konutkent'teki işçi partisi paneli bildirisi

Şükela: Nice | Last 24h | Today | All

süpermiş ya. canım perinçeğim ve hizbinin işçi sınıfı anlayışı her zaman beni duygulandırmıştır zaten. panele değil de ordu mensuplarının evine temizliğe ya da inşaata çağırıyo olmasınlar sakın bu kardeşlerimizi? ölümü öp bak, yalan konuşma şimdi.

hem niye kızıyosunuz anlamadım arkadaş. perinçek de bi nevi iyilik yapıyo işte, hem finosu olduklarına yaranıyo hem işçi kardeşlerimize istihdam sağlıyo daha n'olsun. adam sistemi çözmüş olm biz haalaa sınıftı haktı devrimdi bikibkibik. bundan iyisi maslak'ta plaza yani.

anlıyorsun değil miiii?
0 favorites - -
izmir iktisat kongresininin atatürkçü ve işçi sınıfı dostu boyutlarını ele alacağını düşünüyorum. atatürk-işçi sınıfı bağlantısı, işçi partsi zihniyetinde başka türlü nasıl işler ben bilemiyorum.
0 favorites - -
anlı şanlı solcularımızı kızdırmış bildiridir.

perinçek grubundakiler 2 nedenle kendilerini kemalist sayıyorlar. birincisi kemalizm'in sömürgecilik karşıtlığı ikincisi ise kemalizm'in -belli bir süre boyunca- devlet ağrılıklı karma ekonomi uygulamasıyla yarattığı/yaratacağı işçi sınıfını sosyalizme geçişte basamak olarak kullanmak. (doğrudur yanlıştır o ayrı). o nedenle kendi ideolojileri açısından işçi sınıfı-atatürk ilişkisini kurmaları tutarlıdır.

türkiye'de sol hareketin 60 sonrasında ordunun -sol- kemalist kısmının getirdiği anayasa üzerinde genellikle işçi olmayan kişilerin destekleriyle yükselmiştir.(lenin'in küçük burjuva hasalığı kavramı ile paralel bir kavram galiba). işçi partisi'nin bu bağlamda yönetici kesimleri etkilemeyi düşünmesi kadar doğal bir şey olamaz.bu neden sadece onların yaşadığı yerde dağıtılmış kabülünü yapsak bile tutarlıdır.adamlar kendi çaplarında hem üstyapıyı hem altyapıyı değiştirmek istiyorlar.

haa artık silahla değil "endoktrine edilmiş" aydın ve yöneticilerle ülkelerin teslim alındığı günümüzde 1960'lardan kalma düşünüş biçimleri ne denli geçirlidir, o sorgulanmalıdır.

ama sanki ankara'nın bir tek yerinde afiş asılmış/dağıtılmış gibi olayı yorumlamaya çalışmak oldukça komiktir. sonuçta bir siyasi parti bildirisini kendisine en uzak toplum kesimlerin yaşadığı yerlerde bile dağıtması gerekir.

2-3 sene evvel nişantaşı'nda saadet partisi'nin broşür dağıttığını görmüştüm, sadece nişantaşı'nda dağıtıyorlarmış gibi algılayıp "ulan dindar kesim diye algıladığınız nişantaşı zenginleri mi?" diye sormadım.

son olarak silahsız sömürgeciliği "özgürlüüüüüük liberaliziiiiim, küreselleşmeeeğğğ" diye mastürbasyon yaparak kutsayanlar, bir nebze olsun planlı/kalkınmacı ekonomiyi destekleselerdi de ülke sosyal demokrasiye yakınlaşmış olsaydı, kütüphaneye gittim haberler kötü demek yerine ellerinin altında kapı gibi bir işçi sınıfı olurdu. bugünkü gibi yedek işçi ordusunun yanında elit mühendis/avukat/siyaset bilimci kalmazlardı.

