tamamen siyasi politik bir kararla nobel barış ödülü verilen venezuela taraflarindan bir muhalefet lideri amac maduro yonetimi hem yerel hem global anlamda destabilize edip insanlarin gözünde mesruiyetini dusurmek.
yahudi aşığı insanlik dusmani bu kadin barış ödülü aliyor halkta ilgi ruzgar yaratmak isyan iç karışıklık cikarmak için kadin tam bir israil aşığı.
mesruiyet tanidik gelmistir sanırım.
görsel
cia ajanı olduğu 10156 kilometre öteden belli olan şahıs.
‘ıf we win, we will move the venezuelan embassy to jerusalem to support ısrael.’
https://x.com/…nrattansi/status/1976578028982423993bir tarafta filistin taraftarı maduro. diğer tarafta israil, siyonizmin köpeği machado
tweet'e gel:
https://x.com/…acorinaya/status/1392217318600724480filistin ve gazze hakkında tek tweet atmamış.
fanatik düşünmenin gerzekliğini gözler önüne serme potansiyeline sahip bir çar.
kendisi venezuela'da muhalefet adayı, ancak maduro seçime girmesine izin vermiyor, aynı imamoğlu'na yapıldığı gibi eften püften bir yolsuzluk bahanesiyle seçime girmesi engelleniyor.
maduro venezuela'nın tayyip'i. sözde seçim kazandığı iddia ediliyor ama oy sayıları açıklanmıyor, rakiplerini bastırıyor, seçim görevlilerini kendi atıyor, ülkenin imkanlarıyla deli gibi zenginleşmiş, hukuku parmağında oyuncak etmiş, hile hurdayla başta kalmaya devam ediyor. zaten tayyip'le de arası gayet iyi, abd maduro'nun başına ödül koymuşken maduro türkiye'yi ziyaret edip tayyip'le el ele kol kola fotoğraflar veriyor.
fakat gelgelelim biz trump'ın da bu tayfadan olduğunu, seçim kaybedince takipçilerine meclis binasını bastıran bir deli olduğunu, yüzlerce yıldır 2 dönemden fazla başkanlık yapılamayan abd'de 3 dönem başkanlık yapmak istediğini, yeni nesil demokratik diktatörler arasından başı çeken kişi olduğunu biliyoruz ama trump ve maduro prensipte neredeyse aynı kişiler olmalarına rağmen birbirlerine düşmanlar. bunun başlıca sebebi, abd'nin güney amerika'nın narkoterörist örgütlerini tehlike olarak görmesi, maduro'nun da bunlarla yakın ilişki içinde olması.
hal böyle olunca norveçliler nobeli elbette trump'a vermiyor, çünkü trump'ın barışı sadece kendine kar bırakacaksa isteyen, güvenli bir şekilde daha fazla servet biriktirebileceğine inansa savaş çıkarmaktan da geri durmayacak, tutarlı bir şekilde barış için çabaladığına dair hiçbir gösterge olmayan bir dengesiz olduğunu biliyor.
gelgelelim nobeli alan maria da abd'nin venezuela'nın mevcut durumuna hiç sıcak bakmadığını, trump'ın barış nobelini kendisine istediğini, alamadığı için norveçlilere bok attığını, egoist olması hasebiyle ülkeyi bazen kafasına estiği şekilde bir eseriklilikle yönettiğini biliyor, dolayısıyla her an maduro rejimi tarafından yakalanıp işkenceyle öldürülme olasılığının devam ettiği koşullar altında trump'ın suyuna giderek ülkesindeki diktatöryel gidişatı durdurmak için bir hamle yapmaya çalışıyor. bizim gibi yurt dışından, özellikle de abd gibi hristiyan ve dünyanın zabıtalığına soyunmuş bir zorba olarak görülen, türlü komplo teorisinin altlığı olarak kullanılan bir ülkeden yardım istemenin abes olacağı, milliyetçi geleneğin hakim olduğu bir ülkede bu çok yanlış hatta mide bulandırıcı bir hamle gibi görülse de muhtemelen venezuela'da olaya bu şekilde bakılmıyor. dolayısıyla maria da bunu geçerli bir yöntem olarak görüp şansını deniyor.
