starbucks'ı gözünde fazla büyüten insanların diğer fazla büyüten insanlara vereceği ipuçlarıdır.
bu sınıfa dahil olmadığımdan yavaşça süzüleyim.
çayın 3 lira olduğunu unutmayın.
-ne yaparsanız yapın, ama türk kahvesi istemeyin. sanırım "burası amerikan toprakları burda türk kahvesi isteyeni pişman ederiz" mottosuyla gerçekten de pişman ediyorlar, türk kahvesinden soğutmayı misyon edinmişler adeta.
-evde içtiğiniz filtre kahveden olsun, basit olsun diye filtre kahve istemeyin. onun yerine americano isteyin, yapılışı farklı ama tadı evdeki filtre kahveye daha çok benziyor. starbucks filtre kahvesi daha acı, daha ağır.
-küçük kavramı burda biraz alengirli, fiyat listelerinde tall, grande ve venti bulunuyor ama bu listelerde bulunmayan short gibi bir seçeneğiniz daha var ki normal bir insanın "küçük" kavramına tekabül ediyor (espresso kadar küçük değil, normal küçük)
-yağsız süt, kremasız gibi tercih haklarınız olduğunu unutmayın.
-afiyet olsun.
menüdeki isimleri söylemekte güvensizlik yaşıyorsanız direk türk kahvesi ya da çay isteyin o ortamda bir kaç içeceğin okunuşunu öğrenmeye çalışın.
bildiğiniz kahveyi süt,köpük,krema ve çeşitli tatlandırıcılar ilave ederek ve karizmatik görünsün diye söylemesi zor isimler koymaktan başka da bir olayları yok.
ilaveten latteyi güzel yapamıyorlar,cappucinonun yarısı köpük paranıza yazık.
ilk defa gitmişseniz lan bunlar kahveyi nereden içiyorlar?sorusuna cevaben
-kapağı çıkarmayı denemeyin orada bi delik göreceksiniz bu işinizi görecektir.
önce masa bulun ve masayı işgal edin.
kahvenin ismini söyleyememekten korkmayın, parayı veren zaten sizsiniz... kaldı ki kasiyerin de sizin aksanınızla veya yanlış söylemenizle dalga geçmeyeceği malum. eğer bunlara rağmen diyorsanız ki ben mahcup olurum, o zaman yanınızdaki insan ne alıyorsa aynısından alın. (bkz:
bana da aynısından)
gittiğinizi herkese anlatacaksınız. ilginç detayları not alabilirsiniz. mesela:
mesela satılan kahve ambalajlarının üzerindeki düğmelerin varlığını bilin. o düğmelere basınca kahvenin kokusu çıkıyor. parfüm aldığınızı hissedebilirsiniz.
ilk defa 1970'lerde açılmış gibi tarihine de göz atabilirsiniz.
avrupa'daki şubelerindeki dekorasyon da aynı galiba, kurumsal ohoo gibi büyük laflar edebilirsiniz.
latte içeceğim diyerek kurtulun. bu kadar basit.