''bu kitap,
sartreın deyimiyle, ''
şiir'', sözcüğün farsça anlatımıyla da ''
gazel''. yaralı bir göğsün ''
göğüs kanamaları'' ile ''
çölsel bir ruh''un ''
dağınık yakarmaları''dır. bu çöl, ''
benim dünyam'' olduğu gibi ''
benim yüreğim''dir de... ''
benim yabancı kendim'', ''
benim tutuşmuş ekinsiz yaşantım''... özetle, ''
benim yaşam öyküm''dür. bu, ''
varlık''ın susuz, gizemli, eriyen, bekleyen,üzülen... çölüdür.
bu sözlerin okuyucusunun, kendisini ''
seslenilen'' olarak düşünmemesi gerekiyor. bu sözler seslenilensizdir. onların ''
görücüsü'', ''
arayıcısı'', olması gerekiyor. sözcükler ve kavramları ''
okuma''ması gerekiyor. ''
cümleleşmiş'', ''
sözcükleşmiş'' anlamları, duyguları ''
duyumsaması'', ''
tatması'', ''
koklaması'' gerekiyor. bir ''
mektub''u ''
okuduğu'' gibi değil, bir ''
serüven''i ''
gördüğü'' gibi... okuması gerekiyor.''
böyle anlatıyor
ali şeriati kevirde
keviri. ''dost'' okuyucusundan ve ''bilen düşmanından'' ''gör''mesini ve ''bul''masını istiyor. içini yakan, dünyayı kasıp kavuran yangınından, acılarından, çölden, yalnızlıktan, aşktan, sevgiden, insandan, atalarından, horozlardan, sudan, çocuktan, kitaplardan bahsediyor.
ve mutlak surette kulak vermek, ''bul''mak ve ''gör''mek gerekiyor.