- şehir içinde yayaların zırt pırt trafiğe atladığı yerde daha bugün arkamdan tampon yapıyor bi kadın. 30 bölgesinde, 30-40 bandında gidiyorum, kadına kalsa 60la gitmem lazım. öyle transit kullanılan bir yol da değil, maksimum bir dakika sonra gideceği yerde zaten.
- yaya geçidinde yaya için dururken ödüm kopuyor arkadan bi dallama gelip vuracak mı diye. lan yaya geçidi orası 30kms'ten daha hızlı üstünden geçmemen gerek zaten.
- aynısının yaya versiyonu da var. mesela beşiktaş ışıklarda sağ sol şeridi kaplayacak şekilde biriken yayalar, anladınız hangi ışık olduğunu siz. lan zaten döneceğim yere körüm ben. bir de sen şeridi tek şeride sıkıştırıp benim bütün güvenlik balonumu mahvediyorsun.
- yav bi de çocuk arabasını yola atanlar var ki arabacılar olarak siz de muzdaripsinizdir bundan. karşıya geçecek, çocuğu yolda resmen, kendi kaldırımda. bekliyor öyle. ben söyleyeyim, çocuğu bi ezseler de kan parası peşinde koşsak demiyorsa o vicdan yoksunları, ben de başka bir şey bilmiyorum.
- ha başka bir detaya daha girecek olursam. saçım uzun diye kasktan arkadan kadın sanıyorlar. salt kadınları ekstra sıkıştırıyorlar, bafa saklayıp saçı trafiğe çıktığımda ayrı alttan arkadan saldığımda ayrı davranıyorlar. bi öne geçip suratımı görünce sonra tabanları yağlıyorlar. yahu siz değil miydiniz kadınlar kötü sürüyor diyen. kaza mı arıyorsunuz. çarpınca "ay ne güzel çarptın evde de çarpsana bana" mı diyecek?
ve daha şu an aklıma gelmeyen yüzlerce olay.
kusura bakmayın o yazılı ehliyet sınavının her sene yapılması lazım. trafik kültürü için ekstra sorular olması lazım. kalıyorsan da ehliyetten men edilmelisin ve bir daha kursa yazılmak zorundalılığına sahip olmalısın. çoktan seçmeli yazılı sınavı veremiyorsan da bi zahmet çıkma yola.
bakarım ki herkes kural tanıyor, ben de tanımaya başlarım. o güne kadar da bu iş böyle geldi, böyle gidecek. kusuruma bakmazsınız umarım.
ülkemiz giderek vietnam'a döndü. emeği geçen herkese teşekkürler.
https://www.youtube.com/watch?v=1zupwfohjl4
(bkz:
emniyet şeridine giren motorcunun kaza yapması)
durduk yere kaç kişinin başına bela olan bir trafik teröristi daha. her deliğe giriyorlar. yollar sadece kendilerine aitmiş gibi davranıyorlar. şunlara bir önlem alın artık.
eskiden araba sürerken kolumu kapının pervazına koyardım dinlensin diye. şimdi yapamıyorum. arabama teğet bir motor ışık hızıyla geçiyor kenardan. kural yok, sabır yok. hayvan gibi sürüyorlar.
yukarıda biri demiş ki hayvan gibi sürüyorlar hayır adamlar direkt hayvan. ulan bende motor sürüyorum ne araya giriyorum ne arabaları sıkıştırıyorum. adamlar resmen sabah bugün anama kaç kere sövdürsem diyip uç noktadan bir rakam seçip dalıyorlar trafiğe başka açıklaması yok.
ciddi problem haline gelmeye başladı. motorlar ile ilgili kuralları esnetiyordu trafik polisleri, artık yapmaları lazım. bir motosiklet sürücüsü ve seveni olarak, bu aracı kendi ve başkalarının hayatını tehlikeye atarak süren herkesin yollardan temizlenmesi gerektiğini düşünüyorum. ekonomik koşullar nedeniyle yakında hindistan gibi olacağız bu gidişle. ikinci bir terör yaratan ise kiralanabilen scooterlardır. bunların kesinlikle ehliyetsiz ve kasksız sürülmemesi lazım. ayrıca kullanıcılar bunları olmadık yerlerde terk edip gidiyorlar son kullanıcıya yanlış park için ceza kesilmesi lazım . bu tarz konularda yapıcı yasalar gerekiyor ki hayatımızı kolaylaştıran aletleri komple yasaklamak zorunda kalmayalım .