bu yapıt hakkında izlemeden önce herhangi bir malumatım yoktu. ilk iki uyarı cümlesinin ardından "tanrı yoktur" yazısı ile başladı film. arkasından da dönen dünya grafiği, ve hemen ardından peşi sıra gelen bir sürü tanım... tamam dedim, şimdi filmin sonuna dek müstehzi bir ses tonuyla tanımlar yapılacak ve akabinde bir şekilde "gördüğünüz gibi tanrı yoktur" denilecek. inanç sahibi bir kimse olarak rahatsız edici bir deneyim bekliyordum.
film tanımlarla başladı ve üslubunu hiç bozmadan devam etti. yer yer ilginçleşiyordu. sonunda ne diyecekler diye merak ediyordum. ve çok geçmeden filmin meramının anlaşıldığı çiçekler adası sahneleri geldi...
ve şimdi dumurlardayım. arkadaşım böyle bir konuyu bu kadar sukunetle nasıl ele alabildin, nasıl oldu da böylesi bir öfkeyi dillere destan sarkastik bir üslupla yazıya dökebildin, böylesi sert bir mesajı nasıl böyle dingin cümlelerle verebildin. normal bir belgeselde görülünce artık aldırış bile edilmeyen bir konuyu, nasıl böyle taze anlatabildin.
şapka çıkartıyorum sana
jorge furtado. ters köşeye yatırdın beni. daha izlemeden "rahatsız edici bir deneyim" filan diyordum, bin kat rahatsız oldum.