iş hayatında mutlu olmak
Next (2) - Last Page (2)

Şükela: Nice | Last 24h | Today | All

türkiye'de çok zor. bir mesleğe veya gruba indirgenemez biçimde genel bir sorun bu. hani en mutsuz ülkeler sıralamasında türkiye başı çekiyor ya. onun en büyük sebebi bu. maddi değil söylediğim. kendini gerçekleştirme ve manevi doygunluk. bunun sağlanması çok çok zor.
2 favorites - -
insanın ömründe ortalama 30-35 yılını geçirerek belki evinde geçirdiği vakitten daha fazlasını harcadığı bir şey için olumsuz duygular hissetmesi yaşam kalitesini tamamen düşüren bir durum.

koşarak gitmediğiniz bir işi bırakın diye klişe bir cümle var hani bırakın koşmayı ayaklarım geri geri gidiyor benim. en son lisede hissettiğim pazar günü öğlen sonrası insanın içine oturan o his, kaç yaşımda tekrar başladı. huzursuz iş hayatı eşittir mutsuz insanlar. çünkü 8 9 saat kötü zaman geçirdikten eve geldiğinizde ailenizle kaliteli zaman gecirmek hiç kolay değil
3 favorites - -
sosyal medyaya bakacak olursak herkes. geçenlerde kızın biri "hidrojenli su"yunu tüketerek ofiste 12 saat geçirdi ya! ötesi var mı?! sayesinde hidrojenli suyu öğrenmiş oldum; ben yıllardır sülfürlü su mu tüketiyorum nedir bilemedim.
0 favorites - -
çok zor bir denklem, üniversite birden beri istediğim ve sevdiğim işi yapıyorum fakat sevdiğim insanlarla çalışmıyorum dönem dönem iş hayatım cehenneme dönüyor. ekibim değiştiğinde mutlu oluyorum vs. her şeyin aynı anda olması ve mutlu olmak çok zor. kariyerim için katlanıyorum işte.
2 favorites - -
introvert iseniz imkansız
2 favorites - -
ahhahahah ulan ya.

20 yılı geçti iş hayatım, devlet dahil türkiye'nin en büyük şirketlerinde çalıştım, öyle işini severek yapan bulunduğu yerde mutlu olan insan sayısı bir elin parmaklarını geçmez.

zaten yaratıcılığı olan bir iş yapmıyorsanız kuş kondurmuyorsunuz yani, çoğumuz excellerle uğraşıp mail okuyor, mail atıyor, toplantılara katılıyor. yarattığımız bir şey yok.

alarmla uyanıp, saat 10'na kadar esnediğin, mesaiden sonra serviste uyuyakaldığın bir aktivite içinde mutlu olman için ağır gerizekalı olman lazım zaten.

çeşitli nedenlerle aylarca iş hayatına ara verdiğim zamanlar oldu, çok net söyleyebilirim ki kat be kat kendimi daha mutlu ve iyi hissettim. bizim ülkede iş yaşam dengesi diye bir şey olmadığı için bir lokma ekmek uğruna hayatınız sikertilir. bu skik iş hayatından ne kadar erken çıkarsanız o kadar büyük bir lütuf.

yarı emekli modunda takılıyorum, fedakarlık ettiğim konforlarım elbette oluyor çalışmadığım için, mesaili en azından, ancak bir patronun altında çalışmaya göre 10 kat daha mutluyum. istediğin saatte yatıp istediğin saatte kalkmanın ederi ölçülemez bile. dediğim gibi iş hayatında mutlu olanlar ya ağır gerizekalı tiplerdir ya da aslında göstermelik bir iş hayatları vardır, yoksa size maaş veren şirket sizi sker net söyleyeyim. daha dün konuştuğum satış müdürü arkadaşım ki 20+ yıl kıdemi var kıdeminin dolmasına 5 gün kala işten çıkarıldı performans nedeniyle. yani öyle mutlu olunacak, kendinizi güvende hissedebileceğiniz bir yer değil iş hayatı.
9 favorites - -
iş hayatında mutlu bireylerin sayısal olarak ciddi bir azınlık olduğu kanaatindeyim. bu bireylerin iş arkadaşları tarafından nasıl bireyler olduğu sorgulansa bir çoğunun nefret edilen kişilerden oluşacağıda aşikârdır.
mutluluğu homojen şekilde çalışanların geneline yayabilen kurum sayımız oldukça az. bu sebeple mutlu olabilmek için birilerini mutsuz etmenin gerekli olduğu bir düzenin içerisinde buluyorsun kendini. ahlâki değerlere verilen önemle iş yerinde ki mutluluk ve huzur resmen ters orantılı vaziyette.
o sebeple iş hayatımda mutlu olmamayı tercih ettiğimi söyleyebilirim.
0 favorites - -
ben mutluyum. işimi severek yapıyorum. kazancım da fena sayılmaz.

çocukluk yıllarımda sabah gazetesi meydan larousse ansiklopedisi veriyordu kuponla. her sabah gazeteyi alıp okula giderdim. kuponların hepsini toplayınca ansiklopediler geldi. ve benim en büyük hobim ansiklopedi okumak olmuştu o yıllarda.

birgün satranç başlığını okurken pascal ile kodlanmış bir satranç oyununun bir kısmını gördüm. çocukluk aklımla bu bana sihir gibi gelmişti. bir türlü yazılan kodların oyuna nasıl dönüşebileceğini akıl süzgeçimden geçiremiyordum. o yıllarda henüz ortaokuldaydım. işte benim programcılık serüvenimi o ansiklopedeki bir kaç satır kod başlatmıştı. iki yıl sonra anadolu lisesi sınavına girip anadolu teknik lisesi bilgisayar bölümünü kazandım. ilk programımı henüz onbeş yaşındayken yazdım.

o gün bugündür kod yazmak benim için yeni bir dünya yaratmak gibidir. bu tutkum hiç azalmadı. hala onbeş yaşındaki öğrenmeye aç bir çocuğun azmi ve heyecanıyla kodlama yapıyorum.
1 favorites - -
0 favorites - -
sadece yüksek maaş ya da unvan kalıcı bir tatmin sağlamaz. çünkü alışkanlık etkisi devreye girer. diğer yandan sadece keyifli ortam da uzun vadede yeterli olmaz. yaptığın işin bir değeri olduğunu hissetmen gerekir.

mutluluğu belirleyen şey insanın kendi değerleriyle işin sunduklarının kesişim alanı. bu kesişim ne kadar genişse iş hayatındaki mutluluk da o kadar sürdürülebilir olur.
3 favorites - -
Next (2) - Last Page (2)