vefat haberi beni karmakarisik duygularla dolu bir sele suruklemis, kisacik hayatina sayilmayacak basari sigdirmis hoca. hocam...
malum sebeplere ek olarak kendisine bir konuda kirginligimdan dolayi ilk duydugumda kaybina cok uzulmedigimi dusundum, oyle hissettim. eger kabul edecek cesareti vardiysa kirginligimin sebebini o da biliyordu.
ogrendim, saatler gecti, dusundukce dusunuyorum, durduramiyorum. ıki handan inci imgesi beliriyor zihnimde: atanmis rektor handan inci ve hocam handan inci. her aglayacak gibi oldugumda rektör handan inci geliyor aklima, bir sekilde tutuyorum kendimi. ıcimdeki firtina artik kontrol edilemez bir noktaya varinca artik anladim: rektor handan inci'ye kirginligim bir kenara, hocam handan inci'yi kaybetmek beni tam anlamiyla kahretti, mahvoldum. basladim aglamaya, durduramiyorum. ısin kotusu cevremde (cogunluk icin) o kadar kotu bir imajı var ki, boyle kadroldugumu muhtemelen 1-2 kisiye soyleyebilirim ancak.
atanmis olmasinin getirdigi sikintilari cektigi kadar, ayni durumun getirdigi avantajlari kullanarak universiteye, oyle ya da boyle, cok guzel hizmet etti. benim gozumde kayyumlugunu universite cikarlari icin olabildigince iyi yonde kullandi. yillardir kadinin arkasindan soylenmeyen kalmadi, kendi gozumle gordum kulaklarimla duydum. ama bu insanlarin neredeyse hicbiri bu kadinin akademi'ye kattiklarini gormedi.
benim tanidigim handan inci, bana soran olursa tanpinar'a cok benziyordu. sevdigim yonleriyle de, elestirdigim yonleriyle de.
canim hocam... daha gecen hafta aklima geldiniz, yazacaktim, yazmadim. keske yazsaydim.
beni bana degil, baskalarina ovdunuz. beni sevip takdir ettiginizi sizden de duyabilseydim keske.
baklava sozunuzu koca olulda bir tek ben unutmadim, siz de unuttunuz ama olsun.
"aman ha sakin kaybetme, baskisi yok" diye verdiginiz ama size geri getiremedigim orpheus'unuz icin umarim beni affetmissinizdir.
isiklar icinde uyuyun...