komaya girmek üzere. pamuk prenses kanser. prensesler de kanser olur mu? masallarda hep mutlu biterdi hikayeler ama..bu ne tür bi kandırmaca?? göğsünden akciğerine sıçramış ifrit. nefes alamıyor yemek yiyemiyor gözlerine bir pus, bir karanlık çökmüş. veterinere götürmeli evet, çabuk..uyutacaklar mı? nasıl yani? 12 senedir, 12 koca senedir yalnız bir kadını mutlu ediyordu o, yoldaş oluyor, çocuk oluyor, hayatındaki boşluğa yama oluyordu o küçük kız. oksijeni bile alamamış mı, ağzından burnundan kan mı gelmeye başlayacak biraz sonra? uyutun acı çekmesin pamuk kedi. uyutun kedi cennetine gitsin bir an evvel. bu ne? bu elimdeki tüylü külçe de ne? hareketsiz, soluksuz? elimize tutuşturuverdiler...ne olacak şimdi? aklım durdu işlemiyor artık biri benim yerime düşünsün. o kadar takatim yok artık. çöpe mi? hayır olmaz. gömmeli onu evet, kim yapacak bunu? annesi mi? hayır hayır o dayanamaz ki buna.
gömüldü küçük kız. esas savaş bundan sonra başlıyor. pamuk kızın tüyleri hala her yerde evde.çarşaflarda, yün kazaklarda, halıların üzerinde, kapıların eşiklerinde...senelerce temizlenmeyecek bu tüyler...mama kapları, oyuncakları, kollardaki tırmık izleri senelerce kalacak..beraber çektirilen resimler..en fenası zihindeki resimler:anılar. bi düşündüm de,
eternal sunshine of the spotless mind daki gibi bi alete girsem(k), onca sene her an yanıbaşınızda olan bi canlı, bi kız çocuğu ile ilgili hatıraları delete etseler zihninizden. o zaman koskoca 12 seneyi küllen silmiş olacaksınız. bomboş geçmiş bi 12 yıl..yaşanan her acıda her sevinçte ortaktı o. artık hiçbişi eskisi gibi olmayacak. o gitti. benim ömrüm
isisimin olsun.