aman allahım hala hakkında bir şey yazılmamış, ekşi ahalisinden beklemezdim.
efendim kendisi dün akşam izlemiş olduğum operadır, çok tesadüfi bir şekilde karşımıza çıktı, iyi ki de çıkmış.
öncelikle ben genel olarak operalardan büyülenen biriyim, bir hikayenin şarkılarla anlatılması bana çok güzel geliyor. kısa ve öz cümleler, yoğun duyguların yaşandığı noktalarda o seslerin yükselmesi inanılmaz benim için, ama dün izlediğim opera çok başka bir şeydi.
teknik bilgilerine gelecek olursak:
"kazakistan kültür ve enformasyon bakanlığı, kazak devlet opera ve balesi ve türksoy iş birliğiyle sahnelenen han sultan, sadece bir kadının değil, altın orda’nın kaderini değiştiren bir annenin; zekası, gücü ve iradesiyle tarihe yön veren bir kahramanın hikayesini anlatıyor. besteci khamit shangaliyev, librettonun yazarı ise kazakistan cumhuriyeti’nin devlet sanatçısı maraltay ibrayev’dir. operayı sahneye koyan italyan yönetmen davide livermore'dur." han sultan, cengiz han'ın oğlu cuci'nin küçük eşi diye geçiyor, kendisi de soylu bir aileden geliyor. oyun kendi ailesinin geçmişiyle başlayıp, sonradan cuci ile tanışması, evlilikleri, çocukları ve tabi ki savaşların hikayesiyle devam ediyor. cuci'den miras kalan şehrini korumak için zorlu yolculuklardan geçip cengiz han'a gidip kapısına dayanan bir kadın o.
300 kişilik bir ekiple gelmişler, 173 adet kostüm tasarlanmış bu eser için, hepsi de birbirinden enfes. ne yazık ki güzelim orkestra şefinin adını bir yerlerde bulamadım.
sahne tasarımı çok sade, kocaman tek bir ağaç vardı sahnenin ortasında, ki bence çok anlamlı; yaşam, hayat, ölüm, aile, birlik, özgürlük... her yerden bağlanabilirsiniz ağaç sembolüne. ağacın hemen arkasında yer alan 2 dev ekran oyunun ihtişamını artırmış. böylesine tarihi bir oyunda, zamanın gösterişli kıyafetleriyle bu modern dev ekranın bir araya gelişi inanılmaz olmuş. hiç çiğ durmamış. kimi zaman dağlık bir coğrafya yansıdı o ekrana, kimi zaman sanırım adı otağ olan büyük çadırın iç görüntüleri, bazen karlar yağdı o ekranda bazen de ölüm ve yaşam iç içe geçti. hem somut hem soyut her şey o ekranda iç içeydi ve oyunun duygusunu çok güzel geçirdi. sahneden bir dakika bile kopmadan izledim her anı. valla her şeyiyle büyüleyiciydi kısaca. hele ki finalde o ağacın kartala dönüşmesi yok muydu, aman allahım.
oyunun prömiyeri almata'da yapılmış, 15-16 aralıkta da istanbul'a gelmişler. tekrar gelirler diye düşünüyorum, takibinize alınız ve eğer bir opera severseniz sakın kaçırmayınız.
görsel