her gün yapmıyorsa olabilir yani bu kadar da ılık olmayın. götü yiyen kendi işini kursun.
iş kitlemek tabiri kullanıldığına göre görevi dışında bir işten bahsediliyordur. görev tanımı dışındaki işler reddedilmelidir.
bütün gün yardımcıları ile çay kahve eşliğinde, geyik muhabbeti yapıp, tam çıkmaya hazırlanırken, "aaa! bugün bunun son günü,
yapıver, ediver..." diyen kifayetsiz muhteris tiplerdendir.
insanın, "bütün gün aklın neredeydi alüminyum?"
diyesi geliyor.
en aziz duyguların insanı ve muhatabıdır.
bu patronu bataklık olan yerde bi ağaca bağlayacaksın, yaş değnekle girişip, akşama sivrisineklere yem edeceksin. ya da benim dediklerimi yapmayacaksınız.
işverenin tutumunu çalışanlar değiştirir. türk insanının genel rahatsızlığı bu, hiç bir sorumluluk almayayım ama bir şeyler kendiliğinden değişsin diye sihirli değnek bekler.
bugün hiç bir çalışan, 10 dk kala kitlenen işi yapmazsa, işveren de bir süre sonra çalışan bulamayacak ve 10 dk kala iş kitlememeyi öğrenecektir.
kimse mesai dışında -karşılığını alamadığı- bir iş yapmasa, maile, mesaja cevap vermese, işverenler de mesai saati dışında rahatsız etmemeyi öğrenecektir.
ama her zaman 'yaranmak' için mallık yapan çalışanlar olacaktır ve aslında onlar olduğu için; bunu diğer çalışanlardan da bekleyen geri kafalı yöneticiler olacaktır. yani düzen değişmeyecek.
kendi değiştirebileceğiniz düzen için oturmuş bekliyorsunuz, işverenler şöyle yapsa keşke, yöneticiler böyle yapsa keşke bla bla. devlet bi kural getirsin bekle dur. aksiyon? yok.
avrupa'da yaşıyorum burada kimseyi 1 dk bile fazla tutamazsınız. devletin kurduğu bir otorite değil bu, tamamen çalışanlar haklarını biliyor ve kendini sömürtmüyor.
ben de beyaz yaka çalışıyordum türkiye'de. çok iş yoğunluğu vardı, yine de mesai dışında bakmıyordum hiç bir şeye. bir gün gmy'nin de olduğu bir toplantıda, yönetici tüm ekibe diyor ki "bu ara çok yoğunuz, mesai dışında da çalışmamız gerekiyor" falan filan. ve ekipte bir kaç kişi "tabi pıtırcık bey, olabildiğince bakmaya çalışırız" falan neredeyse bir de domalalım da sikin diyecekler. söze girdim "pardon ama, mesai saati içinde zaten çok yoğun çalışıyoruz, şirketin bu operasyon için bu departmana gerekli personel bütçesini ayırmamasının sorumlusu ben değilim ve bunun için kendi özel hayatımdan ödün veremem, çalışmak isteyen çalışabilir, beni ararsanız dönüş yapmayacağımı bilin" dedim. toplantıda soğuk rüzgarlar.
sonra ne oldu? hiç bir sikim olmadı. ekibe de 1 kişi ve ıvır zıvır işleri yapsın diye 1 de stajyer aldılar. sonrasında ben istifa ettim ve istifa ederken gmy yanına çağırıp "sen sözünü sakınmayan bir adamsın, şirkette geleceğin parlak bence gitme" demişti. ben de "haklı olduğumu düşündüğüm ve bildiğim bir konuda kimse bana geri adım attıramaz. teşekkür ederim ama gelecek planlarımda burası yok. ancak sizinle her zaman iletişim halinde kalmak isterim" dedim, sonra avrupa'ya geldim. hala ara sıra konuşuruz.
yani işveren sizi sizin izin verdiğiniz ölçüde kullanır ancak.