bana çocukluğumu yaşatan, bir iki saatliğine bambaşka bir dünyaya götüren
vhs kaydı.
bu çok tuhaf; bir an için sanki hala güzel bir ülkede yaşıyormuşuz gibi geldi, bir an sanki hala o yıllardaymışım gibi hissettim. böbrek taşı sancısı çekerken 2-3 saniyeliğine acı hissetmemek gibi. ve tabi şimdi o sancı yeniden başladı.
yeni türkü'nün "biz büyüdük ve kirlendi dünya" sözü kulaklarımda çınlıyor. çocukluğumuzu geride bırakınca, acaba o saf ve naif halimiz gidince dünya mı karanlık görünüyor gözümüze, yoksa artık daha karanlık bir dünyada mı yaşıyoruz?
bence her ikisi de.
80' li yılların ortalarındayım; o yıllara dair iki şey hatırlıyorum. biri, çocuk arabamın tekerleğinin gıcırtısı. dayımın bebekliğinde ona almışlar, sonra anneannemlerin evinde atıl dururken, ben doğunca bize vermişler. eski bir şey. tekerlerinden biri gıcırdıyor. ses beni rahatsız ediyor sanki, elimi yukarı doğru kaldırıyorum. şimdi kürek gibi olan ellerim o zaman küçücük.
ve anneannemlerin evinin salonundaki avize. plastik ya da mika gibi bir şey. sarımsı renkli. içindeki ampulün ışığı tavanda hareler bırakıyor. aile birarada, herkes bir şey söylüyor. duyuyorum ama anlamlandıramıyorum. salak gibi tavana bakıyorum. hareler var.
bebeklik-çocukluk yıllarındaki tek problem, dünyanın sizin için gereğinden fazla büyük olması. o günlerde her şeyi öğrenmeye çalışıyorsunuz, her şeyi incelemekle meşgulsünüz. sevdiğiniz herkes muhtemelen hayatta, güvendesiniz, sağlıklısınız.
yaklaşık 30 yıl sonra, şu an bulunduğum yerdeyim. klavyenin tuşlarına basıyorum. şu an ben "bu" hayatı yaşıyorum. sanki o bebek hiç ben değilmişim, hep böyle mutsuzmuşum gibi. sanki o bebek bir yerlerde ölmüş, bir çocuk olarak yeniden doğmuş, yine ölmüş, bir delikanlı olarak doğmuş ve yine ölmüş gibi. şu an geri dönüp baktığımda canım yanıyor; sevdiklerimi özlüyorum. damarlarımda katran dolaşıyor sanki. "bu dünyaya ait değilim, geri dönmek istiyorum" diyorum her gün.
32 yaşında biri gibi davranmak zorundayım, çocuk gibi kendimi yere atıp tepinemem. sakinleşmeliyim. en azından bir süreliğine. büyükler böyle yapar çünkü. yapınca da ne oluyorsa...
------
lanet video kaydı.
insan içinde yaşarken o ortama adapte oluyor. çıkıp tekrar girince neye uğradığını şaşırıyor. türkiye' nin eski günlerini; yani
eski türkiye yi göstermesi bakımından da önemli bir kayıt bu.
"yeni türkiye" dedikleri şey,
geleceğe dönüş 2 filmindeki
biff tannen' in alternatif 1985' i gibi. artık eski değerler yok, eski kurallar yok. artık her şey mantık sınırlarınızı zorluyor. "yok artık" dediğiniz her şey gerçekleşiyor.
uyanın; sorun yalnızca bir siyasi parti değil. çok daha fazlası. artık eski güzel günler yok. ne insanlar eskisi gibi, ne de alıştığınız ve bildiğiniz değerler. kendisini şiddet ile, küfürle ifade eden insanlar haline geldik. şehirlerimiz berbat görünen beton yığınları ile kaplandı. doğayı katlettik, hayvanları katlettik. her şeyi yasakladık. her gün ayrı bir yerde, ayrı bir problem çıkıyor. artık bu, alıştığımız ve bildiğimiz ülke değil. mutasyona uğradı. ve bunu biz yaptık. demek istediğim, bu irlandalıların ya da almanların problemi değil; bu bizim problemimiz.
90' ları özlüyorum. o zamanlar da çok mutlu bir ülke değildik ama en azından biraz olsun huzurluyduk. müziklerimiz güzeldi mesela, eğlencelerimiz güzeldi. insanlarımız güzeldi, yaşantımız güzeldi.
2010' lu yılların 90' lardan daha iyi olan tek bir yanı var bence, o da küçük ibo' nun artık her ekranda görünmemesi. bir de reha muhtar' ın sesini her akşam duymuyor olmamız.