evet motorcu terörü var.
parklarda, kaldırımlarda fink atıyorlar.
evimizin karşısında büyük bir park var, park içinde yürüyüş yolları, adamlar sanki kendilerine yapılmış yol gibi pervasızca dolaşıyor.
defalarca şikayet ediyoruz hiç bir çözüm yok.
bu motorcuların bu cesareti nereden aldığına da değinmek lazım.
bir arkadaş da bahsetmiş, ortalıkta emniyet teşkilatı yok maalesef.
polisimiz bu konuda sıkı önlemler almıyor.
en son ne zaman mahallenizde devriye aracı gezdiğini gördünüz?
en son ne zaman gece geç saatte parklarda kaldırımlarda polis kontrolleri yapıldığını gördünüz?

valla arkadaşlar kimi yazarlara şimdiden allah rahmet eylesin, toprağı bol olsun. motorda şaşenin kendileri olduğunu unutan arkadaşlar kusura bakmayın ama ölürsünüz.

yok şu kadar tazminat sokarım, bana yol vermen lazım, istediğim yerden giderim, beni göreceksin, bana dikkat et falan filan. arkadaşlar öncelikle yoldaki herkes kendi emniyetini alacak, riskli hareketlere girişmeyecek, şeridinde düzgün düzgün gidecek. ondan sonra yine kaza oluyorsa şartlara bakılır.

otomobil ve daha büyük taşıtları sürenlere şiddetli tavsiyem hem önü hem arkayı gören araç kamerası takmalarıdır. ondan sonra yok beni altımdakiyle yakalayamazsın, ben trafikte ayna da kırarım, tekme de atarım hiç bir sik alamazsın diyen arkadaşları şafak operasyonu ile nasıl ağlatacaklarına kendileri karar verir.

bir de şeridinizde düzgün düzgün giderken motorcu size vurursa muhtemelen ufakta olsa yaralanacaktır veya yaralandım diyecektir. sakın ha sakın ben iyiyim bir şeyim yok falan demeyin kendinizi iyi hissetmediğiniz ani frenle boynunuzun, kolunuzun incindiğini falan söyleyin. sonra absürt tazminat cezalarına maruz kalabiliyorsunuz.

şehirlerde plaka olmasa bile teknik takiple 15 dakikada bütün secerenizin çıktığı dönemde kimse kimseye atar gider yapmasın.

memleketteki kazaların videolarını paylaşan birkaç hesap takip ediyorum. kazaların abartısız %80-90'nında en az bir motosikletli kazanın taraflarından biri oluyor.

bu kazaların bir çoğu rapor edilmiyor bile. henüz iki hafta önce datça'da tam önümüzde bir motosikletli kırmızı ışıkta duran araca süratli bir şekilde bodoslama arkadan çarptı. motor havalandı falan. muhtemelen cep telefonuna bakıyordu çünkü görmemesi için kör olması lazımdı. kaskı falan da yoktu klasik. bu ufak çaplı kaza için bile arkadaki araçlar olarak dakikalarca bekledik, sonra polis geldi yan yollardan dolandırdı ve tekrar gitmemiz gereken yola zor da olsa bağlandık vs. yok yere zaman kaybı. kendisi ve çarptığı araç için yok yere maddi kayıp, sinir bozukluğu vs.

demek istediğim, bu arkadaşların sebep olduğu kazaların maddi boyutu da ekonomiye ciddi yük olmaya başlamıştır artık. ciddi cezalar gelmesi gerekiyor.

her gün, her saat, her dakika kulak zarlarımıza işkence eden motosiklet terörü artık tahammül sınırlarını zorlar hale geldi. sabahın köründe uyanıyorsun, gece yarısı uyuyamıyorsun. ara sokakta, ana caddede, evinin önünde… her yerde aynı kabus.

