ben dünyanın en şanssız insanlarından biriyim belli ki...
(bkz:
#115299512)
son 3 aydır her günüm berbat geçiyordu. yakamdan düşmeyen aile sorunları, babamın 5 kez ameliyat olması, günlerce yoğun bakımda kalması. babam hastanedeyken kardeşimin kudurmaktan beter olup, ocağımıza incir ağacı dikmesi. bu yıl tüm iznimi babama ayırdım, bir evlat olarak elimden geleni yaptım.
iznimin son günü yıllık kanser kontrolüme gittim. kan verdim, doktorum "4 senedir pet ct çektirmemişiz, bir kontrol edelim" dedi. lenfoma geçirenlerde kan tahlilleri çok detaylıdır, ertesi günü kan tahlillerim çıktı. lökosit panik değerde, lenfositler fırlamış. iznim de kalmadığı için ben işteyim, annemi fakülte hastanesine gönderdim, doktorum "pet-ct'yi en hızlı şekilde çektirmeye çalışsın, sonra bana gelsin" demiş. içime bir kuşku düştü ama, yapacak bir şey yok. diğer hastaneler 1 aya gün veriyor, şansım yaver gitti şehir hastanesinde 2 gün sonraya pet-ct randevusu buldum. 27 aralık günü gittim çektirdim. çok ağır bir grip geçiriyordum aynı zamanda, çok sallamadım.
cumartesi pazar, yorgan döşek yatarak geçti, ateşim 41'i gördü. öksürükten gram uyku uyuyamadım. pazartesi sabahı uyandım ama ölüyorum. arkadaşlarım aradı, "sen işe gelme, biz gelip seni doktora götürelim tekrar" dediler. telefonu kapattım, duşa girdim, titreye titreye bir duş aldım. saçlarımı kuruttum. aklıma birden "pet ct sonucum çıkmış mıdır acaba?" diye bir düşünce geldi, raporlama süreci uzundur pet-ct'nin, "nereye çıkıyor daha?" diye düşündüm ama e-nabız'a girmiştim bile. pet-ct raporu çıkmış. okumaya başladım;kanser geçmişi olanlar, yakını olanlar pet-ct profesörü olmuştur artık. tamam boğazımda enfeksiyon var, baş-boyunu geçtim. lenfoma nüksünden şüpheleniyorlar, eski kitlelerin olduğu yere inmek istiyorum hızlıca, kitleler batındaydı. gözüme bir şey ilişti, dünya dönmeye başladı. ellerim titremeye başladı.
akciğerimde 7 cm'lik bir lezyon.
akciğerimde 7 cm'lik bir lezyon.
akciğerimde 7 cm olmuş bir şey var...
10 dakika kadar dünya durdu. durmaz diyenlere bakmayın siz, daha önce kanser atlatmama rağmen benim dünyam 10 dakika durdu. saatler 10 dakika geri artık benim dünyamda. annemi uyandırdım "anne akciğerimde kitle var" dedim. annem çok soğukkanlı biridir. "sakin ol, bir şey yok, hadi hastaneye gidelim" dedi. arkadaşlarımı aradım, şehir hastanesinden pet-ct'min cdsini alıp tıp fakültesine getirmelerini söyledim.
arabada ağzımı bıçak açmıyor, annem şebeklikler yapıyor, normal bir günmüş gibi havadan sudan konu açmaya çalışıyor. tıp fakültesinin otoparkına arabayı parkedip, kapalı otoparkta bir adım atıp ağlamaya başlıyorum. "çok gencim, çok gencim, 1 yıl bile zamanım kalmadı, 1 yılım bile yok" diye ne olduğunu bilmediğim bir atak geçirdim. doktoruma çıktık, görür görmez bir kriz daha, fırçayı da yedik hematologumuzdan. "elimde sihirli değnek yok, kendine gel, toparlan" ile başlayan cümleler. benim "tamam hocam" deyip durmam. ben dünyanın en neşeli insanıyımdır, kimse beni öyle görmeye alışık değil sanırım. ama bu kaygı dolu kişi de benim...
