miğferdibi çaylak alımları
Next (2) - Last Page (20)

Şükela: Nice | Last 24h | Today | All

orta dünya’nın üçüncü çağının son yıllarına denk gelen miğferdibi çaylak alımları, yıllardır zaptedilemeyen bir kale gibi 17000 küsür çaylağın önünde dikilen ekşi sözlüğün sonu olacak gibi gözüküyordu.19 mayıs 2004 altıncı nesil alımları kuşatmasıyla sözlük kapılarına dayanan bu orduyu etkisiz hale getirmenin tek bir yolu vardı. ileride tarih kitaplarına ssg manevrası olarak geçecek olan bu savunmanın ana prensibi “hapset ve yok et” olarak özetlenebilir.

11 şubat 2005 gecesi kurmaylarıyla bir durum değerlendirmesi yapan ssg karşılaştığı şiddetli muhalefete rağmen kararında ısrarcıydı. zira kendisi, düşmanı yenmenin tek yolunun “beklenmeyeni yapmak” olduğunun farkındaydı. uzun süren tartışmalardan sonra moderatörlerinin “paşam, kararınıza katılmasak da verdiğiniz emirleri uygulamakta bir an bile tereddüt etmeyeceğimizden emin olabilirsiniz” sözünü duyan ssg’nin gözlerinin dolduğu rivayet edilir.

bu sırada çaylak cephesinde:

çaylak 13022: olum skicem sıkıldım ben artık, gidip yonja’ya mı takılsak yine eskisi gibi?
çaylak 9432 : hacı orda karı kalmadı artık be..girmediğimiz bi tek burası kaldı..bekle..sabırlı ol biraz..
ç1..: abi bekle bekle 9 ay oldu be..bebek olsam doğmuştum mına koyyim..
ç9...: olum var ya bi girelim…var yaa.. bi girelim..ilk günden 100 tane başlık açmayanı sksinler..
ç1..: ben de anında 1500 entryi girip ortama akıyorum hacı..
ç9:..: olum baksana şuraya..aaa..yazar olmuşum lan…sen de baksana bi..
ç1:…hasssktirr..ben de olmuşum…yürü lan..yürü …yürü beeeeaah!!!

olayın şaşkınlığını üzerinden atamayan çaylak ordusu yıllardır kurmuş oldukları cephe düzenini bir anda terk ederek, yazar olmanın heyecanıyla irili ufaklı gruplar halinde kapıdan içeri girmeye başlamışlardı…tahminlerinin doğru çıktığını gören ssg sağ elini havaya kaldırarak surların tepesinde konuşlanmış olan gammaz piyadelerine saldırı emrini verdi. aylardır bu anı bekleyen eksi sozluk gammaz senior staff hazırlamış oldukları kızgın gerekçeli ispiyonları şaşkın çaylak ordusunun üzerine boşaltmaya başladı..neye uğradığını şaşıran çaylaklar can havliyle kaçışırken bir anda karşılarına çıkan ekşi sözlük elit kuvvetleri moderatörlerle yüz yüze geldiler. gammaz piyadelerinin darbeleriyle iyice sersemleyenleri, kahraman moderatörler, üzerlerinde “yonja”, "private sözlük", "80630", "ac90", "siberalem" yazan dev mancınıklara oturtup surların dışına fırlatıyorlardı..bir şekilde moderatörlerin elinden kurtulmayı başaran ve ölüm çığlıkları atarak ssg’ye doğru koşturan gözü dönmüş çaylakları ise kötü bir sürpriz beklemekteydi: praetorlar…onlar ki yenilmez hukuk savaşçıları..onlar ki gözünü kırpmadan sözlük için canlarını verecek yiğit şövalyeler…hemen ssg’nin etrafında bir kalkan oluşturup, yaklaşan çaylakları mızraklarıyla “götümüze girebiliiiiiiirrrr” naraları eşliğinde savuştururken hiddetleri gözlerinden okunuyordu.
işte tam bu sırada düştükleri tuzağı geç te olsa fark eden çaylak ordusu yeniden toparlanmaya, cepheyi yarmaya başladı..hava kan kokuyordu..fakat ssg bu çaresiz saldırıya cevap vermekte gecikmedi..sol elini kaldırmasıyla beraber, saklanmış oldukları yerden çıkan birinci nesil yazarlar vermiş oldukları ince ayarlarla binlerce çaylağı ayar manyağı yapıp geri dönmeye zorlamaya başladılar…tam bu sırada havada gür bir ses yankılandı.. “dahi anlamına gelen de ayrı yazılııııııııııırrr!!!”…
bu çığlığın sahibi genç, cesur ve altın gibi bir karmaya sahip olan bir altıncı nesil yazardan başkası değildi..kaybedilmek üzere olan savaşın kazanıldığı an bu andı işte…

