herkesle arası bozuk, herkese karşı toksik, gerçekten iş bilmeyen, duygularını yönetemeyen, profesyonellikten uzak profiller genelde.

hele bir de 45+ evlenmemiş, kedi veya köpeğiyle yaşayan bir tipse cehenneme hoşgeldiniz. güçlü kadınım, kariyere koşayım derken maskülenleşip kimsenin çekemediği, s.k gibi bir mahluka dönüşüp, sonra da “hep kadın olduğumdan böyle” diyerek dış güçleri suçlarlar.

tr yi bilmiyorum, avrupa'dan bahsediyorum. yönetebilmeyi, maskülenleşme ve katılaşma olarak algılayan aptalca bir denklem kuruyorlar.

liderliği bırak, yöneticilik bile kadınlarda çok çok çok nadir görülen bir özellik maalesef.

cinsiyetçilik yapmayın, patronun iyisi olmaz!

(bkz: patron şirketleri)

(bkz: patron şirketinde çalışmanın dezavantajları)

bugüne kadar birkaç tanesiyle çalıştım. genellikle şöyle bir sorunları oluyor:

ülkemizde kadınların geneli maalesef eğitimsiz ve ekonomik özgürlüğünü kazanamamış profiller olduklarından, iş kurmayı başarmış ve hatta birilerine iş verecek seviyeye gelmiş olan kadınlar, bu "hemcinslerinin genelinden başarılı olma" durumunu kaldıramıyorlar. hele ki bir de kendini yetiştirememiş, sonradan görme, egosu yüksek bir karakter ise bu, ne kazandığı parayı sindirebiliyor ne de bulunduğu mevkiyi... düşünsenize, doğduğundan bu yana içinde olduğu okul arkadaşları, ailesi, mahalleden tanıdıkları vs, hepsini hesaba kattığı zaman, bu kadınlar arasında patron olabilmiş bir tek kendisi var; aman allahım!!!

dolayısıyla maalesef ortaya, ağzını açtıkça hemcinslerini ezen, ikide bir lafı "siz başaramadınız, ben başardım!"a getiren, kadınları kendine denk görmeyen ve aşağılayan, egosu yüksek, agresif, ukala bir kişilik yapısı çıkıyor.

ünlü bir avukat örneğim var bu konuda ama vermeyeceğim tabi. ^*

kadın egosu ve patron egosunun biraraya gelmesi suretiyle insana dünyayı dar edebilitesi oldukça yüksek olan kavram.