msgsü "reaktörü"
üniversiteyi kaynatıp buharlaştırmakla meşgul biri. biri (belgisiz zamir!) diyorum çünkü kendisi belgisiz biri. yani şu anki görevi liyakati gereği değil. zaten bu görevi kaldıramadığı "hot zot" ile üniversite yönetmesinden belli.
edebiyat fakültesi profu olarak diğer birçok tde (türk dili ve edebiyatı) profu kadar çapı var. kuyunun dibindeki kurbağa misali. liseye çevirdikleri tde bölümlerinin kralları ve kraliçeleri olarak on yıllardır bir gıdım ilerlemeyen tde akademik düzeyinden sorumludurlar.
orhan bursalıyazmış. şuradan meraklısına:
https://www.cumhuriyet.com.tr/…universitesi-1881354

ben de eleştirmişimdir zamanında duruyor gönderi ama yeni türk edebiyatı alanına katkıları tartışılmaz, eleştirdiğim konu başka alanına yetkinlik başka.

o yüzden vefat da etmişken, hem de erken bir şekilde, biraz insaflı yorumlar yapmak gerekir diye düşünüyorum, çalışmaları ortada daha da ileriye götüreceğiz alanı.

yeni türk edebiyatı alanı önemli bir araştırmacısını kaybetmiştir, allah rahmet eylesin.

hiçbir katkı sunma potansiyelinin olmadığı güzel sanatlar akademisi’ne asla yakışmadığı gibi, okulun değerli hocalarına mobbing yapmak suretiyle davalık olan atanmış rektör.

mobbing yüzünden dava edildiğini gazeteden öğrenmiş :) ayrıca güzel sanatlar fakültesi dekanı nihal kafalı’yı geleneksel türk el sanatları bölümüne kadro verilmesine itiraz etmek ve bölümü “yobazlık” olarak nitelendirmekle suçlamış. ki nihal kafalı’yı tanıyanlar buna yalnızca güler.

edit: corona testinin pozitif çıktığını açıklayan atanmış rektör.

mimar sinan'da derslerinden keyif aldığım nadir hocalarımdandı. ben çok üzüldüm. mezun olduktan sonra derslerini çok özlüyordum. keşke gidip derslerine girseydim.
kendisinden hikaye ve roman tahlili dinlemek çok güzeldi. bambaşka ufuklar açardı bende.
çok üzgünüm.
beni tomris uyar ve füruzan'la tanıştırdı. bana tahlil yapmayı öğretti. daha 1. sınıftayken koşa koşa gidip seçmeli öykü tahlilleri dersini almıştım.
bugün tanpınar ismi bu kadar biliniyorsa kendisinin çalışmaları sayesinde. bugün oğuz atay'a hak ettiği değer veriliyorsa bunda handan hoca'nın etkisi, çalışmaları yadsınamaz.
hocam, keşke hiç rektörlük işlerine ve dolaylı olarak siyasete bulaşmasaydın. keşke hep akademisyen olarak kalsaydın.

edit: ailesi tören istememiş ve bugün ikindiden sonra feriköy'den cenazesi kaldırılmış.

camiadan değilim ve kendisini tanımam, sadece tanpınar müzesiyle ilgili yaptığı çalışmaları duymuştum. herneyse bugün baaam diye timeline'ıma düşen iki linki vereceğim, biri bu
üniversitede sahte belge skandalı
diğeri de burada
umarım birincisi için iyi bir açıklaması vardır, ikinci umarım doğru değildir, çünkü odalardan afiş toplatmanın savunulacak bir yanı yok.

edit. bu konuda iki dm aldım.
birinci mesajda birinci linkte bahsedilen araştırma görevlisinin çoktan öğretim üyesi olduğundan bahsediliyor. bilemem, geçmişteki yanlışı meşrulaştırmaz.
ancak ikinci mesajda da aynı okulun mensubu bir suser birinci linkteki olayla ilgili bir açıklama yapmış. özetle, bu olayın handan inci'nin rektör adaylığı sonrası ısıtılıp gündeme getirildiği, aslında bir usulsüzlük olmadığı, soruşturma komisyonunda da diğer rektör adaylarının olduğu yönünde. aynı suser poster indirme eyleminin de olabileceğini, inci'nin çok kuralcı bir kişilik gibi göründüğünü ve bu eylemini de zaten disiplin yönetmeliğinde yer alan hükümlere göre yapmış olabileceğini belirtiyor.

