çalıştıkları kültür merkezinde düzenlenen her sergi kokteylinin değişmez simalarıdır. öbek halinde bir köşede birikirler, sergilenen yapıtlardan çok ikram edilen içki ve peynirlerle ilgilenirler. bu sayede genel müdürlerinin "sevecen" bakışları ve sözlerine maruz kalırlar.
"feministin getirdiği kahve soğuk olur", "köy yeri serin olur", "arı kimi, nereden sokacağını bilir", "yeşil bibere güven olmaz", "aktannn oturmasını kalkmasını bilir", "çavlanda bir süre kalınca kaslarıyla sinirleri epriyen kişi çavlana kaçırabilir", "soğuk çavlana giren bir batında boğulabilir", "cepte on bir milyonla çavlana girilmez", "alayınızı yerim", "şaraplar hep arka solda durur" gibi icazlı sözleri üretmek üzere kenarlarda toplaşan bu kalabalık, gerektiğinde çil yavrusu gibi dağılabilir.
5. kattan serginin bulunduğu kata inen bu öbek, peynir ve şarabın yanısıra tuhaf insanlarla karşılaşma olasılığını da her zaman göze alır. örneğin bir keresinde erol büyükburç'la karşılaşan öbek (erol büyükburç'la karşılaşmak demek aynı zamanda onun lacivert ötesi takım elbisesi ve peruğuyla da karşılaşmak demektir) tereddüt etmeksizin ve hayvanlar gibi gülerek kendisiyle anı fotoğrafı çektirmiş, daha sonra çil yavruları gibi dağılma yolunu seçerek genel müdürlerinin suratında tuhaf bir ifade hasıl olmasına sebebiyet vermişlerdir. (bkz:
kokteylde editör göbeği)