ek: dişçi partiliyim. blair'e gönülden bağlıyım. kuzu seven pandayım.
0 favorites - -
öf. devlet merkezli karma ekonominin yarttığı işçi sınıfını merdiven yapıp sosyalizme ulaşma mantığı içimi burktu resmen. ilk önce ezelim,- biraz da biz sömürelim- sonra nasıl olsa severiz mantığı bıngıldaklarda serin esintiler yaratma isteği yarattı bende. sonuçta işçileri merdiven yapıp merdiveni nereye dayadığımıza dikkat etmemiz lazım di mi? sakın altında ezilen yine bizim merdiven işçiler olmasın? bence gerçekten çok süper bi benzetme olmuş. oha ya. tebrik ediyorum. [ doğru yanlış bilemem dendiği için bazı yazarları tenzih etmek zorunda kalıyorum galiba, ama zaten bu mantığı başka dertlere deva olsun diye çıkış noktası olarak ele alacağım için çok da fifi diyorum.]

hmzhmz.

ilk önce şunu bilelim. günümüzde üçüncü dünya diye anılan geri kapitalist ülkelerdeki perinçek gibi çakma liderlerin arayışlarında belirginleşen ulusalcı sosyalizm anlayışı, işçi sınıfının kendini merdiven yapabileceği sosyalizme giden bir yol değil, olsa olsa işçi sınıfının enternasyonalist bilinçle bir devrim yapmasının önündeki en büyük engel olabilir. sınıfsız toplumun mücadelesini yapan bi parti anti-kapitalizmle emperyalizmi farklı kulvarlarda koşturamaz, hele hele anti-komunizmi kendine siyar edinmiş bi ideolojiyi eline kullanım kılavuzu diye alıp ezilen halkları hiçe saymak pahasına postal yalayıcılığı hiç yapamaz.

emperyalizmle kapitalizmin çelişkilerinin sınıflararası bi çelişki olmaktan çıkarılıp uluslararası bi çelişki haline getirildiği anda, ya da bugün 3. dünya ülkelerindeki burjuva sınıflar, emperyalizmle ulusal mücadele içine giren ilerici güçler olarak tanımlandığında tabiki de işçiler amaç değil araç olacaktır. biz de onu diyoruz ya!

bu nedenle şunu anlamak lazım. buradaki asıl sebükmağzz nokta bildirilerin asıldığı duvarın koordinatlarının ne kadar farklı filan olduğu değildir, ha ama öyle düşünüldüğünü ima etmek de ayrıca şark kurnazlığıdır söyliiim. işçi sınıfı alien değil toplumun "ezilen" parçasıdır. kendi yaşam alanından otobüse binip örgütlenmeye evinden 45 dakika mesafe uzakta ordu yalakalarının mahalesine gitmek evde yemeği ateşe koyup çatal almaya mutfak yerine markete giderken yemeğin altını yakmaktan daha farklı değil. bu bizim sınıfsız toplum dediğimiz öyle evrimsel bi süreç ki seni beni çarpar kendimize tutunacak bi perinçek bulamayız, sen nasıl bağladığın bu mantığı ordan oraya hakkaten anlamadım? daha sınıf bilinci oluşmadan sınıfsız toplum mu olur? ben diyorum kolektif mülkiyete dayalı emeğin örgütlenmesi filan , sen diyosun erzincan. ehueh. n'alaka? neyse işte ya. bu kadar kara mizah benim çayıma şeker değil. bütün bunları anlamak için konuya hafif bi mantık uzatmak gerek sanırım. bunu yapabilecek algı ve yeteteneğe sahip olduğunuzu düşünüyorum, ya da inanmak istiyorum ne diim daha. vaktim olsa daha da anlatacak şeylerim vardı örgütlenme etiği varoşlar mekan sınırları fabrikalar neyin.. yazarım gerçi sonra.ama hayat devam ediyor dostum.. i have to go.

