belki şöyle birşey olabilir:
gün içinde yaşanan olayların sözlükteki yansımalarına bakmak şeklindeki garip alışkanlık sonucunda
25 subat 2009 thy ucak kazasi hakkında neler yazılmış acaba diyerek ilgili başlığın altına yazılanlara bakmaya başladım. kazalara karşı duyulan empatinin (o uçağın içinde ben de olabilirdim, bu haberi gören yakınlar o zaman nasıl paniklerdi gibi soruların) getirdiği üzüntü, sıkıntı ve yüzlerce insanın ölmesiyle sonuçlanan tipik bir kaza olmamasının getirdiği garip avunma hissi içinde ilgili başlık altında, reklamlardan esinlenerek
fell like a star yazabilecek dünya görüşüne sahip (en azından bir iki tane) nadide öküzü belki yaşları çok küçüktür diyerek görmezden gelmeye çalıştım. eh, savaşları ekranda "canlı canlı" seyrederek, gün boyunca medyadan öğrendiği "şok şok şok" haberlerle sarsılarak, silah denen şeyin "ölüm makinası" olduğunu sanarak büyüyen, gmail'in bir günlük kesintisine facia
* diyen bir nesilden başka ne beklenebilir diye düşündüm. toplumsal duyarlılığını koruyan insanlar da yeterince tepki vermiş bu sözlere, ancak benim buradaki derdim başka: acaba toplumsal duyarsızlık ya da ahmaklık olarak gördüğüm bu şeyler aynı zamanda yaşlanıyor olduğumu da gösteriyor olabilir mi? acaba kuşak çatışması böyle birşey mi?
benden bir önceki neslin babanın karşısında bacak bacak üstüne atılmaz görüşü benim neslimde acaba yapılabilir mi, yapılabilir belki de biçimine dönüştüğüne göre belki kendimden sonraki nesille şu diyaloğu yaşayacağım:
- hey baba, playstation'ım bozulmuş, yeni bir tane alsana meeeen, iyi olur yaanee.
- harçlıklarını biriktir kendin al.
- youaa mada fakaaaa.
bu son cümlenin sarfedilmesi üzerine sahibinin suratında patlayacak olan okkalı tokadı hayal ederken torunlar aklıma geldi:
- dede dede, zırıbiçrekimizin zerçikötrek'i çalışmıyor, yenisini alsana bize.
- alayım çocuklarım.
- heyooo bu sayede firtöçkelemlerin zertışponuçlarıne yepsıçpötük yapabileceğiz.
kötü birşey mi söyledi bunlar, yoksa çocuğuma attığım o okkalı tokat hala iletişim kurabiliyor, söylenenleri anlıyor olmamın sonucu muydu?
belki bu artık kuşak çatışmasından çıkıldığını ve tahtalıköye giden yola emin adımlarla yaklaşıldığını ifade ediyor olabilir.
kuşak çatışması, özellikle toplumsal duyarlılığa bağlı konularda nesillerin kendinden sonrakilere yaşadıklarından öğrendiklerini anlatma çabası ile yaşça küçük insanların yaşanmamışlıklar dolayısıyla kolay anlamamaları sonucunda oluşan bir sürtüşme, ama büyük nesil için hala iletişim kurabilirliğin göstergesi de.. bu çatışmadan çıkılan dönem de masallar anlatan tonton dede dönemi olsa gerek.
alacakaranlık kuşağı gibi, evet.