türk gençliğinin içinde bulunduğu durum. çevreme bakıyorum ve insanlar aynı anda; hem komünist, hem ulusalcı, hem milliyetçi hem de muhafazakar olabiliyor. gerçekten şaşılası bir durum. şimdi diyebilirsiniz sanane milletten diye ancak öyle değil. bu oturmamış bir karaktere ya da yanlış bilgilerle oturmaya çalışan yamuk bir karaktere sebep olur. toplumsal olaylara da komik komik tepkiler veriyorsunuz sonra. ne yapacağınızı şaşırıyorsunuz.
edit: kendimi "bir şeyci" olarak tanımlamıyorum çok şükür. körü körüne bir fikre de hayatımı bağlayıp heba etmeye hiç niyetim yok. fakat belli bir fikre yakınlık duyanların da belli bir tutarlılık seviyesinde olması gerekiyor. bir insan hem "milliyetçi" hem de "komünist" olabiliyorsa bunun adı "çeşitlilik" değil bal gibi de karmaşadır. boş muhalefet yapma gereği olmadığını düşünüyorum. bir yandan anarşizmi savunup diğer yandan bizim ordumuz avrupa'nın en güçlü ordusu demek çeşitlilik değil düpedüz aptallıktır.
sosyal bilimler ve siyaset tarihi hakkinda derin bilgisi olmayan insanlarin karmasa olarak tanimladigi durum.
bu olsa oksa ideoloji cesitliligi olur.
politik ideolojiler devinim icindedir. yeni yaklasimlar dogurur. herhangi bir insanin aklina gelecek ilk uc dort ideolojinin bile kendi icinde onlarca kirilimi vardir.
hatta bazi yakkasimlar farkli milletlerde farkli anlamlar da kazanir.
merak edenler list of political ideologies yazip arwtinca cikan rakamlara sasirabilir.
toplum dinamikleri degidtikce siyasal sistemlerin ihtiywclara verecekleri cevaplar da degisir. bu yuzden insanlarin koru korune tek bir fikre bagli kalmasini beklemek bagnazliktir. bu da turkiyede sagicisindan solcusuna herkesin ortak hastaligidir. turk insanina gore herkes bir seyci olmak zorunda.
lisede felsefe dersinde fen testi cozdurunce boyle oluyor iste.
ideolojiyi geçtim,bizim millet kendi içinde bile tutarlı değil.hadi bazı kesimler tarikattir cemaattir oradan oraya savrulmaktan,muhafazakar bataklığına saplandı,ya geri kalanlar.ben üniversitedeyken ulusalcı bazı gruplar(özellikle tgb liler)ölümüne perinçek in peşinden gittiler.gelinen noktada perinçek te akp li oldu,ee artık baştan ampul olsaydınız madem,bu kadar enerji,koşturmaca hepsi hikaye.baştakiler fırıldak gibi döndüğü için peşindeki kitlelerde spin atıp duruyor, hatta duramıyor.ümmetin başı da dönmüyor.
türk halkının genel problemidir.
neyi, nasıl, neden savunduğunu bilmezler. siyaset mekanizması ve onun maşası olan medya organları tarafından sürekli manipüle edilerek, kendi fikirlerinin antitezini taşıyıp ortamlarda ben gerizekalıyım diye haykırırlar.
sözlükte bu tip binlerce yazar mevcuttur. entry geçmişlerine bakıldığında kısa bir zaman aralığında kendi kendini yalanlayan entrylerin varlığını görmek için herhangi bir yazarın ismine tıklayıp geriye doğru birkaç yazısını okumanız kafidir.
- atatürk'ü seviyorum.
- ne güzel.
- bediüzzaman'ı, necip fazıl'ı da seviyorum.
- eee daha başka?..
- osman yüksel’i de seviyorum. meclise kravatını beline bağlayıp girmiş,
- atatürk’e de “piç” başlıklı yazı yazmış ama.
- abi kafamı karıştırma ya, o iş eskide kaldı, sen belindeki kravata bak.
- sen şeyh sait'i, iskilipli atıf'ı da seviyorsun o zaman?
- yooo, onların hain olduğuna inanıyorum.
- iyi de nfk o ikisini din mazlumu ve kahraman gösteriyor.
- yaa o kadar hata kadı kızında da olur abi.
- atatürk'e de "put adam" kitabını da yazdı.
- orayı da karıştırma... sakarya şiiri on numara be abi...
- peki arapları kavmi necip görüyor musun?..
- tabi ya, peygamber efendimizin milletidir.
- arapça da kutsal mıdır sana göre?..
- tövbe de abi, çarpılırsın valla... kutsaldır tabi...
- türk milliyetçiği ile aran nasıl?..
