bir islamcı gözüyle değerlendirildiğinde gayet haklı bir rahatsızlık olarak algılanması gereken durumdur. düşünelim; ben bir islamcıyım ve dini duygularım sömüren bir partiye oy veriyorum. bu partinin amacı, laik devlet düzenini kaldırıp, islami düzen getirmek. oy veren dini duyguları sömürülmüş kişi, islama zıt gibi duran olguları (alkol, kurban kesmemek, kara çarçafa karşı olmak) destekleyen vekilleri haliyle partisinde görmek istemiyor. ve bence bunda sonuna kadar haklı. aynen
chp nin kara carsaf acilimini eleştiren chplilerin haklı olduğu gibi. yani partilerin oy kaygısı nedeni ile tabanlarını genişletmeleri her kesimden olumlu karşılanmaz. ki bence karşılanmamalıdır. partiler sisteminde en önemli dinamik, oy verenin görüşleriyle, parti programının oranıdır. bu oranın 1 olması idealdir ancak bu durum seçmen sayısı kadar partinin ortaya çıkmasına yol açar. yani payda büyütülerek oy sayısı arttırılır fakat kişilerin isteklerine verdiğiniz cevap azalır. şöyle örnekleyelim;
ertuğrul günay transferiyle ak parti belli bir oy artışı sağladı ancak tabanının görüşleriyle, parti görüşü oranı küçüldü. aynı şekilde chp kara çarşaf açılımı ile bazı islami kanadı kendi tarafına çekerken, tabanıyla ortak görüşlerini azalttı.
peki partiler bu şekilde genişlemeye devam ederse ne olacak? bir x partisi çıkıp, ben hem radikal islamı hem liberalizmi, hem sosyalizmi, hem de faşizmi kendi potamda erittim, herkese hitap ediyorum mu diyecek? o zaman partilere ne gerek kalacak? yani oylar bir sisteme değil bir adaya verilmiş olacak. çünkü böyle bir sistemin olması mümkün değil.
bu nedenle; islamcıların rahatsızlığı da, chp'lilerin tepkileri de yerindedir. ve böyle olmalıdır ki sınırlar belli olsun.
görüş ne olursa olsun, destekçilerinin tepkilerini vermeleri çoksesliliğin devamını sağlayacak parametredir.
(bkz:
bende empati var mına koyim)