mecbur adam
Next (2) - Last Page (2)

Şükela: Nice | Last 24h | Today | All

neden, nicin sorularina hic bulasmadan bir sekilde "baska yolu yoktu ki" diyerek yasayan adamdir mecbur adam. bugun milliyet gazetesinin kitap ekinde yaşar kemal bir kez daha bahsedince sözlükte "düz adam" varsa "mecbur adam" in da bulunmasi gerektigini düsündüm..

düz adamdan cok da farkli degildir mecbur adam. bir sekilde canina tak etmistir hadise yapmaktan baska caresi yoktur. bir tas gibidir aslinda ama havaya atilmistir o vakitten sonra düsmek tek mecburiyetidir..

mecbur adam işine her gün gider. cocuklari vardir cünkü. mecbur adam arabasina lpg taktirir. cok da parası olmadıgı icin. evdeki tamir işlerini kendi yapar. ülkedeki tamir işlerini kendi yapar. mecbur insanin sanslisi kahraman olur..
0 favorites - -
istanbul büyükşehir belediyesi şehir tiyatroları tarafından bu yıl sahnelenecek oyun. oyun aşağıdaki şekilde tanıtılmış:

mecbur adam adlı oyunda dede korkut'un zengin mirası arasında yer alan deli dumrul hikayesi ragıp yavuz tarafından farklı bir bakışla işleniyor.

deli dumrul kuru bir çayır üzerinde köprü yaptırmıştır. geçenden 30, geçmeyenden döve döve 40 akçe alır. derken konaklayan bir yiğit ölür. buna içerleyen deli dumrul azrail'e meydan okur: ölümü önemsiz kılacak bir güç var mıdır? belki de aşk.

finalde seyirciyi özgün hikayeden farklı bir sürpriz bekliyor.
0 favorites - -
erol keskin tarafından yönetiliyor.
0 favorites - -
halihazırda haldun taner'de sahnelenen oyundur. mistik felsefe türüne sokulabilir. ölümün gerçekliği, yaşamın bu gerçeklik karşısındaki anlamı sorgulanmaktadır. mecbur adam deli dumrul'dur. deli dumrul terkedilmiş ıssız bir bölgede, kurumuş bir dere yatağı üzerine kurulu köprüde nöbet tutmaktadır. gelip geçen kervanların derenin tabanına basarak değil, derenin üstüne kurulu taş köprüden geçmesini sağlamaktadır. kuruyan derenin ''kadın memelerine'' ayak bastırmamaya yemin etmiştir. çünkü dere kutsaldır, su yatağı kadın göğsü gibidir ona göre. bir gün yine bir kervan geçerken, kervandaki bir kadınla münakaşaya girer. kadın ona deli der, yalnız der, ıssız der, yaban der. deli dumrul aldırmaz. kadın ''ben yalnız adama adam demem'', ''yalnızlık yiğit olana hak mıdır'' der. deli dumrul mecburluğunu açıklar:ben bu gördüğün derenin kadın memelerini çiğnetmemek için burdayım. kadın deli dumrul'un bu yiğitliğine hayran olur. deli dumrul da tam gidecekken ona adını sorar. kadının adı ''su'' dur. deli dumrul da kadına hayran olur. aşk başlar... düzen kurulur... döl döşek kurulur... yalnızlık bitmiştir ıssızda. ama ölüm...ölüm er ya da geç gelecektir...
0 favorites - -
şehir tiyatrolarında 2009 / 2010 sezonunda oynanan vasatın altında bir oyun.

metin olarak ragıp yavuz'dan başlayan sonra da erol keskin'in izleyiciye verilişiyle devam eden bir parça parçalık mevcut.

öncelikle bir dede korkut hikayesinin yansıtması gereken felsefeyi ve buna bağlı olarak içerdiği önerme ne derece seyirciye aksettirilebiliyor bu büyük bir soru işareti. text'in bu aşamadaki stabilize yapısını düzeltmek adına yönetmeni erol keskin hocanın da bir etkisi olamamış gibi.

hikayenin tüm bu "doğumla ölüm arasındaki yaşamdır güzel olan, biz de onu dolduruyoruz" anabaşlıklı tavrı hangi düzlemde sürdüreceği de karar verilmiş değil. oyun kanımca pek de derin yansıtılamayan felsefesinin kucağında gezecekken finaldeki son 10 dakikada daha önce asla gözükmeyen tuhaf bir mizah hakim oluyor. böyle derin felsefeyle yola çıkmış bir oyuna göre seyirciyi aç bırakan bir yapıya sahip, doyurmuyor, tatmin etmiyor. "üstünkörü" havası veriyor.

ayrıca üzülerek belirtmek gerek ki en azından benim izlediğim performansta usta sanatçı erhan abir neredeyse yokları oynuyordu. yani kendisi oradaydı da aklı sanırım çok uzaklardaydı. kendisine yakışmayan bir performanstı. hoş, olur böyle şeyler.

gidecekseniz çok fazla şey beklemeyin.

son olarak kostümler ve özellikle müzisyen uskan çelebi'nin performansı çok iyi.
0 favorites - -
2009-2010 şehir tiyatroları sezonunda izlediğim ilk oyundur.konu itibariyle 2010 "kültür başkentindeyiz " ya işte o temadan kuvvet alarak bizim değerlerimizi yansıtan dede korkut masallarından esinlenerek bir deli dumrul hikayesi anlatılmaktadır.bence oyun agır olmasına ragmen tek perde ve kısa oluşu dialogların şiirsel oluşu ,hayat-doğum-ölüm arasındaki ince çizgi ve aşk temasında söylenen sözler o kadar net ve açıktıki izlerken kendi kendinıze "işte bu " diyebiliyorsunuz. oyun aslında farezi bir zamanda geçmesine rağmen konunu günümüzde de güncelliğini koruması insan izlerken zaman değişse de olguların ve kavramların hiç değişmeyeceği mesajını çok ıyı algılıyor.bence gitmeye değer bir oyundur.
0 favorites - -
dekorun çok yetersiz kaldığı, yavaş ve tutuk ilerleyen bir oyun olmuş 2009-2010 sezonunda. azrail dışındaki performanslar da oldukça vasat. alternatif oyunlara gidilmeli.
0 favorites - -
dekorundaki derenin kadın formunda olduğu kitapçığındaki resimden daha kolayca seçilen oyun..
0 favorites - -
oyunla ilgili şöyle bir yorum duydum arkadaşımdan:

"bu oyunun en güzel yanı kısa oluşuydu."
0 favorites - -
oyun bence, gereksiz zorlamaların olduğu dialogların eğreti durduğu bir oyun. arkada duran uskan çelebi'nin müziği, sahne güzel ama genelde iyi bir tat bırakmadı dimagda.
0 favorites - -
Next (2) - Last Page (2)