yani bazı delilerin dediği gibi ödülü abd kim alsın isterse o alacak olsa ödülü abd'ye, daha da spesifik olarak trump'a vermeleri gerekir zira trump bu ödülü aç gibi istedi, abd'nin başında da o var. zaten alamayınca da norveçlilere saldırdı barış ödülünü siyasi saiklerle veriyorlar yoksa bana vermeleri gerekirdi falan diye. ha yok dünyayı yöneten üç, beş, on aile, trump aslında kukla arkada başka eller falan diyorsanız o da sizin komplo teoriniz, nitekim delilik veya hobi amaçlı komplo teorisyenliği de parayla değil.
şunun da altını tekrar çizelim, ülkelerin liderleri ve muhalif figürleri arasında benzerlikler ve farklar olur. örneğin abd ve rusya dünyanın iki zıt kutbunu teşkil etmişlerdir ve yıllarca ama soğuk ama sıcak savaşmışlardır, gelgelelim geldiğimiz noktada trump ve putin birbirlerine pek çok yönden benzemektedir. ikisi de antidemokratik uygulamalardan medet uman, sağ milliyetçi görüşten otoriter ve şahsi imajını devlet geleneğinin önüne koymak isteyen figürlerdir. bunlara tayyip'i, maduro'yu, orban'ı falan filan da ekleyebilirsiniz. neticede hepsi (aşırı) sağcılık ortak paydasında buluşurlar ama hepsi her konuda aynı görüşte olacak diye bir kaide yoktur. türkiye'nin siyasi yasaklısı (henüz geldi mi bilmiyorum ama gelmediyse de seçime kadar geleceğini varsayıyorum) imamoğlu, venezuela'nın siyasi yasaklısı gibi abd'den medet ummaya kalkarsa arkasındaki destek bitmeye yüz tutar örneğin. ama bu maria'nın abd'den destek istemesinin onu kukla veya uşak yaptığı anlamına gelmez. neticede oranın farklı bir konjonktürü vardır ve oranın halkı muhalefet lideri olarak seçtikleri o figürü desteklemeye devam ediyorsa o halkın iradesi de o yönde tecelli etmiş demektir, ve demokratik koşullar altında halkın iradesi sizin sikik siyasi görüşünüzün üzerindedir. haliyle orada olan biteni kendi pencerenize sıkıştırmaya çalışmanız veya kendi zihninizdeki abd'den yardım istedi = abd uşağı = kötü gibi sığlıkta çığır açan bir tespitle kategorize etmeniz sizin denyo olduğunuzu gösterir, konuya dair pek bir şey ise anlatmaz.
machado, maduro yönetimi tarafından siyaseten yasaklanmış bir isim. ülkenin soylu ve zengin denebilecek ailelerinin birinden geliyor. 2014'ten bu yana maduro'ya karşı mücadele veriyor. 2023'te muhalefetin ortak cumhurbaşkanı adayı olmasının ardından siyasi yasakla karşı karşıya kaldı. bir dönem yale üniversitesi'nde de eğitim aldı. bu yönüyle abd destekli olduğu yönünde maduro taraftarlarınca da eleştiriliyor.
machado'ya ödülün verilmesiyle birlikte trump bir kez daha çok istediği bu ödülü alamamış oldu. fakat, abd'nin venezuela'daki maduro yönetimiyle mücadelesi göz önünde bulundurulursa, bu ödülün amerikan yönetimini memnun etmesi gerektiği de söylenebilir,
suç bu kadında mı, yoksa bu kadını yabancı ülkeleri kendi ülkesini işgale davet ettirecek kadar tiksindiren maduro rejiminde mi?
nobel barışı ödülü aldıktan sonra netanyahu’yu arayıp gazze için verdiği kararları tebrik eden karı.
esir filistinlilerin cenazeleri teslim ediliyor. organlar eksik. eller ayaklar kelepçeli. ve bu insan kılıklı karı bu vahşeti yapanı tebrik ederek barış ödülü alıyor.
allah ıslah etsin. ne diyelim. kalbi yoksa da bok içinde yaşasın inşallah.
her yerde yine siyaset.
ne yaptığın önemli değil kime hizmet ettiğin önemli