tekrar gözleri doldu ssg’nin…karargahını bir anda terk edip, kılıcını çektiği gibi daldı savaş meydanına…

o gün ssg’nin tek başına 2000 çaylağı hakladığı söylenir..öfkesi dinmeyen, estikçe daha da güçlenen bir rüzgar gibiydi..son çaylağı da bir kılıç darbesiyle yere yıktıktan sonra etrafına baktı..sadık savaşçılarını gördü yine..kahraman savaşçılarını…az önce yere yıktığı, can çekişen çaylağın başında diz çöktü..şu sözler yankılandı sözlüğün duvarlarında:

“ah be çocuk..kim dedi size yerinizi yurdunuzu bırakıp taaa buralara kadar gelesiniz diye?”

ssg ağlıyordu.
31 favorites - -
herhangi bir başlık açıp altına "bir dene altıncı nesil yazar" yazmayı mümkün kılan olaydır. misal;

indim nerelerine bilmem hattori hanzo
1. altıncı nesil yeni bir yazar. hoşgelmiş. zorla buldum zaten.

ya da

hayda rinna rinna samuray
1. yazılarını severek takip ettiğimiz yeni bir altıncı nesi yazar. 2 entrysi var. sürekli takip ediyoruz. 1 tane daha yazsa karıştıracaz mazallah.

gibi.. buyrun deneyin. kimse "aa sallıyo bu" diyemez. öyle derseler de "az önce uçmuş abi. kan gövdeyi götürüyor" dersiniz.
0 favorites - -
ssg'nin microsoft'un havasından suyundan ve stratejilerinden bir hayli etkilendiğinin kanıtı. her eve bir yazar, her köye bir moderator.
hoydarinna rinna rinananay
1 favorites - -
şimdi sözlüklü olduk
bandwidthleri doldurduk
sevinçliyiz hepimiz
serverın .mına koyduk
0 favorites - -
moderatorleri kural/format bilmeyeni uyarmadan ucurma yetkisiyle (bkz: narsil) donatip varolan "butun" caylak yazar adaylarinin sozluge bir seferde alinacagi masif aktivite.

ek$i sozluk'u 6. ya$inda ba$ka bir yere donu$turecek katastrofik olay. bu kadar bekleyen caylaklara 6. yil hediyesi.

geri donulemez pek cok $eyin ba$langici.

cok kan dokulecek bir sava$.
9 favorites - -
bill gates: ssg'cim çaylaklardan gelen mail'ler nedeniyle iş yapamaz hale geldin. aç gitsin anasını satayım
ssg: açayım dimi?
bill gates: aç tabi hemde şu sana bahsettiğim bir iki çaylağı da almış olursun
ssg: hassss.. sende mi billlll

(bkz: stay tuned)
3 favorites - -
2 favorites - -
günün başlıklarının yanlarındaki sayıları epey arttıran, ama şöyle bir bakmaya yeltendiğimizde;

entry1: çok kötü bi şey...
entry2: hiç tasvip etmediğim hareket
entry3: bir arkadaşımın yaptığı, ama benim yapmadığım.
entry4: hmmm dedirten olay
entry5: olur mu öyle hasan diye düşündüren kavram
entry6: hakkında "ben de kınıyorum!" diyebileceğim şey.
...

