dost kitapevi yayınlarından çıkan zeki demirkubuz monografisi.

kitabın bölümleri şöyle ;

önsöz & teşekkür

i. zeki demirkubuz üzerine yazılar

yeni türk sineması üzerine kısa notlar
fredric jameson

zeki demirkubuz: karanlığın işığında
chris berry

türk yönetmenin sert ve edebi ufkuna yol gösteren işık
olaf möller

ii. zeki demirkubuz filmleri

1. c blok (1994)
c blok üzerine yönetmenin sözü

2. masumiyet (1997)
sinemanın masumiyeti - yıldırım türker

3. üçüncü sayfa (1999)
çıplak gözle maum katiller - yıldırım türker

4. yazgı: karanlık üstüne öyküler 1 (2001)
yazgı'ya biçimsel bir bakış - fırat yücel
zeki demirkubuz'un yazgı'sı - aslı daldal

5. itiraf: karanlık üzerine öyküler 2 (2001)
zeki demirkubuz sineması - s. ruken öztürk

6. bekleme odası (2003)
akılda kalmamayı reddeden biri... - fatih özgüven

7. kader (2006)
duygusal mecburiyet - fatih özgüven

iii. zeki demirkubuz söyleşileri

1. "beni korkutan, bana acı veren belirsizliktir" s. ruken öztürk
2. "çünkü erkeğin aldatması trajik olmuyor" odtü söyleşisi
3. "benim için aslolan sorulardır", film başlıyor belgeselinden
4. "aşk varlığını bir başkasına teslim etmektir", olkan özyurt
5. "keşfettiğim en güzel şey yalnızlık", esra açıkgöz
6. "ideal iyiliğin yolu kötülüğü anlamaktan geçiyor" n. bengisu karaca
7. "iki maddelik bağımsızlık manifestosu: yazgı ve itiraf", rahmi çakmak
8. "yaşama 'fark etmez' gözlerle bakanların hikayeleri", sevin okyay
9. "temel sorunumuz ahlak", nilgün cerrahoğlu
10. "kendime ihanet etmeyeceğim", berat günçıkan
11. "sinemanın 'yalan'cı oğlu", güldal kızıldemir
12. "hayat, yürekle düzenin çatışmasıdır", neşe düzel
13. "hırsızlığın dayatıldığı insanlar", hasan aydın-necati sönmez

ek
zeki demirkubuz filmografisi

son repliğiyle kalbimizi yakan film boyunca mükemmel karakter çözümlemeleri ve müthiş psikolojik tahlilleri ile beni benden alan türk sinema tarihinin güzel filmlerindendir fakat çekim daha iyi olabilirdi ve müzikalite ile taçlandırılabilirdi

saçma bir film. berbat evler, karakterler, harcanmış hayatlar izleyip modunuzu düşüreceğinize emily in paris izleyip motive olmak iyiliğinize olacaktır.
ortada aşk değil saplantı, takıntı var. aileden bir kişi de çıkıp şu çocukları tedavi ettirelim dememiş çok enteresan. filmde mutsuzluk senin tercihin mi demek isteniyor acaba bilemedim. hayır izmirde sersefil bir şekilde gezeceğine adam gibi giyin, güzel mekanlara git, yeni insanlarla tanış. şimdi düşününce mantıklı geldi. aşk da tam da böyle bir şey sanırım; bir şeyler düzelir umuduyla hayatını harcamak.