- gerçekten dahil olmadığım bir samimiyet çemberine dahilmişim gibi konuşulması ( -ah şu duvarların dili olsa da bi konuşsa, ne günlerdi bea + evet ya hihea ( la ne diyecek duvarlar, meraba merabaydık işte)
- üçüncü şahıslarla tartışmalar esnasında durduk yere şahit gösterilmek ( - geçen oradakine de söyledim, o da bana hak verdi. + vermedim lan, kötü hissetme diye hımm falan dedim)
yansıtma.
eve gelmek istemiyorum, uykum var, dışarıda dolaşmak istiyorum nefes almak için.
babam: "ne öyle boş boş dolaşıyorsun? ne yapıyorsun yani tek başına?"
oyun oynuyorum, kafamı dağıtmaya çalışıyorum
babam: "mezarlıkta gibi. kapatmışsın kendini."
iş arıyorum, ne bulursam girmem lazım kaçmak için.
babam: "noldu orası kabul etmedi mi seni?"
öyle pisçe bir şey ki yaptığı, hayatını bomboş geçirip pişmanlıktan kudurduğunu görmedim ama biliyorum. gizli depresyonla yaşadığını da biliyorum. yavaşça ölüyor gibi gelir babam hep bana ama belli ki keyfi yerinde ki bana laf çakıyor amınakoyayım. sebebi sizsiniz desem anlamadıkları gibi en çok yaralanan ben olurum. ses çıkarmasam kendini tatmin etmeye çalıştığıyla öyle mal gibi kalacak.
"nefes almaya, gezmeye, dolaşmaya, iyi vakit geçirmeye, yaşamaya." dedim. haa öyle mii dedi imayla. ben de yaaaaaa dedim şslkfşldkfş
ama o an öyle koydu, birçok kez böyle davranışlarıyla öyle kırdı ki beni. haberi yok.
ya da aslında hayatını yaktığının benden daha iyi farkında ve ben umrunda değilim.
arada çok fena bileniyor bana, ya da üzüldüğümü fark ettiğinde, yanlış yaptığını anladığında üzüldüğünü görüyorum.
ama ya ben yansıtıyorum ya da o ejslkdfjlsdkjf bana öyle geliyor ki pek iyi değil. ne garip bir aile benim sahip olduğum. dışarıdan bakıyorum bize. yalnızlar, rol yapıyorlar, anlamıyorlar, konuşamıyorlar, paylaşamıyorlar, amaçları yok ve bir aradalar çünkü korkuyorlar. bilmiyorum belki en cesaretlileri benimdir. ama bu da yere paralel bir barın üzerinden atlayabildiğini söylemeye benziyor.
hayır bir de söylemek istediğim şey aslında onlara karşı ben ya da onların ne olduğu da değil yani. aslında kendi yalnızlığım ortaya çıkıyor sadece. onlar saçma sapan bir yerdeee, ben başka bir yerde. ve nasıl oluyorsa onlar gerçekten normal. evet normalin tam tanımılar. bense asla değilim. ama bilmiyorum, sanırım onlar benim üzerimdeki etkilerini bilmediklerinden bana yazık geliyorlar. bense bana insani geliyor. zavallı. takıntılı. analize gömülmüş. biraz garip.
ve bu nasıl bir kibir amk. yani hiç mi kendinden haberin olmaz?
sadece rahatsızım ben ya.
önceden cevap veremezdim. çünkü "boş boş bir hayat yaşıyorum. ne yapıyorum? ölüyorum yalnızım bitiyorum." falan diye düşünürdüm ve ailem zaten böyle sik sik bir aile olduğu için beni yıkar geçerdi. saatlerce düşünürdüm. şimdi cevap veriyorum ve daha iyi hissediyorum. ama hiç de rahatlamış değilim. ya da yine zamanımı ayırdığım şeylerden biri oluveriyor. galiba ben de normalim. herhalde bu kadar yalnız hisseden biri için gayet normal.
biri benle konuşurken yüzüme bakmadan, sağa sola bakarak konuşursa anında tepki gösteririm.
bir insanla konuşurken vucut o kişiye dönerek ve yüzüne bakarak konuşulur. götünü dönüp kafayi hafif cevirip laf anlatılmaz. çok ayıp bişey.
dedikodu, tiksiniyorum be. bizim milletin başlıca hobisi zaten. evet hepimiz illa ki bunu yapıyoruz ama bazen öyle laf çevirenleri duyuyorum ki, dedikodunun bile bir onuru olması gerektiğine kanaat ettim.
içimizdeki itirazın yavaşça ölmesi aslında. en tehlikeli konfor alanı da bu: haksızlığa alışmak.
bi' dursam,
arkama yaslansam,
önce önümü görsem.
plan yapsam, plana sadık kalsam.
* her şeyi çözücem de ...
işte bir şeyleri kaçırmayıyım diye kendimi çok yoruyor ve zorluyorum.
iş yerinde dahi telefonunu sessizde kullanan biri olarak, dayatılmış teknoloji bağımlılığı kapsamında, toplu taşımada veya toplum içinde sesli video izleme!
cidden bu kadar ayıp ve saçma bir şey olamaz!
ağzıyla veya elindeki telefonla yüksek ses kirliliği yapan kimseler.
topluma uymayan herkesten ve her hareketlerinden rahatsızım. şehrin merkezinde gecenin bir vakti son ses müzik dinleyen kekolardan da müzikli motorculardan da yere tükürenlerden de yürüyen merdivende solda dikilenlerden de bağıra bağıra konuşanlardan da bıktım. hepsini köylerine mancınıkla fırlatmak lazım.