mahallenin sessizliğini paramparça eden bu motorların egzoz gürültüsü aslında kanunda yazılı bir suç: gürültü kirliliği. cezası var, yaptırımı var, maddesi var. ama pratikte? hiç. şikayet et, kayda geçsin. zabıta gel, tutanak tut. belediye uğraş, denetim yap. yok böyle bir devlet mekanizması. herkes kendi halinde, herkes sağır.

sessizlik artık bir hak değil, lüks. kendi evinde huzur bulmak, pencereni açıp nefes almak, balkonunda kitap okumak… bunlar masal oldu. çünkü bir sürü motosikletçi egzozunu modifiye etmiş, trafiğe çıkmış ve ortada onları durduracak hiçbir otorite yok.

vatandaş çaresiz, devlet ilgisiz. orta yerde kalan? kulak zarlarımız ve şu lanet motosikletler.

önüne gelen herkes motosiklet alıyor neredeyse. reşit olmayan, ehliyeti olmayan herkesin altında motosiklet var. çin malı ucuz motosikletlere biniyor herkes. tüm parkların içerinde, kaldırımlarda peydah olmuş durumdalar. gürültülerine değinmiyorum bile.

sırf bunlara ceza kesilse ülke refaha erişir maddi olarak.

ben kurala uyanına denk gelmedim hele şu kaldırımda sürenler var ya her denk geldiğinde en ince noktasına dek sövüyorum.

diğer bir sik kırığı modeli ise yaya geçidinde yol veren aracın sağından solundan fırlayıp milletin üstüne üstüne gelenler.

geçen kaldırımda süren bir tanesi ile tartıştım. sikik marketten sipariş alacakmış nerede sürüp dursunmuş. iki gofret, üç ice tea taşıyacaksın diye biz kaldırımda ezilme tehlikesi yaşamak zorunda mıyız bre dürzü.

trafik polisleri motorlar konusunda agresif değil. şöyle bir yaya olarak çıktığımda bakıyorum sokağa 50 tanesine her gün ceza yazarsın istisnasız. kaldı ki birçoğunda ne plaka var ne de muhtemelen ehliyet.

pakistan' a çevirdiniz ulan ülkeyi.

devletin bu konuya hala neden el atmadığını anlayamıyorum. sadece motorcuların yaptığı hareketler cezalandırılsa ülke kalkınır.

son 24 saatte hakkında 26 sayfa boyunca zırvalanmış başlık.

şerit kesen, yayaya yol vermeyen, sinyal vermeyen, kaynak yapan, terse giren, trafiği yavaşlatan, virajın nasıl alınacağını bilmeyen, kavşak içerisindeyken başkasına yol veren kişi ile kaldırıma çıkan, kırmızıda durmayan, aralardan giden, sağdan sollayan kişi aynı kişi.

sen yazdın diye öyle olmuyor beyinsiz kardeşim, her gün trafikteyiz.

motor ehliyeti almak icin, 8 senelik ehliyet tecrubesine sahip olmak gibi ön koşullar konularak, denetimlerin arttırılarak (ozellikle yunus polislerle) epey yol alinabilir diye dusunuyorum. ancak oy potansiyeli olarak hala bardağın taşma noktasına gelmemesi nedeniyle (başıboş köpek sorunu gibi) şu aşamada bir beklentim yok.

22 senedir aktif motor kullanan biri olarak cevval motorcu arkadaşlarımıza şunu söyleyebilirim; o gidonununuz girdiği her deliğe girme eğiliminde olursanız, en sonunda mutlaka size de birşeyler girer.

bu hale gelmesinin başlıca sebeplerinden birisi insiyatif kullanılması. filtreleme diye bir şey ülkemizde yok, esasen iki araç arasına giremezler. kolluk kuvveti ne yapıyor? ilgilenmiyor. köprüde benim teker taralı alana girsin polis dat dat yapıyor, ama önünden 10 saniyede 4 motorcu geçiyor taralı alandan ses seda yok. saldım çayıra mevlam kayıra olursa ne olur böyle olur işte.