- ben türküm ve türk milliyetçisiyim.
ideoloji çorbası böyle bir şey işte.
ben gidip bir paça içip geleyim...
turk solunun ve hatta saginin 50 yildir icinde bulundugu durum.
atsız bir yazısında “vahdettin hain olamaz zira o bir osmanoğludur,” der. kabul edelim, çok subjektif, romantik bir hüküm zira atsız osmanlı ailesine din-diyanet sebebiyle değil kan aristokrasisine duyduğu saygıyla bağlı. ruh adam’da bunu açıkça görüyoruz, aileyle ilişkisinde de.
diğer yandan herhangi bir monarkın, atalarının büyüttüğü bir memleketin işgalinden keyif duyacağını, mutlu olacağını düşünmek de -bir hüküm gibi söylemiyorum ama- biraz zor gibi geliyor bana. zavallı ve basiretsiz bir adamdı. ama gönül isterdi ki, son padişah kuvayımilliyecilerin
elinde ölmekten mi korktu, korkmasaydı da kendi insanının elinde boğazlansaydı. neticede böyle ölen ilk padişah olmazdı. burada da basireti bağlandı ve ingiliz gemisiyle gitti. içinde türk tarihinin en büyük adamlarının yer aldığı şerefli bir zincirin en boktan halkası oldu.
son doğu roma imparatoru, fetih esnasında vuruşarak can verdi. maalesef son osmanlı padişahı onun kadar haysiyetli olamadı. hain diyemiyorum ben de, zira bizi de atsız yetiştirdi. ama sağ olsun 20 yıllık akp iktidarı sayesinde artık basiretsiz diyebiliyorum.
akp iktidarının ne suçu var? suçu yok. onlar da bizi eğitti. 20 yılda üzerimize boca edilen leş gibi propaganda sayesinde -akıllı adamlar olduğumuz için- tarihe nispeten insan gibi bakmak gerektiğini öğrendik ve bu tarih özneleriyle aramıza biraz mesafe koyabildik.
atsız, osmanlıya bolca sövülen bir devirde bu ailenin hakkını gözetti ve muvafık değil muhalif olmanın gereğini yaptı. şimdi de bolca sövülen atatürk’ün hakkını gözetmek bize düşüyor.
inşallah hepsinin tarihimizin öz malı olduğunu, hain veya kahraman cetlerimiz olmaktan çok tarihe ait olduklarını, bizim yüceltme ve aşağılamalarımıza, görebilseler, götleriyle güleceklerini anladığımız zamanlar da gelir. kendi metafiziğimden çok kurtulamadım ama mevzum böyle...çok bilmişlere duyurulur
türkçülüğün ne olduğu bellidir. türk milletini yükseltmek, türk milletinin, türk vatanında tam bağımsız olarak, kayıtsız şartsız hâkim olarak yaşamasını sağlamaktır. bu tanım, atatürk’te de, atsız’da da var olan bir tanımdır ve kimsenin buna
itiraz etmesi, söz konusu değildir. kaldı ki, atsız’ın ifâdesiyle “türkçülük, türk millîyetçiliği demektir”. peki, bir insan, neden türkçülüğe saldırır? elbette, türkçülük fikrini benimseyebilir, karşı olabilir. ama türk milletine değer veren, kendisini milliyetçi olarak tanımlayan bir kişinin türkçülüğe tavır alması çelişkidir. bu durumda, ilgili kişi, ya sahtekardır ya da ne yaptığının farkında olmayan, bilinçsiz bir cahildir. peki, çok sayıda kitap yazmış insanların ne yaptığını, ne söylediğini bilmeyecek kadar bilinçsiz olduğu düşünülebilir mi? sanmıyorum...
ülkemizde islamcı, liberal ve marksist kesimlerin türkçülüğe yönelik saldırıları, uzun bir geçmişe sahiptir. dolayısıyla kendisini açıkça bu ideolojilerle tanımlayan birinin sözleri, rahatsız edici olsa da, yadırganmaz. çünkü başka türlü bir
söz beklemezsiniz. kaldı ki, bu şekilde yapılan bir türkçülük karşıtlığı da çok etkili olmaz. ama atatürk üzerinden nişan alırsanız, bu durumda, maalesef, etkili olmanız yüksek ihtimaldir. çünkü atatürk’ü tanımayan, fikirlerini bilmeyen, ama bilinçsizce seven insanları ikna edebilir, onları türk düşmanlığı noktasına bile çekebilirsiniz. şu anda da yapılan budur. oysa, atatürk, türkçülüğü uygulama sahasına koymuş bir türkçüdür. elbette, kendisini türkçü olarak nitelememiştir. ancak kendisini her daim türk milliyetçisi olarak nitelemiştir. sözleri ve uygulamalarıyla türkçülüğünü göstermiştir. öyle ki, atsız’ın deyimiyle döneminde “bir türklük fırtınası” estirmiştir. başlı başına bir ırkçı metin olan “iskan kanunu”, hukuk alanındaki en büyük örnektir. öyle ki, bu kanun ile resmen devlet politikası halini almıştır.
atatürk’ün dönem şartlarından ötürü turancılığı eleştirdiği nutuk’taki ilgili kısımda bile ırk farkı gözetmeksizin, bütün insanlığı kapsayan devlet düşüncelerinin yanlışlığını övmektedir. neyse, atatürk’ün türkçülüğü, yaşanan, bilinen bir olgudur ve tartışmaya kapalıdır.tanrı türk'ü korusun...