bu kahramanların en önemlisi
tipor'dur.
tipor henüz el kadar bir bebe iken yarattığım bir çizgi roman karakteridir. sekiz on tane saman kağıdı ortadan ikiye kıvırarak elde ettiğim deftere tarafımdan çizilmiş olan bu cılız ve çarpık süperkahraman, artık anti-kahramanlık noktasını geçmiş, düpedüz egoist, hain ve riyakar adamın biri haline gelmişti. bir macerasından alıntı yapıyorum (zaten toplamda iki tane var):
tipor, kızılderililerce esir alınıp bir toteme bağlanmış kurbana yaklaşıp (arkadan filan değil, ağzında bir sigarayla alenen, cepheden...), kurban kendisine "bana yardım et yabancı" deyince
"bana et, atıma da ot ver" yanıtını verebilen bir protagonisttir.
adamcağız "acele et yalvarırım geliyorlar" diye telaşlansa da tipor ağırdan almakta, "anlaştık mı?" diye teyit istemektedir.
muhtemelen kafası trampadan başka bir ekonomik eyleme basmayan bu ölümsüz süperkahramanın neticede başarılı olduğunu, bir balya ot ve birkaç kilo eti bir at arabasına yükleyip macerayı neticelendirdiğini söyleyebilirim. aynı fasikülün sonunda "gelecek macerada tipor'un başına neler gelecek?" yazmış olduğumu da bir köşeye sıkıştırayım.
ne gelecek lan tipor'un başına? diğer macerada da şelaleden aşağı uçmak üzere olan bir grup insana bakıp "çok yüksek" dedikten sonra yön değiştiriyor tipor.
(sssiktir lan! diyecek okuru şerefimle temin ederken, periferi sınırları dahilindekilere bizzat gösterebilirim de tipor'u.)