ilişki seçiminde er kişinin mesleğini, en önemli yere koyan kadınların beyanıdir.

bu benimdir.

zira işi bana, kisinin eğitimini-ortalama kültür seviyesi- ortalama hayat görüşü hatta bazı meslekler de siyasi görüşünü dahi belli edebiliyor.

bir de genel işi ve mesai düzeni birbirimize ne kadar vakit ayirabileceğimizi de gösteriyor.

bu biraz şey oldu sanki (bkz: karşının kızı)

kadınların bize ihtiyacı olup olmadığı sorunsalı bir gerçek iken bunu tartışmak... ayrıca size ufak bir detay. havayolu pilotu olup sevgilisi olmayan bir arkadaşım var. 3 tane doktor arkadaşımın 2 si anca görücü usülü ile evlenebildi. diğeri pezevenkti ama o hep istediğini aldı. tatlı dilliydi namussuz.

edindiğim tecrübeye göre kadınlar; işe, görünüşe, aileye, eğitime(burda biraz tereddütlüyüm bak), inanca, kişiliğe ve dahası milyon tane özelliğe bakıyor, çok karmaşık bilişsel süreçlerle bu bilgileri işleyip(gülmeyin lan) çıkan sonuca göre kafalarındaki eşik değeri geçemeyenleri direkt eliyorlar.yani işi iyi olduğu halde elenen bile oluyor, yani oluyordur heralde, sonrasında...

şaka bi yana işe diğerlerine göre daha fazla önem verdikleri bence de doğru, haklılar da, erkek olduğum halde ben de bakıyorum, kim standartlarını düşürmek ister, büyük aşklar yaşanır filan o başka.

%50 meslek %50 dış görünüş diyim. sadece mesleği iyi diye olmayacak birine bakmazlar..
benim de karşılaştığım örnekler var ama şimdi şöyle oldu şöyle oldu diye anlatmam olmaz..

matematik ve fen bilimlerinden zerre anlamayan bir adamla ömür tüketemezdim, açıkçası.
meslek önemli. e tabi hekimler, biyologlar, mühendisler vb bu isteğime uyuyor. netekim eşim de.

kocişim bana bir masanın nasıl tasarlanabileceğini anlatıyor. ben de ona, karıncaların evrimini anlatıyorum. bu bizim ön sevişmemiz oluyor.

kadın gibi kadındır. akıllı kadındır. benim gibi geri zekalı değildir ki bu devirde "ama önemli olan iç güzelliği" falan desin. nah iç güzelliği. sen oku çalış meslek edin ama ailenin dandikligi yüzünden iki gram sevginin peşinden koş. onun için birçok şeyden vazgec. sonra gör o iç güzelliğe ne oluyor. erkekler somurulmeyi hakediyor arkadaş. 48 yaşından sonra boşanan bir tanıdığım "evde iki tabak varsa birini sen kıracaksın, erkeği rahata erdirmeyeceksin" demişti de anlamamıştım. mesleğin aka kendini geliştirmiş olmanın önemini bilememiştim. kaç kişi dedi sana layık değil diye de sevgi her şeyi çözer diye salak salak şeylere inanmıştım.

erkek denen varlık hep köpek muamelesi görmeye eğilimli. hep peşinden koşmalı, sen durdugun an kaçar. dünyanın en tutumlu kadını olsan gider para yedirecek bir orospu bulur. rahat ettirirsen rahat batar illa bi haltlar yer. boşuna kendini yetistirememiş, özsaygısız erkekleri alıp adam edeyim diye uğraşmayın. adam olmayanları alıp koca yapmayın. daha cocukluktan geçemeyenlere çocuk verip baba yapmayın.

ışbu entry sabah akşam kadınları genelleyerek kötüleyen dallamalara isyan niteliğinde yazılmıştır. bıktım ulan sürekli kadınlarla ilgili başlıklar görmekten. al işte ben de yaptım. ne güzel de rahatladım ^*

kalan %5 seni iyi kandırmıs

mesleğe değil ama eğitimine ve kendini geliştirmesine baktığım su götürmez bir gerçek. insanlar arasında asla sınıf, statü vs ayrımlar yapmam, asla kendimi övmek için yapmıyorum ama ortaokuldayken kat temizliği yapan bir ablamız vardı, onunla bile muhabbetim o kadar iyiydi ki (hiçbir şey değilse bile geçerken bir ''kolay gelsin''i eksik etmezdim), ben liseye geçince o semtten taşındım ama birkaç sene sonra bile oraya gittiğimde yolda karşılaştık, sarıldık öptük birbirimizi biraz da sohbet ettik ve yoluma devam ettim,bu benim statü ayrımına karşıt olduğumu bence fazlasıyla kanıtlayan bir olaydır ki o zaman ben daha ergendim, her neyse.ek olarak, karşı cinse gel derseniz, her statüden gerçekten çok değerli arkadaşlarım var,değerliler çünkü dostluklarından başka bir şey görmedim.