adin öptüm şimdi. teyk ker.
0 favorites - -
bu kez gazozu içmek için almadım ve dostlar içmek için alınmamış bir gazoz üzerine işçi partisi pragmatizmi çok iyi gidiyor. söyleyecek pek fazla şey var velakin takım tutar gibi ideoloji tutmak böyle kalıplar örüyor insanın beynine. bunu her örgütte görmek mümkün, haliyle türkiye gençlik birliği adıyla örgütlenmiş işçi partisi gençliğinde de. mevzuyu yine de bir kere anlatmak gerek.

mustafa kemal atatürk, imtiyazsız kaynaşmış bir kitle'den bahsettiği için işin sadece bu kısmıyla ilgilenenler için sıkıntı yok. çünkü sadece bunu bilip, ötelerinde yörelerinde filan bunu şakırlar resmi ideolojiye karşı duranların gerdanına ama onların unuttukları bir kongre var ki mevzunun koptuğu yer orası: izmir iktisat kongresi.

işçi partili yurdum gençliği, biliyor musunuz gazozu dediğiniz gibi de kullandıktan sonra bir aydınlanma gerçekleşti bünyemde ve birden bire izmir iktisat kongresi'ni hatırladım. sonra iş bankası'nın kurulması mevzusunu. sonra ulus-devlet fikrini, ulusal burjuvaziyi filan. bilmezsiniz ama izmir iktisat kongresi'nin en önemli sonucu ulusal burjuvaziyi yaratmak sonucudur. bunu yaparken de o dönem piyasada sözü geçen gayrimüslimlerin kontrol ettiği parayı türkleştirmek mühimdi. bu paralar sayesinde iş bankası kuruldu ve bu bankadan ödenen krediler sayesinde bir türk zenginler grubu yaratıldı. bu türk zenginler yani ulusal burjuvazimiz, ulus-devlet'i inşa etmede temel ekonomik hamlelerden birini oluşturdu.asıl soru ve çelişki burada yatıyor. imtiyazsız kaynaşmış bir kitle hedefiyle yola çıkan mustafa kemal ve arkadaşları neden milyonerler yaratmak gayretine düştüler? "kaç milyonerimiz var? hiç. binaenaleyh, biraz şansı olanlara da düşman olacak değiliz. bilakis memleketimizde birçok milyonerlerin, hatta milyarderlerin yetişmesine çalışacağız." ifadesi kime ait? asıl önemlisi, bir kesim palazlandıkça diğer kesimlere yani yoksula ne imtiyaz tanındı? peki imtiyazsız toplum ideası ne oldu?

işin bir de bugünü var. adı işçi partisi olan bir parti, işçilerin ne kadar yanında sahi? peki kürt işçilerle ilgili neler yapmışlar mesela? hadi kürtleri geçtim de türk işçileri için ne yapmışlar? türban/başörtüsü karşıtlığı mı? eğer bunu yaptılarsa durum vahim, çünkü o gündemi işçi partililer tartışırken tuzla'da işçilerin ölüm haberleri geliyordu ve ne yazık ki sadece 1 kere ve 2 kişi olarak oraya gelmişti işçi partisi. tam 1 ay boyunca orada olanlardan biliyorum bunu, olanlardan birisi bendim zira. peki işçi partisi işçiler lehine ne yapmış başka sahi? ha, evet, olan her olayın altında mutlaka onların deyimiyle siya yani cia var. belki haklılardır da yalçın küçük'ü savununca ne yazık ki kot taşlama işçilerini savunmuş olmuyorsunuz. ya da taksim'de sadece dergi satarken az ilerde gerçekleşen davutpaşalı işçiler için anmaya katılmış olmuyorsunuz. konutkent'te panel düzenleyerek 1 mayıs hakkında ettiğiniz lafları yutmuş olmuyorsunuz. daha sayacak gırla mevzu var ama hepsinde sizin ortak rolünüz mağdurun yanında durmamak üzerine şekilli.

bana bir gazoz lazım ama içmek için değil!
0 favorites - -
0 favorites - -