gibi aylardır sözlüğe yazar olamamanın getirdiği dikkatle bir şekilde formata uydurulmuş, lakin içerik olarak hiçbir şey ifade etmeyen bir entry çöplüğüyle karşılaşmamızı sağlamış süper bir karar.
0 favorites - -
o tarihlerde, yirmibin nüfuslu rohan halkı, gondor ve rohan topraklarını birbirinden ayıran sıradağların kuzeyinde yaşamaktaydı. zamanının en iyi tahkim edilmiş kalesi olan miğferdibi’ne sahip olmanın verdiği güvenin de etkisiyle, rohan halkı tarihinin en parlak günlerini yaşıyordu. halk mordor diyarının efendisinden korkmakla beraber gerekli saygıyı da göstermekteydi. herkes onun toprağını ekip biçmekte, onun kurduğu şehirlerde yaşamaktadır. hepsinin gönlünde de bir süre sonra mordor ordularının şerefli bir neferi olmak, bir orkun mertebesine yükselmek yatmaktaydı. hatta belli mi olur belki de uruk-hai bile olabilirlerdi. kaleye arada sırada gelen nazgüller, kaleden beşer onar rohan sakini alıyor, bilinmeyen bir yere götürüp orada bu zavallıların savaş yeteneğini sınıyorlardı. sınavı geçen adaylar ork mertebesine yükseltiliyor, geçemeyenlerin büyük bir kısmı ise hemen oracıkta katlediliyorlardı. sınavı geçemeyen ancak gelecek vaat edenler biraz daha çalışmak üzere miğferdibi’ne geri gönderiliyorlardı. sınavlarda her aday en az on tane kendine özgü döğüş tekniği göstermek zorundaydı. mordor diyarının efendisi kural dışı döğüş tekniklerini yasaklamıştı. sınavlarda nazgüllerin en çok dikkat ettikleri konu buydu. mesela bel altına vurmak kesinlikle yasaktı. sahte ataklara cevap vermek, daha önce kullanılmış teknikleri aynen kullanmak, ayrı tutulması gereken cephaneleri bir arada tutmak gibi hareketler de adayın yeteneksizliğine veriliyor ve hiç hoşgörülmüyordu.
halk aslında durumdan memnundu. evet eninde sonunda sıra kendilerine gelecekti ama sayıları 7 olan nazgüllerin çok adil oldukları biliniyordu. kendilerine güvenleri de tamdı ve hepsi de sınavı geçeceklerine inanıyordu.
ancak mordor diyarının efendisi ve nazgüller farklı düşünmekteydiler. onlar bu silah altına alma faaliyetlerinin çok yavaş buluyorlardı. bir an önce bütün rohan halkı silah altına alınmalıydı ki, sıra diğer halklara da gelsindi.
mordor diyarının efendisi “kırın miğferdibi’nın kapılarını, salın uruk-haileri içeri. onlar işe yaramayanları yakalayıp, sizin önüne atsın” buyurdu. böylece nazgüllerin önüne sadece uruk-hailerin işe yaramaz dediği adaylar gelecek, onlar da bu adayları üstünkörü bir sınava tabi tutup çoğunu katledecekti. bir iki ay geçmesine rağmen uruk-hailerce derdest edilmemişler artık seçilmiş sayılacaktı ve sıra silah altına alınmayı bekleyen diğer halklara gelecekti. karar verilen gün mordor diyarının efendisi miğferdibi’nin kapılarını kırdı. içerideki şaşkın halka yaptığı kısa konuşmada artık rohan halkının orklarla aynı haklara sahip olduğunu bildirdi, onlara ork’ların sahip olduğu silah ve üniformaların aynısını verdi. halk şaşkınlık ve sevinç içinde yeni silah ve kıyafetlerini denerken sayıları 900’ü bulan uruk-hailer şehre daldılar ve önlerine geleni sınavdan geçirmeye başladılar. sınavdan geçemeyenleri derdest edip nazgüllerin önüne atıyorlardı. şaşkınlığı geçen halk paniğe kapıldı. evet uruk-hai’ler de tecrübeli sıkı askerlerdi ama hepsinden de nazgül’ler kadar adil olmaları beklenemezdi. uruk-hailerin ellerinde ispiyon denilen korkunç bir silah vardı ve hepsi de