günümüzün ortalama adamından daha mutlu olan atamız. ve eğer mutlu olmayı bilseydi şu anki halimiz de çok farklı olurdu.
uygarlığı geliştirmeye kalkıştığı zaman hayatının hatasını yapmıştır. geri dönüşü olmayan bir ilerleme süreci başlatıp güzelim hayatını mahvetmiştir. hayatı mahvoldukça daha yeni icatlara ihtiyaç duymuş, onları geliştirmiş, böylece işler daha pis boka sarmıştır. yarattığı kısır döngü içinde harcanmıştır, şu an mumla aranan "basit bir hayatı" mahvetmiştir, kaş yapayım derken göz çıkarmıştır.
ilerleme sürecinde gelişme yıkımı, mülkiyet adaletsizliği, daha fazlasına sahip olma isteği de genel için
sefaleti getirmiştir. toplumu ve düzeni mahvettiği yetmiyormuş gibi, bütün bunlara ek olarak bahsettiğim sürecin doğal sonucu olarak; günümüzde çalışmak hepimize doğuştan yüklenen bir yük halini almıştır. mağara adamının en sevdiğim özelliği, bir insanın da en makul isteklerinden biri sayılabilecek olan az çalışmayı talep edebilmek ve göze almak bugün büyük cesaret gerektirmektedir.
şimdi tabii ki düz bir şekilde bu teknolojik ilerlemenin nimetlerini görmezden geliyor değilim. insanlığın gelişmesinde insana haz olarak dönen iki temel unsur var kanımca;
sanat ve lüks. bir film izlerken ağlamayı, güzel bir yemekten aldığınız hazzı, etkileyici bir müzikte tüylerinizin diken diken olmasını veya içinde yaşadığınız konforu bu gelişime borçluyuz. ama bir de şunlar var; ortalamaya vurduğunuzda ancak ayrıcalıklı ufak bir yüzde bunların keyfini sürebiliyor. üstelik bunların yokluğunu doldurmayı da biliyordu mağara adamı; yani "ay tv yokken kim bilir ne kadar sıkılmışlardır.." durumu yok. en önemli "ama" ise, bunları elde etmek için feragat ettiği unsurlar. keşke bir kazanç / fedakarlık hesabı yapıldığında, artılar eksiler yazıldığında buna değmeyeceğini bilebilseydi.
işte bu doğal halinde oturup keyfine bakmak ve özgür yaşamak [gerçekten özgür olabilmiş tek insandır mağara adamı, ne topluma ne de bir kurala bağlıdır, daha doğrusu toplumdan vazgeçebilme özgürlüğüne de sahiptir] varken uygarlığı geliştirmeye kalkması geri dönüşü olmayan bir tepkime başlatmıştır. rahat mı batmıştır bilemiyorum; belki de
ran'daki soytarının dediği gibi "dünyanın yaradılışı böyledir, insan kederi neşeye, acıyı huzura tercih ediyordur". bugün iş yapmak olsun, çalışmak olsun, politika olsun, yeryüzünden asla eksik olmamış
savaş olsun, can sıkıntısı olsun, ne bileyim geçim derdi olsun şikayet edilen, keyif kaçıran bir çok şey aslında dünyanın geldiği bu halin ve ona eşlik eden karmaşıklığın sonucudur.
ya işte böyle mağara adamı, on bin yıl ileriden torunun sesleniyor sana; iyi bok yedin.