sarhoş ve sadece düşündüklerini söylemek
bence diğerleri daha çok güzelleşiyor. ve bence insanlar ve hayat ayık kafayla hiç de çekilir değil.
kilerinde sakladığı köpekleri az olan kişi. halk tabiriyle, "kalbi temiz" şahsiyet emarelerine sahip olma hali.
yalan söyleyebilme yeteneğinin azalmasından kaynaklıdır.
çakır keyifsem,cok neşeli,sevecan oluyorum.sarhoşken ağzı bozuk,kavgacı, cok konuşan biri oluyorum.ayıkken bunalım moddunda devam.
olsun da isterse içkiden sonra olsun , olsun ama
bir insan alkol alınca nasıl kavga edip, kötü bir hale bürünür ki anlamış değilim.
kendime adıma konuşayım; ben bu alkolü aldığım zaman öyle bir rahatlıyorum ki. bırakın bir insana kızıp kavga etmeyi, sineğe bile kıyamıyorum.
düşüncem şudur ki, içinde bir gram kötülük veya art niyet olan insan için alkol tamamen bahanedir. o insanlar çay içip de adam öldürecek potansiyele sahiptir.
insan marifet edinmek üzere dünya denilen sahada müşahitlik edeceği boyutlara salınmıştır. diğer anlamda hepimiz bir okyanusta yolculuktayız. bu okyanusta sesler var, kokular var, tatlar var, hisler, duygular kısacası bilgiler var. yolculuk sonucu topladığımız tecrübe, edindiğimiz bilgi yaşama geçirdiğimiz kabul ettiğimiz nispetle bize kalan olacak. şu an ki içimiz gelecekteki dışımız haline evrilecek.
bize "ne istersin, ne dilersin" diye soruluyor.
kısacık bir fanilik deneyiminden sonra "baki olarak ne istiyorsun" deniliyor.
"sana ne kalsın, hangisi gitsin, kiminle dost olmak istiyorsun, neyi sevdin, neye iğrendin, emin misin, sağa mı, sola mı" ve "son kararın mı?"
birbiri içine girmiş sorular, cevaplar, ipuçlar, kestirmeler, stratejiler, yol haritaları; kendi hayatlarının keyiflerini, zevklerini, oyunlarını, eğlencelerini ahiret hayatı için terk etmiş, bunların tümünü elinin tersi ile itmiş kişilerin ifadelerinde, açıklamalarında mahfuzdur.
içki, insanı içine itip içindekinin dışarı taşımasına sebebiyet veren bir uyarıcıdır. iyi insanın iyiliğini artırır, zekasını keskinleştirir. sahip olunan kabiliyete göre şaire söz döktürür, bestekara ise nağmeler okutur.
kötü insanı ise daha beter kötülüklere iter. içindeki fenalıkları, kini, nefreti, azgınlığı artırır. insanların çoğu ise kötüdür, fenadır, asidir, isyankardır. hem de kör kütük. bu kötülük sadece üst bilinçten kaynaklanan kötülük değil, bilinçaltında gizlenmiş olan çok daha azılı bir canavardan, azgından müteşekkildir. kendimizide dahil ederek; "iyi kalbli, yardımsever, bugüne kadar hayrından başka bir şeyini görmedim" dediğimiz kişiler gerekli şartlar ortaya çıktığında, işte bu azgın bölge uyanarak tüm hünerlerini sergilemeye başlar. kendisine tehlike sinyalleri gitmeye başladığında kınanmış bütün faaliyetlerini teker teker icra etmeye başlar.
insan kendisinde saklı olan bu bölgeden habersiz, kendisini yöneten bu gizli yönetim organına karşı duyarsızdır. işte dünya hayatını, ahiret hayatı için feda etmiş kişiler bu bölgeye dalış yapanlardır. onlar bu canavarla yüz yüze burun buruna gelirler. her şeyi hükmü altına aldığını tecrübe ederler. dünya güzelliklerinden, eğlencelerinden, zevklerinden el çekerek onun serzenişlerine, küfürlerine, cinayetlerine tanık olurlar. ve çok büyük operasyonlar ile onun maskesini düşürürler. bu öyle büyük bir savaştır ki bir beyin cerrahından kendi kendisinin beynini ameliyat etmesi istenmiştir. yani hem direksiyon başında olacaksın, hem araba gidecek, hem de lastik değiştireceksin, motor çalışırken subapları değiştireceksin!
evet kulağa imkansız gibi gelen bütün bu işlemleri yapacak bilgi her insanda yüklü. gerekli aletler ve teçhizatlar elinin altında. fakat ellerini çekmesi gereken yerden ayıramıyor. düşüncelerini sürekli içine akıtmış olduğu kirli sular sebebi ile toparlayamıyor. kitlenmiş, tüm gücü elinden alınmış bir zavallı haline düşmüş.
tecrübelerini içki, zina, para kazancı, mal mülk makam sevgisi ile sabitlemiş.
oysa dünya içkilerini gölgede sıfır bırakacak her kadehte ayrı bir kokuya tada sahip olan insanı kendinden geçirip duran şarap mahzene sahip.
5 saniyelik zevki, saatler boyu sürecek bir muhabbetin iştiyakına takas etme müptelası.
bütün dünya merkez bankaları birleşip finansörü olmuş olsa projesini dahi elde edemeyeceği bir köşkü var ki; onu görmüş olsa "ölene kadar hiç bir çatının altına girmeyeceğim! köşkümü başka bir ev ile aldatmayacağım" diye yemin eder.
her şey ne içtiğine, ne yediğine, ne konuştuğuna bağlı anlıyor musun? ameliyatın tam ortasındasın. ahirette bedenin olacak kalıp şu an bir masada yatıyorda sen buradan, bu uzak bir diyardan onu en iyi hale getirecek amellerinle müdahaleleri yapıyorsun. şişeyi, eğlenceyi, zevki iş edindiğimiz her bir an masadaki beden için kan kaybı.