gelelim hayatımda olmasını istediğim kişinin eğitimine neden önem verdiğime:

ne yazık ki bizim gibi statüye önem veren toplumlarda belli eğitimin altındaki kişiler için mental gelişim bir yere kadar olabiliyor, mesela dili kullanmasından tut, olaylara bakış açısına kadar bu böyle ve ne yazık ki çoğunluğun fırsatçı olduğu bir toplumda yaşıyoruz, eğitim ve statü azaldıkça da bu fırsatçı kişilikler ne yazık ki artıyor ve fırsatçılık zamanla başka yönlere kayıyor,üstelik kendine denk olan biriyle olmadığın taktirde paylaşabileceğin şeyler de azalıyor ve sonuç yine hüsran oluyor.

daha önce konuştuğum insanlar arasında benden çok daha fazla bilgiye ve kültüre sahip olan, çok daha eğitimli insanlar da vardı, benden çok daha az gelişmiş olup, daha düşük eğitim seviyesinde olanlar da vardı, denk olanlar da vardı. bunu illa flört anlamında söylemiyorum, normal arkadaşlarım için de geçerli bir durum bu. benden çok daha eğitimli olan insanlarla konuşurken zaman zaman evet çok zorlandım ama hep onlardan yeni bilgiler edinmeye çalıştım, devam eden ve bana birçok bilgi kazandıran çok güzel dostluklarım da oldu, ezme çabalarından dolayı bitenler de oldu. dengim olanlarda ise iletişimim sıkıntısız devam etti, konuşacak konuları illaki buldum ve yine güzel dostluklarım var, bitenler ise tek taraflı hislerden dolayı bitti, ego yapmıyorum, bazen benden dolayı bazen onlardan dolayı. daha az gelişmiş olanlarla ise bir konu açtığımda bilmemenin ve gelişime kapalı olmanın verdiği saldırganlıkla dalga geçmelerine veya triplerine ya da asalakça yapılan sözde esprilerine maruz kaldım, aslında bastırmak istedikleri kendi eksiklikleriydi, ama işte olmayan ve yürümeyen, devam etmeyen ve kısır döngüye giren diyaloglara dönüşüp çekilmez bir hal aldı.ha kendini geliştirmeye açık olan insanlarla zaten fikirsel bağlamda alışverişte bulunup bir şeyler konuşabiliyorsunuz,paylaşabiliyorsunuz.

ve gelelim zurnanın zırt dediği yere, zaman zaman okumak cahilliği alsa da eşekliğin baki kaldığı tipler oluyor ki içlerinde gerçekten çok iyi kariyerlere ve dış görünüşe sahip olanları da var, kendilerinden koşarak kaçtım :) yine kaçarım.

uzattığım için özür dilerim sevgili sözlükçüler, fakat en açık şekilde nasıl anlatabilirim diye kendimi bayağı yordum, üstelik yaz günü faranjitim ve ilacın etkisindeyim, esen kalın :)

edit: ekleme yaptım.

sanırsın bunu söyleyen adamın en yakın arkadaşı kapıcılık yapıyor.
kadın neye baksın gardaş? hadi bir söyle hele!

paraya bakıyor diyorsunuz bakmayınca tipe bakıyor diyorsunuz ona da bakmayınca mesleğe bakıyor diyorsunuz ona da bakmayınca modern diye baktıklarımıza kedi seviyor ılık diyorsunuz.
ben anlamadım neye bakıcam?
neye bakmalıyım yani.

sevmeyen kadınlar için doğrudur ama seviyorsa umrunda olmaz. genelde bu durumu en çok eleştirmenlerden biriyimdir ama çok da abartmamak lazım sevdikleri zaman maddiyat ikinci plana geçiyor arkadaşlar. hem seviyorum deyip ama parasız olmuyor diyorsa o kişinin sevgisi ikinci planda mantığı ön plandadır. sonuç olarak %95 gotten sallama bir orandır.
not: erkekspor.