farklı görüşlere saygı duyarım ama bu söz: ‘beyaz adam annesi olan toprağa ve kardeşi olan gökyüzüne, alıp satılacak, işlenecek, yağmalanacak bir şey gözüyle bakar. onun bu ihtirasıdır ki toprakları çölleştirecek ve her şeyi yiyip bitirecektir. beyaz adamın kurduğu kentlerde, bir çiçeğin taç yapraklarının açarken çıkardığı tatlı sesler, bir kelebeğin kanat çırpışları duyulamaz. son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenilemeyen bir şey olduğunu anlayacak!’ hiçte balon olmayan bir sözdür.
gızılları al garşına adam gibi gonuş desen gonuşaman. onlar nehirnen, dağnan, daşnan gonuşan manyaklar. ateş suyundan olsa gerek. sade ateş suyu mu? barış çubuğu var, mantarı var, daha ne herzeler. bunların lafına itimat mı edilir?
para yenmez işi balon sözdür bu arada. sanki 'beyaz adam' dediğinin derdi tüm nehirleri kurutayım, insanların hayatını mahvedeyim. adamlar o nehirdeki su akışının enerjisi ile sana akla hayale gelmeyecek kolaylıklar sağlarken kendi de dahil olmak üzere herkese fayda sağlıyor. neden o nehri kurutsun? beğenmiyorsan mümkün kılınan kolaylıkları kullanmazsın olur biter, beyaz adam sana gidip kelebeklerin kanat çırpışını dinleme, çiçeklerin açmasını görme, göremezsin mi diyor? ne yapalım, mağara çağına geri mi dönelim anasını satayım.
kendi özlü atasözlerimize göstermediğimiz itibarı kızılderililerinkine gösterdiğimizi görünce haklı bulduğum tesbittir.
yaşanılan her şeyi 'doğanın gereği kanki' diyerek ömür geçirmek inşallah bana da nasip olur..
o güzel insanlar, o güzel abartılmış balonlara binip gittiler..
başka balonu patlatmaya çalışan bir balon patladı.