şurada yazan ipuçları neden türk olduğumuzun kanıtı. bir içecek ya da alınabilecek masum bir tatlı için bu denli kasan bir başka toprak yok. bu kadar kasmayın, içeceğiniz alt tarafı kahve. kasiyerde fifa genel sekreteri falan değil o da insan. gidin türkçe söyleyin her şeyi ingilizce sorsa bile siz türkçe karşılık verin. translate yok diye fiyat arttırmıyorlar korkmayın.

bir kahve içmek için tavsiye veren bir millet ilerde nasıl savaşa girer hiç düşünemiyorum.

başlığı görünce gülümsedim. ben ilk defa gittiğimde içeri girip sipariş verememiştim arkadaşa ne alıyosan bana da ondan al dedim neyse bizimki girdi içeri ama onunda benden farkı yok milleti izliyor millet nasıl yapıyor önce para mı veriliyor ürünler nasıl telafuz ediliyor diye bakıyor bende ona bakıyorum tam bizimki siparişi kekeleyerek verecek o sırada içeri 30'larının başında bi adam girdi baristadaki hatun ona direk günaydın dedi ama adamda öyle bi enerji var ki ışıklar içinde yürüyor resmen adam. barista buna baktı her zamankinden mi emre bey dedi emre beyde gülümseyerek evet dedi bizimki de adres sordu dışarı çıktık siktir olduk bir yerde kır pidesi yedik

nereye gidiyorsunuz arkadaş alt üstü kahve satıyorlar ne ipuçundan bahsediyorsunuz .

kasılmayın. gidin kahve için. siz para ödeyeceksiniz hizmet ve ürün bekliyorsunuz. onlar size lütufta bulunmuyor. sanki mabede giriyoz.

girin adam gibi kahve isteyin. büyük boy olsun diyin, sütlü olsun diyin. vente, grande falan uğraşmayın. ordaki de insan siz de insansınız, aynı dili konuşuyorsunuz. ukalalık yapıp da "haaa grande yani" falan derse "he büyük işte" diyin geçiştirin. kapuçino da olsa espresso da olsa ne istiyorsanız söyleyin. zaten starbucks'a ilk kez giriyorsanız diğer ürünleri daha bilmiyorsunuzudur, kahvenizi severseniz ileride başka kahveler denersiniz.

bir kahve zinciri ne olay oldu be. senelerdir starbucks'dan kahve içerim grande falan demem 3 ya da 5. zaten koyu kahve seviyorum, giriyorum "bana bir orta filtre kahve, sütsüz olsun" diyorum alıyorum kahvemi.

ha isim bilmiyorsanız ya da farklı tatlar arıyorsanız gidin sorun baristalara. onlar da insan sonuçta. aynı dili düzgünce konuştuğunuz sürece karşılıklı anlaşırsınız. "kahvem azıcık sert olsun ama şeker tadı da alabileyim" derseniz ona göre kahve hazırlarlar. hazırlarken de bir sonraki siparişinizde işe yarayacak küçük ipuçları verirler.

dert etmeyin bu kadar amk. karşındaki de biliyor orta, büyük ne demek, kahve ne demek...

edit: adam kahve dükkanı sen de müşterisin lan. içeri gir elinle kahve makinasını göster, ağzına götür yine de verirler kahveyi. ne lan bu 3 yıldızlı michelin restoranı mı?

1. açıkta bulunan kahvelerden ağzınıza atmayın, tatları berbat. neden yaptım bilmiyorum.
2. söyleyemeyeceğiniz kahvenin altına yatmayın, ingilizceniz kötüyse latte için ya da kasiyer^* kızsa ne alacağınızı sorduğunda "şaşırtın beni" diyebilirsiniz.
3. ilk gittiğimde başıma gelen: "espresso söyleyip, gelince bu ne lan büyüğü yok mu bunun?" demeyin.
4. tuvaletin şifresi fişte yazıyor. olmadı wireless şifresi kırmaya çalışır gibi deneyin: 123#
5. starbucks masalarında mouse adam gibi gitmiyor. o büyük peçetelerden alın mousepad işini görüyor.
6. internete bağlanmak için ttnete fake bir mail ile kayıt olun, cebe tek şifre geliyor.
7. dağılın. kahvem soğudu.

valla biz yeri geldiğinde elli kuruşluk nescafeye para bulamıyoruz, görüyoruz ki yazarlar pek bi cool takılıyorlar. gidildiğine anlamadığım anlamayacağım yer.

basın eksiye bakiyim.

gitmeyin. sütlü kahveye o kadar para vereceğinize bi fakire döner ısmarlayın. hem sevaba girersiniz.

kasaya gidin "herzamankinden" deyin kasiyer size mal mal bakarken kasanin onundeki ciklot lokum gibi ivir zivirlara bakip "bu yavrunu sevindirlerin icinde niye yumiyum yok?" diye sorun, kasiyer baska bir arkadasina seslenip kas goz isareti yaparken "londra' da ki subenizde mirra yapiyolardi, sizde yapiyo musunuz? diye sorun. cevap beklemeden arkanizi donun ve cikin, simdi onlar dusunsun!

burada yazılanlara aldanmayın. mahalle kahvesinden daha samimi ve daha iyi bir hizmet almak istermisin, git starbucks'a. italyanca olan kahve isimlerini bilmiyor musun ? siktir et. siparişini alan çalışandan yardım iste, nasıl bir tad aradığını anlat, o sana güleryüzle yardımcı olacaktır. aldın beğenmedin mi, ''bu ne biçim kahve''yi hayvanca söylemediğin vakit alıp güleryüzle değiştireceklerdir. defaat ve defaatle başa gelmiştir..
kafanı mı dinlemek istiyorsun, git otur alma kahveni etrafı izle sonra yine içmek istemedin mi, içme. sıkılınca çıkar gidersin dükkandan, kimse sana karışmaz-darlamaz. istanbul istiklal/bebek'de ki kadar popüler olmayanlarında it yok uğursuz yok.

tabi siz alışmışsanız hanzo garsonlar ve aynı ürünün 2 farklı zamanda ki tadlarının birbirine uyum sağlamamasına, siz alışmışsanız tad'a hizmete değil de marka takıntısına e o zaman da gidin starbucks'a en azından ülkemizde ki marka takıntınızın ihtiyacını gidermiş olursunuz. hem gelen karılar da güzel.