ideoloji bağnazlığı

Şükela: Nice | Last 24h | Today | All

bir ideolojiye deli gibi bağlanıp düşünmekten kurtulmak , kutsallar bulup o düşüncede sorgulayamamak.
1 favorites - -
(bkz: denge)
0 favorites - -
(bkz: sosyal fasizm)
0 favorites - -
0 favorites - -
bugün birçok ideoloji ölmüş ya da öldürülmüştür. can çekişen ideolojilerin ise savunucuları vardır.
işte bu hamamböceği kadar yaşama tutkun ideolojiler bazılarında bağnazlık, bazılarında ise parayona yaratmıştır sanırız.

oysa bu trajikomik bir durumdur. çünkü ideoloji bağnazlığı kendi içinde bir kural ihlalidir.
tutunduğun ideoloji "yandaşlarına" bağnazlığa varacak kadar şiddetli bir yaptırım gücü uyguladıysa artık dogma olur.

dolayısıyla ideoloji bağnazlığı yoktur, dogmalar vardır....
1 favorites - -
ömrünü, en çok da kendisini ortadan kaldırmaya yönelik başka bir ideoloji bağnazlığına borçlu olan virüs. bir ideoloji bağnazlığının sonunu, asla başka bir ideoloji bağnazlığı getiremez. ne zaman özgürlükten yana olursak herkes için, o zaman kurtuluruz bu ideoloji bağnazlıklarından.
0 favorites - -
ideoloji konusunda sabit fikirli olmaktır.
0 favorites - -
ülkemizin temel problemlerindendir hatta en temel problemidir. insanlar ideolojik yaklaşımlarından vazgeçemiyorlar, ideolojik olarak inandıkları grup ne yaparsa yapsın dünden kabullenmiş modundalar. bu bağımlılık gözleri dağlıyor adeta; insanlar yalanlara inanıyor doğrulara sırtını dönüyor.
0 favorites - -
insanın kendi gelişiminin önüne çektiği camdan tavandır. bir toplumda kök salabilmesi içinse, derin kamplaşmalar yaşanması adeta bir ön şart gibidir.

bu konunun aklıma gelmesinde geçen günlerde mesaj aldığım bir yazarın ve matrislerin diagonalize olabilme koşulunu anlamaya çalışırken yaptığım hatalı varsayımın ciddi rolü oldu.

eğer nxn bir matrisin n adet ayrı özdeğeri varsa, n adet ayrı özvektörü o uzayı gererek bir baz oluşturur. bu durumda matris diagonalize edilebilir. benim yaptığım hatalı varsayımsa, tersi olmayan matrisleri diagonalize olamaz diye düşünmekti. halbuki teorem açıktı, n adet ayrı özdeğer. gayet sıfır da bu ayrı özdeğerlerden biri olabilirdi. bir zihin tembelliği yüzünden yanlış bir şey farz ederek konuya yaklaşmıştım. tabii tersi geçerli değil bu önermenin ama bu başlıkta buna devam etmeyeceğim.

diğer konu ise osmanlı'nın çöküş nedeni üzerine yazdığım şu yazıydı. sosyal bilimlerle ilk olarak iktisat üzerinden bağ kurduğum için her şeyi iktisadın doğası üzerinden açıklamaya meyyalim var. bu birtakım yanlışlara da beni sürükleyebilir bittabi.

dolayısıyla, kontra argüman geliştirerek bu fikirlerin çürütülmesinde ön ayak olacak bir yazıdan ancak ve ancak mutlu olurdum, tıpkı özdeğer/diagonalizabilite konusunda olduğu gibi.

mamafih, ideoloji bağnazlığının ön plana çıktığı noktaları yakalamanın birkaç kolay yolu da var. mesela,

1) kişide savunduğu fikre karşı inanılmaz bir bağlılık ve sarsılmaz bir inanç

2) fikirlerini yazıya dökerken yaptığı çok açık imla hataları ve anlatım bozuklukları

3) kontra argüman geliştirirken metodolojiden uzak yöntemlerin oluşturduğu mantıksal yanılsamalar

daha da artırılabilir. eğer üzerinde tartışılan konu sosyal bilimlere aitse, kişi bu tarz yanılsamalara kolay düşer çünkü kamplaşmış bir toplumda kendi fikir ve aidiyet bağlarını güçlü tutmasını sağlayacak birçok uyarana maruz kalmıştır. ama konu pozitif bilimler veya matematikse bu uyaranlara daha az maruz kalınır.

çünkü, hiçbir devlet ve toplum tasavvuru bireyi bir matrisin özvektör ve özuzaylarına karşı aidiyet bağları geliştirecek bir yapıdan müteşekkil olmaz. pozitif bilimlerin diğer konuları da aşağı yukarı böyledir ama sosyal bilimler bir toplum tasavvuru inşası için önem taşıdığından dolayı durum farklılaşabilir.

bu durumda tekrar osmanlı örneğine dönecek olursam, kontra argüman gelişiminde şöyle bir düşünce yapısı açık bir ideoloji bağnazlığı tanımı olabilir.

bu kadar detaylandırmaya gerek yok osmanlı'nın son 30-40 yılında hain ittihatçıların abdülhamit han'ı devirmesi en temel çöküş nedenidir. hem her şey böyle iktisatla açıklanmaz.

bu cümlelerdeki en temel mantıksal hata nedir?

karşı ideolojinizde olduğu bariz bir savunuya karşı aynı derecede anlamsız argümanları kendi ideolojinizce hafife almak ve pejoratif söylemlerde bulunmak değildir. çünkü bu hem bir hata değildir, hem de mantıksal değildir.

buradaki mantıksal hata şudur.

