yeni fobimiz hayirli olsun. pisi pisine olume sebep olmus olaydir.
şanssız kadındır. hiç yoktan ölüp gidiyor, çok üzücü.
yanındaki kadın ise bir o kadar cesaretlidir. ben olsam birkaç adım uzaklaşıp yukarı bakar, sonra yardım etmeye çalışırdım.
böyle durumlarda hep taksimde başına cam düşen bir kız vardı o geliyor aklıma. çok büyük şanssızlık. hepimizin başına gelme ihtimali aynı. yazık.
hiç şaşırtmamıştır beni. taiwan'da bu tür olaylara bu kaçıncı tanık oluşumuz. kısa bir süre bir iş gezisi için bulunmuştum, 4 tane böyle olay gördük. son anda bir taksici uyarmasa beni, belki beni haber olarak okuyacaktınız, alay edecektiniz. "bundan sonra sözlüğe gelince nick olarak alırım eheheh" diyecektiniz. alacaktı da hırtın birisi.
senelerin iyi kötü anıları, kırgınlıklarım, aşklarım, hayallerim konuşulmayacak, "taiwan'da kafasına klima düşen türk" gibi alaycı bir sıfatla gelecek kuşaklara aktarılacaktım. ne acı bir çağdır bu tanrım! içim ürperiyor bunlara.
olay mühendislik hatası ve kuş saldırısı yüzünden meydana gelmiştir. statik bilmeyen liyakatsiz tipleri, sırf tanıdıkları çok diye işe alıyorlar. sonuç bu.
ölüm hepimizin başında. final destination adlı filmdeki siyahi üstadın dediği gibi, "don't fuck with death"
ışıklar içinde uyusun bu kadın. üzüldüm hiç yoktan.
antalya'da en tırstığım olaylardan biri.
her yer klima dış ünitesi ile dolu bizim ustaların iş ahlakı ve kullanılan malzeme kalitesi ortadayken tırsmamak elde değil..
birçoğumuzun en büyük korkularından biri yolda hiçbir şeyden habersiz şekilde yürürken başımıza bir şeylerin düşmesi. bu da çok talihsizce bir ölüm olmuş maalesef. belki klimanın motoru artık eskimiş ve çürümüştü rüzgar yok görüntülerden anladığım kadarıyla ya da birileri klimayı takarken düşürdü bilemiyorum çok kötü. insanın sevdiğine gözlerinin önünde kaybetmenin ne demek olduğunu bildiğim için kardeşinin travmasını anlayabiliyorum.
başıma gelmesinden korktuğum şeylerden biri de her ne kadar yürürken dikkat de etsem saksılardan korkuyorum. rüzgar olmasa bile bazen onların üzerine kargalar veya kuşlar konabiliyor ve saksıyı yerinden oynatabilirler. özellikle rüzgarda bile saksıyı içeri alma nezaketinde bulunmayan insanlar var. bizim yan apartmanda da böyle bir kadın var. kaç kere uyarmamıza rağmen en şiddetli rüzgarda bile saksılarını almadı. ve birkaç kere kimse yokken o saksı aşağı düştü siteden uyardılar. birkaç kere kaldırdı sonra tekrar benzer büyüklükte saksılar alıp geri koymaya başladı. belki bir gün o saksı kendi kafasına düşer bilemiyorum. rüzgarların; ağaçları yerinden söktüğü, ankara'da koltukları havada uçurduğu bir güce sahip olacağını anlayamayanlar utanmadan saksı koyuyor.
feci bir tesadüf. ne zaman böyle haberler duysam tom cruise'un magnolia filminin başlangıcı gelir aklıma.
kendim de tabela, klima, balkon düşmesinden hep korkmuşumdur. bu haberler sonrası uzunca süre aşamıyorum bu durumu.
ölüm bu kadar yakın, "oo nasıl ölmüş, çok kötüüğ" gibi saçma sapan şeyler söyleyeceğinize ibret alın ve ölüme hazırlık yapın, ne gevşek bir toplumsunuz lan siz.
bu tarz pisi pisine ölümlere hep çok üzülmüşümdür. düşünsene olay zincirindeki tek hatan o an orada bulunuyor olmak. çok yazık. buna sebebiyet veren kimseler kesinlikle ağır şekilde cezalandırılmalıdır. insan canı bu kadar ucuz olmamalı.