bu silahı kullanmakta çok ustaydılar. eskiden ölümcül olmayan madjust ve messujt silahlarını tercih eden uruk-hailer artık sadece ispiyon kullanıyorlardı. ispiyona hedef olmuş bir canlının hayatta kalma ihtimali çok zayıftı. panik halindeki halk hemen kendine çeki düzen vermeye başladı. sahip oldukları döğüş tekniklerini kurallara uygun hale getirmeye başladılar. ancak bu sırada hiç beklenmedik bir olay oldu. sayıları 4000’i bulan orklar da şehre girerek uruk-hailere yardımcı olmaya başladılar. rohan halkı meydanda toplanmış, sessizlik içinde ve korkudan gözleri yuvalarından fırlamış olarak orkların ve uruk-hailerin kalabalığın arasına dalmalarını ve her seferinde ellerinde bir iki kurbanla çıkıp nazgüllere yönelmelerini seyrediyorlardı. rohan halkı sessizlik içindeydi ama yakalananlar çığlıklar atıyor, orkların nara ve kahkahaları, uruk-hai’lerin emirlerine karışıyordu. uruk-hai’ler birbirlerine ve orklara taarruzun gidişatına göre bağırarak acımasız taktikler öneriyorlardı. en geride dört kara süvari nazgüllerin arkasında atlarının üzerinde durmuş; sessizce, belden aşağı vuran rohanlıları tesbit etmeye çalışıyordu. belden aşağı vuran bir rohanlı gördüklerinde tüyleri diken diken eden korkunç bir fısıltıyla nazgüllere talimat veriyorlardı. bu arada kapılar açılmadan önce rohan diyarından devşirilmiş ve diğer orklarca pek sevilmeyen genç rohanlı orklar da uruk-hailere yardım etmeye başlamışlardı. bunu gören rohanlılardan kendi döğüş yeteneklerine güvenenler de ellerindeki ork tipi düşük model ispiyon silahlarıyla yetersiz gördüklerini avlamaya başladılar. bu son gurubun da dahil olmasıyla, iki ay süreceği düşünülen kampanya iki hafta içinde tamamlandı. her gün üçyüzden fazla rohanlı ya yetersiz döğüş teknikleri nedeniyle veya kurallara uymadıklarından katledildi. sınav sırasında gülünç duruma düşen bazı rohanlılar usta uruk-hailerden birinin işlettiği sirke gönderildi. nazgüllerin savaş tecrübesi sayesinde, iyi savaşçılardan katledilen sayısı fazla olmadı. savaş sırasında bazı orklar arasında çıkan sürtüşmeler nefrete dönüştü. mordor imparatorluğuna katılan altıncı halk olan rohan halkı, bu şanlı savaş anısına miğferdibi halkı adını aldı. birçoğu hem miğferdibi adını hem de kendilerine verilen ork rütbesini ömürlerinin sonuna kadar gururla taşıdılar. içlerinden bazıları sonradan uruk-hai oldu. bugün sayıları 14 olan nazgüllerin 5 adedi miğferdibi orkudur. daha sonra mordor’a katılan halkların hiç biri rohanlılar kadar kalabalık olmadı. bugünün mordor halkının en büyük kısmını da işte bu miğferdibi savaşçıları oluşturur.

not: miğferdibi’nde yetersiz görülmüş ancak katledilmemiş rohanlılardan olan tolkien isimli savaşçı kendisine uzun zaman ork payesi verilmemesine içerleyerek iki kule isimli kitabı yazmıştır. tarihi gerçeklerin tamamen tahrif edildiği kitap, yazarın komplekslerini tatmin için uydurduğu bir sürü saçmalık barındırmaktadır. kitapta orklar aşağılık bir ırk olarak gösterilmiş, o dönemde var olmayan ent ve elf gibi eski zaman ırkları savaşa katılmış gibi anlatılmıştır. bir sonraki kitabının sonunda da mordor diyarının efendisinin yenilmiş olduğunu yazmıştır. bir dönem çok popüler olan kitapları bugün artık sadece leblebicilerce satın alınmaktadır.

saruman miğferoğlu – vakanüvis (batı emnet, 1436)
1 favorites - -
0 favorites - -
Next (2) - Last Page (20)