600 yıldan uzun süre yaşamış bir devlet var. bu devletin toprak kayıpları 200 yıldan uzun sürmüş. sıkıntılı ekonomik koşulları ise 300 yıldan uzun sürmüş. bu çöküş ve dağılmaya gidecek olan sürecin caps on <sadece> caps off son 30-40 yılın analiziyle anlaşılabileceğini savunmak mantıksal bir hatadır.

mantıksal hataların aşikarlık derecesiyle ideolojik bağnazlık arasında ters orantı vardır. kişinin eğitim ve bilinç düzeyi arttıkça bu tarz mantıksal hataların görünürlüğü azalır. yine de yok olmaz. bu noktada karşınızdaki kişiye karşı sağlıklı bir tartışma ortamı da oluşamaz.

çünkü konu osmanlı'nın çöküş nedenlerini artık aşar hale gelmek zorundadır. kişi kendi psikolojisini iyileştirmek için karşısındakini aynılaştırmak zorunda hisseder. bu noktada amaç doğrunun bulunmaya çalışılması değil, kendi fikirlerinin karşı taraf tarafından kabulünün kişide yaratacağı psikolojik rahatlamaya olan ihtiyacıdır.

bu sadece ideoloji temelinde de geçerli değildir. tuttuğunuz takımın maçını izlemeye stada gittiğinizde sizinle aynı fikirde olan insanların arasında kendinizi güvende hissedersiniz. bu güven sizin toplumsal olarak ayıplanmayacağınızı size bilinç altında kabul ettirdiği için sinirlenince sahaya herhangi bir şey fırlatabilirsiniz pek ala.

ya da, cuma namazına gittiğinizde de aynı şekilde sizin gibi inanan insanlarla bir benzerlik kurabilirsiniz. bu sizi mutlu eder ve rahatlatır. ya da sizinle aynı siyasi fikre sahip insanlar arasında da rahat hissedebilirsiniz. bu insani bir duygu durumudur ama hakikatin arayış sürecine sekte vurduğu da vakıadır.

ideolojik fikirlere olan sarsılmaz güven zihin dünyanıza sınırlar çizer. bu sınırların dışında düşünemezsiniz. bu nedenledir ki çocuklar yetişkinlerden daha özgür düşünebilirler çünkü sosyal uyarana maruz kalma dereceleri düşüktür. aslında en temel hata kendi savunduklarınızın hakikat olarak benimsenmesi için çabalama güdüsüdür. ideoloji bağnazlığı bireyi bu noktaya iter. kurgusal siyasette bu bir araç olarak kullanılabilir, başarı da getirebilir ama ekonominin kurallarında duvara toslar. ekonominin kuralları fikirlerin kabulünden bağımsız olarak katma değer üretebilme yetisi nispetinde bir iktidarı güçlü/güçsüz kılabilir.

öte yandan ideoloji bağnazlığının dışında da insan sınıflandırma yapmaya meyillidir. mesela özdeğerlerinden biri sıfır olan bir matrisin tersi yoktur. bir matrisin tersi olmaması sanki kötü bir şeymiş gibi gelir bana hep çünkü ya sonsuz tane çözümü olur ya da hiçbir çözümü olmaz.

atfettiğim bu negatif unsur, zihin dünyamda diagonalize edilemeyen matrislere de bilinç altımda bir negatiflik yarattı ve ben otomatik olarak bu iki negatifliği birleştirerek tersi olmayan bir matrisin diagonalize edilemeyeceğine inandım. halbuki özdeğerlerinin ayrı olması demek sıfır olmaması demek değildi.

bundan bahsetmek istedim çünkü bu konunun ideolojik hiçbir yönü yok, dinle alakası yok, tuttuğum futbol takımıyla alakası yok, yok kere yok. bu sadece matematik konusuydu. ideolojinin bir nesnesi olabilecek bir yanı yoktu. ama bilinç altı böyle yanlış bir sınıflandırma yapmaya itti beni.

buradan da varmak istediğim nokta şu. ideolojik bağnazlık düşünce ve zihin dünyasına keskin sınırlar çizse de, insan beyni kendi kendine de bu sınırları çizebiliyor. galiba burada mesele ideolojik bagimsizlik sanrisi başlığında olduğu gibi her an objektif olamayacağımızı bilerek ve kabullenerek objektif olmaya çabalamaktır.
28 favorites - -
türkiye'nin siyasi kültüründe olduğu için sağ/sol fark etmeksizin - de-politizasyon uygulanmış 80 sonrası nesilin önemli bir kısmı hariç - bir çok kişide gözlemleyebileceğiniz kültürel değer.
0 favorites - -