tüm testler, raporlar önünde. "senin lenfoma türün akciğeri sever, ben lenfoma nüksü olduğunu düşünüyorum. seni şimdi yatırır, iki doz kemoterapi verir, ara pet ct çeker bunu kanıtlarım. ama ihtimali yüzde kaç olursa olsun, eğer akciğer kanseri isen çok geç kalmış oluruz. bu riski alamam, biyopsi isteyeceğim"
biri ilk defa dillendiriyor akciğer kanseri. raporu yazan doktor daha resmi bir dille yazmış "primer akciğer malignitesi?". "tanıdığın göğüs cerrahı var mı diyor?" olmaz mı, babamın 5 ameliyatının 4'ü göğüsten oldu. akciğer lobektomisi oldu, sevinsem mi, üzülsem mi bilemiyorum?" hematologum istemi yazıp elime veriyor, hemen göğüs cerrahisine iniyorum. tanıyorlar beni, babamı soruyorlar. kağıtları eline veriyorum doktorun söylediği ilk laf şu oluyor "oha çok büyükmüş bu, farketmedin mi?". haydi bakalım al buradan yak, ben odada annem ve arkadaşımın kolları arasında fenalaşmaya başlıyorum. doktor bana müdahale ediyor, bahçeye gidip sakince oturmamı söylüyor, odaya gelme, sakin ol lütfen" diyor.
annem ve arkadaşım ellerinde kağıtlarla bana doğru gelirken suratlarından bir şey anlamaya çalışıyorum, imkansız. iki poker face'in ortasına düştüm resmen.
"boynunun altından açacaklar, kamerayla içeri bakacaklar, masada patoloji yapılacak, lenfoma ise kapatacaklar. akciğer kanseri ise sağ üst akciğeri alacak" diyorlar. dünya dönüyor, elime bir kare kağıt daha tutuşturuyorlar "mediastenkopi midir ne haltsa o yazıyor, frozen negatifse, sağ üst lobektomi" yazıyor. annem yarın sabah ameliyat işlemleri için anesteziye geleceğiz, haftaya salı ameliyat oluyorsun" diyor. babanı ameliyat eden profesör ameliyat edecekmiş, ona götürmüşler cd'leri vs." diyor. ağzımdan tek kelime çıkmıyor...
31 aralık salı, anestezinin önünde 8'den bu yana, ağzımı bıçak açmadan bekliyorum. boy-kilo-yaş bla bla, kan veriliyor. 1 saat sonra gidiyorum, sorular soruyor doktor. sesim çıkmıyor gripten dolayı. "ben bu ameliyata onay vermem, iyileşmen lazım" diyor. göğüs cerrahisine geri çıkıyorum, onay vermedi diyorum, telefonlar, itirazlar havada uçuşuyor. izni alamıyoruz.
göğüs cerrahisinin odasında tek ben varım, bir tık toplarlanmışım. ağzımdan birkaç cümle dökülüyor "hocam dün için özür dilerim, bugün daha iyiyim, yapılacak işlemleri bana da anlatabilir misiniz?" diyorum. tek tek anlatıyor, ama açıp bakmadan ne olduğunu anlamalarının zor olduğunu, akciğerde lenf tutulumu olduğunu" söylüyor. onlar da lenfoma mı, akciğer kanseri mi net konuşmuyorlar. nasıl konuşsunlar, onlar da haklı.
30 aralık pazartesi gününden bu yana yaşayan bir ölüyüm. beynimden geçen olasılıkların haddi hesabı yok, 40 yaş akciğer kanseri miyim? 40 yaş lenfoma nüksü müyüm? gözümü nerede açacağım onu bile bilmiyorum ameliyat sonrasında. düşünsenize yoğun bakımda açıyorsunuz akciğerinizin yarısı yok, b.ku yediniz. deliririm muhtemelen, zaten çok akıllı biri de değilim. şimdi antibiyotikleri bitirip, ameliyat onayı alma derdindeyim.
5 günde bittim, tükendim. ne yapacağımı, ne düşüneceğimi bilmiyorum. her saniye, her salise beynimden aynı şey geçiyor. engel olamıyorum.
yazarın notu: hastane günlükleri vol. 2.01