bu durumda benim anladığım, muhtemelen bahsi geçen alım sınavında eksik olan bir belge sonradan dosyaya eklenmiş ve bilenler bu olayı belden aşağı vurmak için gündeme getirmiş ama yukarıda da dediğim gibi eğer varsa yanlış yanlıştır. poster indirme konusunda, yasaklı olanları hadi anlarım ama bununla birlikte neyin ideolojik ya da siyasal olduğu konusu tartışmalı ve özellikle güvenlikçilere bırakılmayacak kadar hassas bir konudur. 12 eylül sonrası odtüdeki öğrencilerin ders kitaplarında marx engels yazıyor diye el koymaya çalışan jandarmaların dönemine döneceksek vay halimize.

egosu ekrandan bile taşıp o kadar irrite etti ki, konuk olduğu söyleşi programını izlemeye ancak birkaç dakika sabredebildim. hani tanpınar hayatta olsa ve son eserini ona okutacak olsa "bu ne hamdi, git tekrar yaz bunu" diye yüzüne çemkirecekmiş gibi bir izlenim uyandırıyor insanda. sakin olun handan hanım, bu kadar hırslanmayın. bu dünyanın öbür dünyası da var...

kendisi üstte söylendiği gibi mimar sinan’ı güzelleştirecek kalibrede bir rektör olabilir. asıl mesele kendisini bu göreve “layık gören” şahsa dünyanın teşekkürünü edip bunu twitter hesabına sabitlemek zorunda hisseden bir insan olmasıdır. akademik birikimine de idarecilik kabiliyetlerine de laf edecek değilim.

msgsü nin sevilmeyen rektörü. kendi kendini atamasıyla bilinir.

ülke yönetimi nasılsa üniversiteyi de öyle yönetmektedir. bir bölüme asistan hoca diye aldıkları kişi değil msgsü'de, herhangi bir üniversite o bölümü bitirmemiştir.

tanım: malum partinin vücut bulmuş hali

akademiden çok cımhırbışkını ve eşine sevgi ve saygısı olan bir rektör. haksız atama yaptığı gerekçesiyle ceza almasına rağmen rektör olarak atanması bu sevgi ve saygının sebebini çok net olarak ortaya koyuyor.

şimdilerde animasyon bölümü için başvuru yaptığını açıkladı. güzel bir gelişme diyebiliriz. ancak değil yeni bölümler için oluşturulacak kadroların var olan bölümlerdeki kadroların dahi nasıl daha güzel "ağam paşam" çekenlere dağıtıldığını defalarca üzülerek gördük.

siyasi bağlantılarını düşündüğümüzde animasyon bölümü açılmasına onay geleceği aşikar ve fakat bu yeni açılacak bölümün kadrolarının bu kadının elinde oluşacak olması bariz bir vasat kadrolaşma tehlikesini işaret ediyor.

türkiye'de üniversitenin ne olduğunu bir kaç tane istisna hariç hepimiz biliyoruz. türkiye'de üniversite yenilikçi değil gelenekçidir. en başta oluşturulan vasat altı kadrolarla bölümün yapısı sonsuz bir döngüye girecektir. vasat altı kendinden daha beceriksiz bir diğerini alacak, öbürü bir diğerini ve günün sonunda elinizde fındıklı'da güzel bir binası olan fakat içerik olarak apartman üniversitesinden farksız bir yapı kalacaktır. örnek olması açısından grafik tasarım bölümüne bakabilirsiniz. çağdaş üniversiteye inanan profesör ve doçentlerin nasıl bir kaç derse itelenip, bağlantıları kuvvetli kişilerin proje dersleri vermeleri çok güzel bir örnek teşkil etmektedir.