kanal d 1996 yılbaşı programı
Next (2) - Last Page (8)

Şükela: Nice | Last 24h | Today | All

bülent ersoy'un yanında tef çalan bir adet güntekin onay bulunmakta.

http://youtu.be/kqosjodwdk8?t=1h23m15s

gerçekten oysa 3.7 şiddetinde bir kahkaha atabilirim. acayip benziyor.
21 favorites - -
2002'den bu önce hiçbir hükümet medya'ya bu kadar yüklenmediği için ve hiçbir iktidar bu kadar güçlü olmadığı için yayınların daha özgür olduğu programdır.

aynı yıllardan birkaç yıl önce türk televizyonlarında erotik programlar da yayınlanıyordu.
13 favorites - -
bana çocukluğumu yaşatan, bir iki saatliğine bambaşka bir dünyaya götüren vhs kaydı.

bu çok tuhaf; bir an için sanki hala güzel bir ülkede yaşıyormuşuz gibi geldi, bir an sanki hala o yıllardaymışım gibi hissettim. böbrek taşı sancısı çekerken 2-3 saniyeliğine acı hissetmemek gibi. ve tabi şimdi o sancı yeniden başladı.

yeni türkü'nün "biz büyüdük ve kirlendi dünya" sözü kulaklarımda çınlıyor. çocukluğumuzu geride bırakınca, acaba o saf ve naif halimiz gidince dünya mı karanlık görünüyor gözümüze, yoksa artık daha karanlık bir dünyada mı yaşıyoruz?

bence her ikisi de.

80' li yılların ortalarındayım; o yıllara dair iki şey hatırlıyorum. biri, çocuk arabamın tekerleğinin gıcırtısı. dayımın bebekliğinde ona almışlar, sonra anneannemlerin evinde atıl dururken, ben doğunca bize vermişler. eski bir şey. tekerlerinden biri gıcırdıyor. ses beni rahatsız ediyor sanki, elimi yukarı doğru kaldırıyorum. şimdi kürek gibi olan ellerim o zaman küçücük.

ve anneannemlerin evinin salonundaki avize. plastik ya da mika gibi bir şey. sarımsı renkli. içindeki ampulün ışığı tavanda hareler bırakıyor. aile birarada, herkes bir şey söylüyor. duyuyorum ama anlamlandıramıyorum. salak gibi tavana bakıyorum. hareler var.

bebeklik-çocukluk yıllarındaki tek problem, dünyanın sizin için gereğinden fazla büyük olması. o günlerde her şeyi öğrenmeye çalışıyorsunuz, her şeyi incelemekle meşgulsünüz. sevdiğiniz herkes muhtemelen hayatta, güvendesiniz, sağlıklısınız.

yaklaşık 30 yıl sonra, şu an bulunduğum yerdeyim. klavyenin tuşlarına basıyorum. şu an ben "bu" hayatı yaşıyorum. sanki o bebek hiç ben değilmişim, hep böyle mutsuzmuşum gibi. sanki o bebek bir yerlerde ölmüş, bir çocuk olarak yeniden doğmuş, yine ölmüş, bir delikanlı olarak doğmuş ve yine ölmüş gibi. şu an geri dönüp baktığımda canım yanıyor; sevdiklerimi özlüyorum. damarlarımda katran dolaşıyor sanki. "bu dünyaya ait değilim, geri dönmek istiyorum" diyorum her gün.

32 yaşında biri gibi davranmak zorundayım, çocuk gibi kendimi yere atıp tepinemem. sakinleşmeliyim. en azından bir süreliğine. büyükler böyle yapar çünkü. yapınca da ne oluyorsa...

------

lanet video kaydı.

insan içinde yaşarken o ortama adapte oluyor. çıkıp tekrar girince neye uğradığını şaşırıyor. türkiye' nin eski günlerini; yani eski türkiye yi göstermesi bakımından da önemli bir kayıt bu.

"yeni türkiye" dedikleri şey, geleceğe dönüş 2 filmindeki biff tannen' in alternatif 1985' i gibi. artık eski değerler yok, eski kurallar yok. artık her şey mantık sınırlarınızı zorluyor. "yok artık" dediğiniz her şey gerçekleşiyor.

uyanın; sorun yalnızca bir siyasi parti değil. çok daha fazlası. artık eski güzel günler yok. ne insanlar eskisi gibi, ne de alıştığınız ve bildiğiniz değerler. kendisini şiddet ile, küfürle ifade eden insanlar haline geldik. şehirlerimiz berbat görünen beton yığınları ile kaplandı. doğayı katlettik, hayvanları katlettik. her şeyi yasakladık. her gün ayrı bir yerde, ayrı bir problem çıkıyor. artık bu, alıştığımız ve bildiğimiz ülke değil. mutasyona uğradı. ve bunu biz yaptık. demek istediğim, bu irlandalıların ya da almanların problemi değil; bu bizim problemimiz.

90' ları özlüyorum. o zamanlar da çok mutlu bir ülke değildik ama en azından biraz olsun huzurluyduk. müziklerimiz güzeldi mesela, eğlencelerimiz güzeldi. insanlarımız güzeldi, yaşantımız güzeldi.

