buradaki öğretmen hanımefendi'nin erkek bir öğrencisi tarafından “miray hoca'nın kalçası çok dikkatimizi çekiyor ve tahtaya odaklanamıyoruz” denilerek şikayet edilmesi durumudur.
ayrıca başka bir öğrencisi de “hocam koca g.tünüzü çekin de tahtayı görelim” demiş.
bu ülkede öğretmene saygı da kalmadı gerçekten.
edit: imla
birkaç saniye dinleyip kapattım. iki şey dikkatimi çekti. ilki küçükken çok squat yaptığım için demesi. ikincisi de orta yaşlı bir erkek demesi. kız seksiymiş ona lafım yok da olm çocukken çok squat yaptığım için ne? orta yaşlı erkek dediğine göre yer de kurs falan herhalde. ben tıklarken direkt lise diye düşünüp oha çekmiştim.
mini etekle ders anlatan öğretmen gibi bir gerçeğimiz varken reklam bile çıkabilir. zaten anlatma şekli de kötü etkilenmiş gibi değil de gurur duyar gibi geldi. o yüzden şimdilik kıza destek mi olayım dalga mı geçeyim kararımı veremedim. olur da reklam çıkmazsa bayağı şaşıracağım.
allah başka dert vermesin. millet kafayı yemiş şikayet edecek şey arıyor.
meraka mazhar olur.
hızlı hızlı sarıp kalçalarını görmek isteyenler el kaldırsın.
kurallara uymadığı için aldığı uyarıyı kendi kalça ölçülerine bağlamak… bir eğitimciye yakışmayacak kadar yüzeysel, sorumluluktan kaçan bir yaklaşım. disiplin meselesini “fiziksel özelliklerine” indirgemek, öğretmenlik ciddiyetini ve mesleki kimliğini gölgeleyen bir davranıştır.
ne yazık ki günümüz toplumunda bu tavır, giderek yaygınlaşan bir kültürün parçası haline geldi: bir yandan teşhirci bir tarzı bilinçli şekilde sergilemek, diğer yandan en ufak eleştiri ya da bakış karşısında mağduriyet oyunu oynamak. bu, bireysel değil, toplumsal bir hastalığa dönüşmüştür.
sokakta, okulda, sosyal medyada aynı tablo: üzerine yapışan,götünün arasına kacan taytlarla, kiloda kadar yırtmaçlı yada kısa etekler, kısa etekle metroda bacakları ayırmalar, iç çamaşırı gibi sıfır şortlar adeta “bakın bana” diyenler, sonra da “niye baktınız” diye pusuda bekleyenler… bu ikiyüzlülük, özgüvenden değil, dikkat ve onay bağımlılığından besleniyor. provokasyonla mağduriyet üretmek artık bir taktik, bir yaşam biçimi haline getirildi.
eğitimci dediğin; gençlere rol model olur, ölçülülüğüyle saygı uyandırır. fakat meseleyi kendi bedenine indirip gündemleştiren biri, artık kürsüde değil; toplumun yozlaşan sahnesinde rol kapmaya çalışan bir figürdür.
bugün asıl sorun, bu çarpık kültürün normalleşmesi ve her itirazın “bakış”, her kuralın “beden düşmanlığı” gibi sunulmasıdır. oysa mesele beden değil; zihniyet, ciddiyet ve sorumluluktur. hayatı porno filminde imiş gibi yaşamak bir kultur değildir. bu yozlaşma bir tür yobazlık.
spor yapan birisi olarak bu kadını iyi anlıyorum.
ilgi vs demeyin kadının zaten vücudu bayağı iyi.
mevzu nerede ne giyeceğini bilmesi ki zaten videoda bunu bildiği halde şikayet edilmesinden muzdarip.
anlamazlar bacım, ne fitness ne vücut geliştirme onların umrumda değildir.
varsa yoksa kafaları başka şeye çalışır.
rezalet puanım 0/10
ne demiş albert einstein,
-internette dönen her şeye inanmayın.
"suffering from success" yazması da bir hayli komik olmuş
tanım: prim kasan başka bir ablamız.
bu ifadeyi
orta yaşlarda bir erkek öğrencisinden duyduğunu söyleyen bir kadın. ilgi meraklısı, reklam peşinde ve bunun nasıl anlaşılacağı zerre umurunda olmayan, yani eğitimcilikle hiç ilgisi olmayan bir şahıs. muhtemelen bir kurs hocası.