2010' lu yılların 90' lardan daha iyi olan tek bir yanı var bence, o da küçük ibo' nun artık her ekranda görünmemesi. bir de reha muhtar' ın sesini her akşam duymuyor olmamız.
10 favorites - -
ercan saatçi'nin çok çirkin dişlerinin olduğu, sunucuların memintolarının çok tombikto olduğu program.

bir de o zamanları ben ilkokul çağındaydım, hatırlıyorum dansöz dediniz mi ülkede erkekler işi gücü bırakır saatlerce izlerlerdi. benim anadolu'nun bağrında dini bütün bir dedem var. şimdinin azılı akp'lisi, bu dedem oturur saatlerce program program dansözleri izlerdi anneannem de ona boyun devrilsin günah günah der yine de onunla birlikte oturur izlerdi. öyle de anlayışlı bir toplumduk.

ben o zaman anlamıyordum bu ülkedeki dansöz sevdasını. hiçbir zaman da dansöz izlemenin ne hazzı var bilemedim, hissetmedim. ama ercan saatçi'den önce çıkan taş gibi dansözü gördükten sonra hak verdim. bizim dede işini biliyormuş boşuna izlemiyormuş vay ipne.
5 favorites - -
57 kupona verilen ütü masası reklamı ile beni dumura uğratmıştır. ulan görende uzay mekiği kontrol masası sanır, altı üstü kıytırıktan bir ütü masası.

edit: 2:33:21'den itibaren tarkan görülebilir.

https://youtu.be/1ifubwdqwgi
3 favorites - -
kronolojik sıralamada bir düzeltme/bilgilendirme yapılması gerekir.

bahsi geçen kanal d'ye ait yılbaşı programı 33. dakika 49. saniyeden itibaren başlıyor.videonun başında bulunan zeki müren'in şarkı söylediği program sanırsam yine bir yılbaşı programından alınmış; ama tarih olarak trt'nin tek kanallı olduğu 1987 yılından öncesine, ve televizyon yayınlarının renkli olduğu zamanın sonrasına ait.yani 1984-1987 yılları arası bir yıl.1987 yılından sonra trt'nin ikinci kanalının açılmasıyla birlikte trt'nin o sönük logosu tv 1 ve tv 2 olarak değişmişti.galiba 1990'dan sonra kanallar trt 1 ve trt 2 olarak değiştirildi.

ondan sonra mustafa keser'i gördüğümüz program kanal d değil, kanal 6 yayınından kaydedilmiş.bir yılbaşı programına mı ait olduğundan emin olamadım ama mümkün.kanal 6'nın ekranda görünen logosu 1995 sonrasına ait gibi duruyor.belki de 96 yılbaşı programıdır.
2 favorites - -
kadınlar çalışmiyürdü o yıllarda diye ağlayanların sevmediği program.

şimdi bir sürü yerde kadın hatta türbanlı kadın çalışıyor, özellikle medyada...

kabataş yalancıları olarak anılıyor çoğu.

biz de bayılmıyorduk o yıllara ama

öylesi bir dönemler yaşıyoruz ki, her gün bir öncekinden daha kötü...
2 favorites - -
gençler bilmez, o zamanlar melih gökçek diye birisi vardı, ankara belediye başkanı idi...

40 yaşındaki şahsımı çok güzel zamanlara götürmüş bir kayıt... aaah ah, götüm gibi yerdik resmen, ne güzeldi... şimdi götümden de beter olduk ya insan özlüyor götüm gibi yeri...

bonus; (bkz: abdülkadir aksu)
0 favorites - -
gençler bir şey yanlış anlaşılıyor galiba. başlığın adı 1996 yılbaşı programı, 1996 siyaset programı değil. o yılları 18+ yaşamış olanlar tabii ki bu programı görünce nostaljik duygularla bir geriye dönüp özlemle anacaklardır. yoksa kimse size o dönemin güllük gülistanlık olduğunu iddia falan etmiyor. gayet güzel bir yılbaşı programıymış, ben keyifle izledim. ha bu demek değildir ki 96 türkiye'si dört dörtlüktü. bundan bu sonucu çıkarmak düpe düz ahmaklıktır!

90'lı yılların "eyvah her 10 yılda bi darbe oluyo, gene olucak mı acaba" diye gergin bir bekleyişle başlayıp, ilk kadın başbakanın seçilmesiyle umutlanıp sonra kabusa dönen yıllar yaşamamız ve yine o yıllarda faili meçhullerin sayısını tutamadığımız, cumartesi annelerimizin feryatı figanlarını, elbette "merdivenden düşerek öldü" diye yutturulmaya çalışılan metin göktepe'nin ölümü ve hepsinden önemlisi mehmet ağar döneminde yaşanan 96 ölüm oruçlarını hepimiz hatırlıyoruz, hepimiz yaşadık! ve fakat bunun bir yeni yıl programı ile ne alakası var be gerizekalı?! ona bakarsan 1980'den beri bu ülke gün yüzü görmedi; ne yapalım yani her allahın günü üzülerek mi yaşayalım salak! git intihar et o zaman. salaklığın lüzumu yok!
1 favorites - -
eski türkiye - yeni türkiye tartışmalarından çok daha acı bir gerçeğe odaklanılması gereken program:

(bkz: şebnem dönmez'in yaşlanması)

o değil de, iyi ki 90'larda çocuk olmuşuz. ya şimdi olsaydık?
1 favorites - -
Next (2) - Last Page (8)